Tekstildeki düÅŸüÅŸ ne zaman sona erecek?

İçinde yaşayanlar zaten derinden hissediyorlar. Ancak, tekstil ve konfeksiyon sektöründeki sıkıntıyı, son aylarda her türlü rakamdan, istatistikten görmek mümkün.

Haberin Devamı

Yılın ilk 6 ayına ait bilançolara bakıyorum, zarar açıklayanların tamamına yakını bu sektöre ait. 3 aylık bilançosunu açıklayan 22 şirketten sadece 2’si kara ulaşabilmiş.

Aslında tekstil ve konfeksiyon sektöründen olumsuz işaretler bir süredir geliyordu. İstanbul Sanayi Odası’nın yaptığı 500 Büyük Sanayi şirketi içinde tekstilin üretimdeki payı yüzde 6’dan yüzde 5.28’e gerilemiş. Bu sektörün istihdamdan aldığı pay ise yüzde 19.39’dan yüzde 16.63’e gerilemiş. Yeni açıklanan listeden 16 tekstil ve konfeksiyon şirketi düşmüş.

500 içindeki sayıları azalıyor

Capital500 araştırmasına başından beri hep tekstil ve konfeksiyon sektörü damgasını vurdu. En/images/100/0x0/55eafb2df018fbb8f8a338fc çok şirket katılım bu sektörden gerçekleşti. Ancak, tabloya dikkatinizi çekiyorum. 2001 yılındaki araştırmadan bu yana sektörün 500 büyük arasına katılımında ciddi düşüş var.

Haberin Devamı

2001’deki araştırmaya 107 şirket dahil olmuş. Bunların 25’i ya zarar açıklamış ya da kar rakamlarını paylaşmamış. Sonraki yıllarda 500 Büyük arasına giren tekstil ve konfeksiyon şirketi sayısı sürekli gerilemiş. Son listeye ise sadece 55 şirket girebilmiş. Bunların önemli bölümü büyük ve iş modeli sağlam şirketler olduğu için, zarar eden sayısı 11’de kalmış. 2001-2008 arasında şirket sayısı tam yarı yarıya azalmış.

Kredi cephesinden kötü haber

Sektörle ilgili kötü haberler ‘takipteki kredilerden’ de geliyor. Toplam sorunlu alacaklar içinde sektörlerin payını ortaya koyan araştırmaya dikkat çekmek istiyorum.

Tekstilin payı 3 ayda yüzde 14.45’den yüzde 13.52’ye gerilemiş. Ancak, kredi kartlarını dışarıda bıraktığınızda, tekstil sektörünün liderliği elinde tuttuğu da dikkatlerden kaçmıyor.

Gaziantep’teki bir tesisini kapatan Sanko Holding Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, ‘2009 ve 2010 tekstil için daha iyi olacak’ tahminini yapmıştı. Umarım, bu tahmin doğru çıkar ve biraz da ekonomi yönetiminin ortaya koyacağı strateji ile tekstil yeniden ayağa kalkar. Aksi halde, ilk etkisi istihdam ve ihracat cephesinden görülecektir.

Haberin Devamı

Hammadde fiyat artışının etkisi tahmin edilenden çok daha fazla

Son birkaç gün dışında bütün dünyada hammadde fiyatlarında düşüş var. Bir ay önce neredeyse 170 dolara kadar çıkan petrol fiyatları 110 dolarlı düzeylere kadar geriledi.

Düşüş sadece petrolde değil, bakırdan doğal gaza mısırdan buğdaya kadar her alanda gözleniyor. Bu trendin devamı, bizim gibi enerji ithal eden ülkeler için çok önemli… Ancak, vatandaş açısından bakarsak, ABD’den Japonya’ya herkesin hayatını ucuzlatacağı da gerçek…

Hammaddelerin etkisi büyük

ABD’de yapılan bir araştırma, içinde mısır, soya, buğday, sığır eti, domuz eti, petrol, doğal gaz fiyatlarındaki düşüşün, vatandaşın hayatını ne kadar ucuzlattığını gözler önüne koyuyor. Buna göre, temel gıda ve enerji hammaddelerindeki fiyat artışının vatandaşa 1 günlük etkisi, 2008 yılı haziran ayında 4.77 dolara kadar çıkmış. Ağustos ayında ise hammadde fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle bu rakam kişi başına 1.37 dolara kadar gerilemiş. Önemli bir gerileme…

Haberin Devamı

Eğer petrol başta olmak üzere enerji ve gıda hammaddelerindeki trend böyle giderse, bunun etkilerini enflasyonda hissedeceğiz. Bu, enflasyonu, ardından faizleri düşürecek, zincir etkisiyle borsaya, büyümeye, iş hayatına ciddi katkıda bulunacak.

DeÄŸiÅŸim peÅŸindeki KOBİ’ler emekli CEO’lardan yararlanabilir Â

Son dönemde KOBİ’lerden, Anadolu’daki şirketlerden ‘danışmanlık’ arayışına yönelik mesajlar alıyorum. Bir bölümü ‘yeniden yapılanma’, bir bölümü ‘aile şirketi değişimi’ konusunda arayışta olduklarını belirtiyor, görüşümü soruyorlar.
Öncelikle yeni dönemi algılamak ve sorunlar ortaya çıkmadan ‘değişimi’ düşünmek, bu şirketler adına çok önemli… Buna dikkat çekmekte yarar var.

Haberin Devamı

Fakat değişim peşindeki şirketlerin, başarıya ulaşması için ‘doğru’/images/100/0x0/55eafb2df018fbb8f8a338fe yöntem izlemeleri gerekiyor. Dinlediğim bazı ‘deneyimler’, ‘doğru’ adresi bulmamanın maliyetinin ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor. O nedenle, bu tip şirketlere yaptığım önerileri burada da paylaşmak istiyorum:

1. Danışman arayan şirketler, öncelikle ‘tam ne istediklerini’ iyi belirlemeliler… Alınacak hizmetin çerçevesi iyi çizilmeli.
2. Türkiye’de anormal sayıda danışman var. Doğru seçimi yapmak çok zor. Bu nedenle, şirketlerin en azından sektörlerinde deneyimi olan danışmanları seçmelerinde yarar var.
3. Şarap işini bilmeyen, dünyada şarap sektörünün gittiği yönü ve sorunlarını bilmeyen, hatta hiçbir yeniden yapılanma deneyimi olmayan danışmandan yarar beklemek sürpriz olur.
4. Yurtdışından bir danışmanla çalışmak, maliyet-getiri hesabı ile bakıldığında daha anlamlı olabilir. Bu nedenle, ülke dışı danışman seçeneğini de göz önünde bulundurmakta yarar var.
5. Türkiye’deki büyük şirketlerden emekli olmuş çok sayıda genel müdür ve CEO var. KOBİ’ler, bu yöneticilerden yararlanabilirler. Ben onlara çok ciddi bir bakış açısı sağlayacağını düşünüyorum. Değişim yönetimini de onların danışmanlığında gerçekleştirebilirler.
6. Yine bu şirketler, yeniden yapılanma ve değişim gibi süreçlerde yararlanmak için, yönetim kurullarına bu tip emekli yöneticileri alabilirler. ABD, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde bunun çok iyi örnekleri var.
7. Son olarak şirketler ‘danışmanın ucuzunu’ aramaktan vazgeçmeli… Bu işin ucuzu olmaz, en yeterlisi olur.

Yazarın Tüm Yazıları