DOSTLUK en az iki yetişkin, özgür, bağımsız iki şahsiyet arasında kurulan ilintiler ve yakınlıklardır.
Montaigne, yüksek ve yalın dostluk için şöyle demiştir: Dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış, kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Mevlana karşısında duran kişiye ‘‘Sen, bensin. Çünkü sen, ben olmayınca dostluk kurulmaz, özel sırlar paylaşılmaz’’ demiştir. Dostlukta benmerkezciliğe hiç yer yoktur. İki bedende tek bir ruh olarak yaşamak vardır. İşte gerçek dostluk...
‘‘Görenler hiç fark etmez, seni benden beni senden
Seni bende beni sende bakıp bir tende görmüşler.’’
Dost bir ihtiyaçtır. Büyük düşünür Halil Cibran, ‘‘Dost sizin sevgi ektiğiniz, şükran (vefa) biçtiğiniz tarladır. O sizin sofranız, ocak başınızdır. Çünkü siz ona aç gelir ve huzura kavuşmak için başvurursunuz. Vakit öldürmek için aranan dost bir hiçtir. Dostu yaşanmaya değer saatler için seç. Çünkü onun vazifesi ihtiyacınızı karşılamaktır. Boşlukla karşılamak değil’’ demiştir.
Toplum bireyleri arasında gerçek kaynaşma dostlukla sağlanır. Çıkara dayalı dostluklar çıkarın bittiği yerde sona erer. Beklentilere endeksli ilişkiler, beklentilerin gerçekleşmesiyle ya da gerçekleşmemesiyle noktalanır. Sevgiye dayalı ilişkiler ise bitmez. Dostlar arasındaki sevgi arada bir ayrılmakla gevşemez. Dostluğun kolları dünyayı bir ucundan bir ucuna kucaklayacak kadar uzundur.
Sıradan dost her yerde ve her zaman kolaylıkla bulunur. Bunlara karşı tedbirli olunmalıdır. Çünkü aradaki bağ, güvensizliğe yer vermeyecek kadar düğümlenmiş değildir. Zarar görebilirsiniz. Bir fikir adamı, ‘‘Gün oldu dostlarımın elinden düşmanlarım beni zorlukla kurtardı. Beni kahreden bu oldu’’ demiştir.
Aşık Veysel, ‘‘Benim sadık yarim kara topraktır’’ derken gerçek dost bulamadığını, sadakati ve dostluğu hayatta bizi besleyen ve ölünce bağrına basan toprakta buluyor. Kuddusi dostlarının vefasızlığını şöyle dile getirir:
‘‘Çün zerre vefa görmedim ihvani zamandan
Şol yüzleri dost özleri düşmandan usandım.’’
Cami, kadınların vefasızlığından şikáyet eder, ‘‘Ahde vefa keyfiyeti yazıldığı zaman kadınların adlarına sıra gelince, kalem kırılmıştır’’ der. Kadınlar mı daha vefasız erkekler mi bilmem ama günümüzde sadık, vefalı dost bulmak zor.
Devlette işlerinin iyi gitmediği için kendisini terk eden iyi gün dostlarına bir gönül adamı şöyle seslenir:
‘‘Kahvelerim pişti gel,
Köpükleri taştı gel.
İyi günün dostları
Kötü günüm geçti gel.’’
Peygamberimiz duasında ülfet edeceği bir dost istemektedir. Güç olmakla birlikte hayatımızı tatlandıracak mal, can ve namusumuzu emanet edebilecek bir dost arayalım.
SORALIM ÖĞRENELİM
İki bayram arası evlenilmez diye halk arasında yerleşmiş bir düşünce var. Bunun doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
Arzu TUNCER
Halk arasında söylenmekte olan iki bayram arası nikáh olmaz sözü dayanaktan yoksundur. Bu itibarla Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasında düğün yapılmasında, nikáh kıyılmasında dinen bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamberimiz, Hz. Aişe ile iki bayram arasında evlenmiştir.
Ben saç ektirmek istiyorum. Dinimizce bir sakıncası var mıdır?
Şahin TEZCAN-ANKARA
Saçları dökülmüş bir kişinin bu durumu kendisini rahatsız ediyor ve psikolojik durumunu etkiliyorsa saç ektirmesinde dini yönden bir sakınca yoktur.
Ben kiracıyım. Kira ile tuttuğum bu yeri başkasına kiraya verebilir miyim?
Samet TUZCU-İZMİR
Kira ile tutulan bir gayrimenkulün, kira müddetinin sona ermesiyle mülk sahibine teslimi veya kira mukavelesinin yenilenmesi gerekir. Kiracı, mal sahibinin rızası hilafına, bir başka şahsa kira ile oturduğu gayrimenkulü devredemez.
Geçen hafta rüşvet vermenin ve almanın günah olduğunu yazmıştınız. İnsan rüşvet vermek zorunda kalırsa günah olur mu?
Ferhat BİLGİN İSTANBUL
Kayıtsız şartsız dinimiz rüşveti haram kılmıştır. Rüşvetin alınmasını haklı kılan hiçbir sebep yoktur. Fakat verilmesini caiz kılan sebepler vardır. Bir kimsenin kendisine ait olan bir hakkı meşru ve hukuki yollardan alamaması veya çok geç, işe yaramaz hale geldikten sonra alabilmesi, ayrıca canına gelecek zarar korkusu rüşvetin verilmesini caiz kılan zorunluluk halidir. Fakat aslında bu da geçici bir hal çaresidir. Esas çare, rüşvetin verilmesine ve alınmasına yol açan ekonomik, sosyal, siyasal, idari, hukuki ve ahlaki zemini ortadan kaldırmaktır. Bu ortam mevcut oldukça sosyal bünyenin sağlığa kavuşturulması mümkündür değildir.
Ben her ay biriktirdiğim paranın bir kısmını ‘‘B’’ tipi fon olarak değerlendiriyordum. Faiz olduğunu öğrendim. Şimdi altın alıyorum. Ama kazancım düşüyor. Önerilerinizi bekliyorum.
Funda ESER
‘‘B’’ tipi fondaki mevduatınız vadeli olmadığından ve ne miktar ödeme yapılacağı önceden belirlenmediğinden ve ayrıca bir sözleşmeye dayanmadığından paranızı yatırabilirsiniz. Faizle bir ilgisi yoktur. Bu bir nevi ortaklık sayılır. Zarar etmesi de ihtimal dahilindedir.