İslam açısından insan hakları

İNSANIN sahip olduğu temel ve devredilmez hakların neler olduğu tarih boyunca tartışılagelmiştir.

Devlet adamları, filozoflar ve hukukçular serdettikleri değerli fikirlerle bu önemli konunun olgunlaşmasına katkıda bulunmuşlardır.

Elbette konu düşünüldüğünün ötesinde bir kıymeti haizdir. Bu sebepledir ki, sadece tartışılmakla kalmamış, yayınlanan delkarasyon ve hukuki metinlerde de kayıt altına alınmıştır.

Batı'da önem itibarıyla ilk bilinen ve klasik on sekizinci yüzyıl deklarasyonlarının öncülüğünü yapan 15 Haziran 1215 tarihli Magna Karta deklarasyonundan 10 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne kadar bu yönde atılmış önemli adımlar söz konusudur. Bu tarihten sonra da insan haklarına yönelik çalışmalar milli ya da milletlerarası seviyede devam etmiştir.

* * *

Söz konusu deklarasyonlar -ki başlıcaları İngiliz Haklar Belgesi (1668), Amerikan Bağımsızlık Beyannamesi (1776), Fransız Beyannamesi (1791) ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948)- İnsanların Tanrı tarafından yaratılmış varlıklar olarak eşit oldukları ve vazgeçilmez haklara sahip bulundukları temasını vurgulamışlardır.

Günümüz dünyasında bile pek çok bölgede insanlar hálá bu temel haklardan mahrum edilmekte, ırkı, dili ve düşüncesinden ötürü zulümlere ve hatta kıyımlara maruz bırakılabilmektedirler. Bu temel hakların başında gelen hürriyet ve eşitlik, artık tarihin derinliklerine gömülmesi gereken birtakım Ortaçağ artığı husumetlerle ya da ideolojik düşüncelerle, insanlara ve hatta toplumlara çok görülebilmektedir.

Daha üzücü ve acıklı olanı ise bütün bu istismarların, hür dünyanın ve yukarıda belirtilen deklarasyonlara öncülük eden devletlerin gözleri önünde cereyan etmesi, buna rağmen gerekli tepkinin gösterilmemesidir. İyi niyetle oluşturulmuş gibi görünen kuruluşların takındığı çaresizlik ve acziyet tavrı ve zaman zaman uyguladıkları çifte standart, bunların güvenirliklerinin ve hatta meşruiyetlerinin de sorgulanmasına yol açmaktadır.

* * *

Her ne kadar Batılılar insan hakları konusunda öncülüğün kendilerine ait olduğunu iddia etseler de, gerçekte onların ilk teşebbüslerinden altı yüzyıl önce gönderilen İslam, insanın sahip olması gereken bugünkü temel hak ve hürriyetlerin hepsini garanti altına almıştır.

İslam'da insan haklarından bahsedildiği zaman Allah tarafından garanti edilen haklar anlaşılır. Bu anlayış hiçbir fert ya da kuruluşun Allah tarafından verilmiş olan hakkı geri alma yetkisine sahip olamayacağı neticesini de hasıl eder.

Birleşmiş Milletler'in ya da diğer milletlerarası kuruluşların tüzükleri, yönetmelikleri ya da delarasyonları, Allah tarafından dokunulmaz kılınan haklarla asla mukayese edilemez. Zira onların herhangi bir zorlayıcılığ bulunmazken, İslam'ın belirlediği haklar İslam inancının bir parçasını teşkil etmektedir. Dolayısıyla bütün Müslümanlar bu hakları kabul etmeyi ve uygulamaya koymayı bir sorumluluk olarak görürler. Zira Kuran'ın belirlediği bir hususun inkárı küfrü, ihmali ise zulmü doğuracaktır.

* * *

İslam insana bu hakları tanırken onun, bu ya da şu ülkenin mensubu bulunduğuna, inançlı ya da inançsız olduğuna veya ormanda ya da çölde yaşadığına bakmaz. Ona bütün bu haklar sırf insan olduğu için verilmiştir.

Hürriyet, eşitlik, yaşama hakkı, yargılama hakkı, namus ve özel hayatın masuniyeti, şeref ve haysiyetin korunması, İslam'ın bin dört yüz sene önce garanti altına aldığı haklardan bazılarıdır. Bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi káğıt üzerinde kalmamış, uygulamaya da konularak her din ve ırktan insanın yararına sunulmuştur.

Yüce dinimizin dün olduğu gibi bugün de insanlık için kurtuluş vesilesi olduğunun bilinmesi gerekir. Ne mutlu bunu idrak edebilenlere.

SORALIM ÖĞRENELİM

Soru 1 Din görevlileri yatarak, oturarak, ayakları uzatarak namaz kılınır, sandalyede kılınmaz diyor?

Cevap:
Sandalyeye oturarak ima ile namaz kılabilirsiniz.

Soru 2 Sünneti terk etmek imanın zayıflaması delaleti midir, sakal olmaz ise?

Cevap:
Sakalınız yoksa imanınız zayıftır sözü asılsızdır.

Soru 3 Din görevlilerinin cemaat yaş ortalamasını dikkate alarak hikayemsi anlatımlarla vaaz etmesinin faydası nedir?

Cevap:
Hikáye eğer Kuran ve sünnete aykırı ise anlatılması doğru olmaz.

Soru 4 Abdest alırken el, kol, yüz ve ayaklara 3'er defa su ile tekrarlamak sünnet midir?

Cevap:
Abdest alırken el, kol, yüze ve ayaklara 3'er defa su ile tekrarlamak sünnettir.

Soru 5 Kur'an'ı Kerim'de Bakara suresinde geçen ‘‘namazları ve orta namazı ihmal etmeyin’’ ayetindeki orta namaz ile hangi namaz kastedilmiştir?

Cevap:
En kuvvetli görüş ikindi namazıdır.
Yazarın Tüm Yazıları