Yaşlı otomobillere yönelik teşvik, canlanmadan öte yararlar getirebilir

Ekonomik krizden en çok etkilenen sektör, hiç şüphesiz otomotiv oldu.

Haberin Devamı

Hem iç Pazar hem de dış pazardan büyük darbe yedi. En son açıklanan rakamlar üretimde yüzde 60, içi satışlarda ise yüzde 40 düşüş olduğunu ortaya koyuyor.

2008 yılının ikinci yarısına kadar Türkiye’yi taşıyan sektör olarak öne çıkan otomotivde, şimdi tehlike çanları çalıyor. İhracattaki sıkıntıyı aşmak biraz zor görünüyor. Orası dünyadaki gelişmeler bağlı…

İç Pazarda da durum kolay değil. Sektör yetkililerinden aldığım bilgilere göre, 2009 yılına 150 bin adete yakın stokla girilmiş durumda. Ancak, krizin etkisi ve tüketicide oluşan ‘vergi düşebilir’ beklentisi, canlılığı önlüyor. Şirketlerin yaptıkları kampanyalar, stokları tüketmeye yetmiyor.

OTOMOBİLCİLER SERBEST DÜŞÜŞTE

Dün Oyak Renault Genel Müdürü İbrahim Aybar’ı dinledim. ‘Sektör kendi başına ilerleyecek gücünü yitirdi. Gelecekten endişeliyiz’ diyor ve ekliyordu: ‘Hızla sürükleniyoruz.’

Haberin Devamı

Otomobil Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Tezer ise ‘Elimizdeki bu büyük stokun maliyeti sadece bize değil. Eğer satabilseydik, Maliye’ye 3 katrilyon liralık katkısı olacaktı’ diye anlatıyor.

Son açıklamalar hükümetin yeni bir paket hazırlığında olduğu, ÖTV ve KDV’de indirimlere gideceği yönünde… Bunlar olumlu gelişmeler… Ancak, edindiğim izlenim, otomobil için daha /images/100/0x0/55eb35b3f018fbb8f8b27bf8fazlasını yapmak gerektiği yönünde…

Sektörün önerileri arasında ‘hurda’ ve ‘yaşlı otomobil’ faktörleri öne çıkıyor. 2001 yılında getirilen benzeri bir uygulama, etkili olmuş ve sektörü canlandırmıştı. Şimdi KDV ve ÖTV’deki indirimlerin yanında, ‘otomobil parkını gençleştirmeye’ yönelik önlemlerin de alınması talep ediliyor.

YAŞLI ARAÇ SAYISINI AZALTMAK GEREK

Aslına bakarsanız, Avrupa’da bazı ülkelerde alınan bu önlem, Türkiye’deki otomobil parkını yenileme ve kaza riskini düşürme konusunda da yararı olacak. Çünkü, tabloda gördüğünüz gibi, Türkiye’de ortalama araç yaşı 7 düzeyinde… Avrupa Birliği (AB) ortalamalarına yakın, hatta bazı ülkelerden daha düşük…

Ancak, bu olayın ortalamaya yansıyan yüzü… Bir de hala Karayolları’nda Anadol otomobiller, 50 yaşını aşan markalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Zaten rakamlardan da bunu anlamak mümkün… Örneğin, Türkiye’deki otomobillerin yüzde 30’u, 20 ve üstü yaştakilerden, yüzde 55’i ise 10 yaş üstekilerden oluşuyor. 28 yaş ve üstü tam 1.6 milyon araç var.

Haberin Devamı

Belki ‘belli yaş’ üstü ve ‘hurda’ denecek otomobillere getirilecek özel indirimler, Türkiye’nin yollarındaki kaza riskini azaltacak, çevreye olumlu etki yapacak ve sonuçta piyasayı da canlandırabilecek. Bence dikkate alınabilir bir öneri… Çünkü, çok yönlü kazancı var.

İŞSİZLERİN ŞAŞIRTAN ‘UMUTSUZLUĞU’

Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 12.4’e ulaştı. Bunu biliyoruz. En son açıklanan rakamlar, resmi işsiz sayısının 3 milyona dayandığını gösteriyor. Bunu da neredeyse artık ezberledik.

Bir de kayıt dışında kalanlar ile “iş bulmaktan umudunu” kesenler var. Hepsini bir araya geldiğinde işsiz nüfusu 5 milyonu buluyor.

Peki bu durumda ne beklenirdi? İş sağlayan şirketlerin, online kariyer sitelerinin hücuma uğraması gerekirdi, değil mi?

Haberin Devamı

Geçen gün Yenibir.iş’in yöneticileriyle sohbette bunun tam da öyle olmadığını öğrendim. Şirketlerin açtığı yeni pozisyon sayısında ilk 2 ayda yüzde 20 düşüş olmuş. Bu normal./images/100/0x0/55eb35b4f018fbb8f8b27bfa 

İŞ UMUDUNU KORUMAK LAZIM

Ancak, “iş arıyorum” diye CV bırakan, kayıt yaptıran sayısında sadece yüzde 10 artış yaşanmış. İşte beni şaşırtan, şirket yöneticilerini ve paylaştığım diğer İK yöneticileri tarafından anormal bulunan da bu…

Yenibir’deki arkadaşlarla sohbetten sonra birkaç İK yöneticisinden de görüş aldım. Benzer görüşler onlardan da geldi. İşsizler, “Bu ortamda iş bulamam” diye, çok fazla bir çaba içinde değiller. Bir bölümü, ortalığın sakinleşmesini beklerken, bir bölümü ise umudunu yitirmiş. İçinden CV bırakmak, kayıt yaptırmak bile gelmiyor. İşte tehlikeli olan da bu bence…

Haberin Devamı

Oysa, çok sayıda işsiz olmasına rağmen, örneğin sadece Yenibir’in sisteminde 5 bine yakın boş pozisyon var. Bu şirketler bir süredir uygun elaman bakıyor, ancak bulamıyor. O nedenle umudu tüketmeden, arayışı sürdürmekte yarar var.

TÜRKİYE’NİN ‘KIRILGANLIK KARNESİ’ ORTA

Hep olumsuz taraflara dikkat çekmemekte yarar var. Ekonomik krizin ortasında, Türkiye’yi, Türk iş dünyasını farklılaştıran taraflar da yok değil. Geçtiğimiz günlerde bir araştırma/analiz yayınlandı. Credit Suisse tarafından hazırlanan bu analizin başlığı ‘Country Vulnerability Scorecard’… Türkçeye ‘Ülkelerin Kırılganlık/Hassasiyet Karnesi’ olarak çevrilebilecek bu çalışma, çeşitli kriterlere göre 37 ülkeyi analiz ediyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin orta sıraların da altında yer alarak ‘kırılganlıkta’ bir ölçüde durumu kurtardığı vurgulanan araştırmadan öne çıkanları şöyle özetlemek mümkün:

DOĞU AVRUPA RİSK ALTINDA

-Kırılganlığı, ülkenin cari açığı, kamu ve özel sektör borçluluğu, kredi/mevduat dengesi, bankacılık aktiflerinin GSMH’ya oranı, iç borçların/GSMH’ye oranı gibi değerler belirliyor.

-Riskliler kategorisinde olarak Doğu Avrupa ülkeleri yer alıyor. İlk 20 arasında bu bölgeden 8 ülke var.

-İlk 20 arasında ayrıca Yunanistan, İspanya, İngiltere, İrlanda, Danimarka, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkeleriyle ABD de bulunuyor.

Türkiye, bu ülkelerin de altında, 21’inci sırada yer alıyor. Bu, 2001 yılındaki kriz sonrasında kamu, özel sektör ve bankacılık alanında yeniden yapılanmasını önemli ölçüde tamamlayan Türkiye’nin başarısı olarak kabul edilmeli…

Türkiye, çeşitli sorunlarına rağmen hala önü açık bir ülke… Çok güçlü bir özel sektörü ve bankacılık sistemi var. Uzun vadede önünün açık olduğu da kesin. Ancak, bu açık yolda, önümüze çıkan engellere/krizlere karşı daha proaktif önlemler alıp, daha hızlı çıkmayı da başarmak gerekiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları