PaylaÅŸ
 Evlerinden 1 saat mesafedeki kasabaya gidip içinde 100 solucanın bulunduğu bir kutuya 33.45 dolar ödemişlerdi.
Hedefi, solucanların yumurta bırakması ve onlardan da yeni solucanlar çıkmasıydı. Böylece yeni solucanları satıp parasını ikiye katlayacaktı. Ancak, planladığı gibi gitmedi ve bir süre sonra kutudaki bütün kavanozlar ortadan yok oldu.
Fakat genç girişimci yılmadı. Bir süre sonra evden çıkarılan eski eşyaların satışını yapmaya başladı. Kendi evlerindeki eşyalar bitince komşularınınkini aldı.
Â
Her zaman iÅŸ peÅŸinde koÅŸtu
Bunu ortaokul yıllarında bisikletle gazete satıcılığı izledi. Saat başına 2 doları az bulunca, kendi dergisini yapmaya karar verdi. ‘Baba Hindi’ adlı dergisinin ilk sayısından 4 adet satıp, 20 dolar gelir sağladı. Görünüşte karlı bir işti ama satışlar sonraki sayıda 2’ye gerileyince onu da bıraktı.
Orta okul ve lise yıllarında yeni işlere girdi. Kapı kapı dolaşıp kart satmayı, Noel yerine, ağustos ayında yapınca, bu işten de vazgeçti. Sonra Free Stuff For Kids adlı yayında gördüğü ilanlardan ilham alıp, kişiye özel yaka iğnesi üretimine girdi. Bu yayına ilan verecek, isteyenlerin 1 dolar, pullu zarf ve resim göndermeleri halinde, onlara özel yaka iğnelerini hazırlayıp iletecekti.
Gerçekten de beklediğinden iyi gitti. 100 siparişten 100 dolar kazandı, bunun 75 doları kardı.
Harvard’da cafe işletti
İlk okul, orta okul ve lise… Aklı hep girişimcilikte, para kazanmaktaydı. Anne ve babası, her Asya kökenli aile gibi, çocuklarının iyi eğitim, başarılı bir meslek ve bir müzik aletini çalma hedefine kilitlenmişti. Onun aklı girişimcilikteydi.
Liseyi bitirince Harvard’a gitti. Öğrenimin boyunca çeşitli girişimler denedi ya da bir yerlerde çalıştı. Sınav soruları üzerine iş kurdu, kafe işletti. Mezun olduğunda teknoloji şirketlerine başvurdu, sonunda Oracle’de karar kıldı.
Bir süre sonra baktı ki, girişim olmadan ve zenginlik hedefine yönelmeden çalışmak ‘mutluluk’ getirmiyor. 6 ay sonunda istifasını verip, arkadaşlarıyla iş kurmaya odaklandı.
İlk şirketini 265 milyon dolara sattı
Başlangıçta web sayfası, ardından da yazılım işine girdiler. Bir tesadüf sonucu keşfettikleri ve banner reklamlarının abonelik sistemi dahilinde web sitesinde yayınlanmasını öngören Link Exchange işini şirketleştirdiler.
İşler bir süre sonra çok iyi gitmeye başladı. Bir yıl geçmeden 1 milyon dolar, ardından 2 milyon dolarlık satın alma teklifini geri çevirdiler. Bir süre sonra Yahoo 20 milyon dolar önerdi, yine satmadılar. Ancak, Microsoft’un 265 milyon dolarlık teklifini geri çevirmeyip, sattılar. Artık hedefte yeni işler vardı.
Bu etkileyici öykü, Zappos’u ‘Shoesite.com’ adıyla bir girişimciden alıp, kısa sürede örnek başarı öyküsüne dönüştürüp, 1.2 milyar dolara Amazon’a satan Tony Hsieh’e ait.
1.2 milyar dolarlık şirket yarattı
Şu sıralar en çok satan kitaplar listesinde yer alan ‘Mutluluk Dağıtmak’ adlı kitapta girişimcilik serüvenini ve Zappos.com’un başarısını anlatan Hsieh’in öyküsü inanılmaz. İşi mutluluk olarak gören, Thomas Edison’un ‘Başarıya giden yolda çok kereler çuvalladım’ sözünü hiç unutmayan Hsieh, kitabına ise Ghandi’nin şu sözüyle başlamış:
‘Önce sizi görmezden gelirler, sonra size gülerler, sizinle uğraşırlar ama sonunda kazanan siz olursunuz.’
Her girişimcinin bu öyküyü okumasında, başarıların tesadüfen olmadığına bir kez daha tanık olmasında yarar var. Özellikle de şu satırlardan sonra:
‘Geriye dönüp baktığımda, yaşam felsefemin ve yaklaşımlarımın çoğunun, aslında çocukluğumda başımdan geçen deneyimler tarafından şekillendirildiğini fark ettim.’
Â
PaylaÅŸ