Paylaş
Son günlerin gerçekten flaş ismi: Faithless... Hangi radyo istasyonunu açsanız mutlaka karşınıza çıkıyor. Geçtiğimiz yılın en etkileyici isimlerden biri. Ben özellikle son MTV ödül töreninde ‘‘God is a DJ’’in (Tanrı bir DJ) muhteşem gösterisinden etkilenmiştim.
Grubun en parlak, en sofistike üyesi şüphesiz solisti. Günümüz dans ritmlerine adeta bir filozof edasıyla verdiği ‘‘demeçler’’ hiç de yabana atılacak cinsten değil. İki cümleyi bir araya getiremeyen şarkıcılara alışkın olan bizler için gerçekten şaşırtıcı.
Faithless'i böyle zirvede olduğu bir zamanda ülkemize getirmeyi bilen Production Department'i de kutluyorum. Organizasyonun bana göre tek olumsuz yanı, konserin yapılacağı CNR Dünya Ticaret Merkezi'nin akustiği... Yine de bir tekno grubun, üstelik iyi bir grubun bu durumu idare edeceğini düşünüyorum.
Az konuşma çok müzik
Size de oluyordur eminim. Bazı günler hiç müzik dinlemek istemiyorum, televizyonu, radyoyu açmak zulüm geliyor. Ama alışkanlık işte, elim bir şekilde kumanda aletine gidiyor. İşte o anlarda beni en çok, müzik aralarındaki gereksiz uzatılan konuşmalar sinirlendiriyor. Üstelik ülkemiz DJ'lerinin çok azı kendini dinletebiliyor.
Bayram boyunca bu ruh haliyle radyo kanallarını dolaşırken yeni bir istasyon buldum. Adı Radio XL, frekansı 100.2, sloganı ise az konuşma çok müzik... Üstelik müzikler belirli radyo kanallarındaki gibi ‘‘çıstak çıstak’’ tarzı da değil. Popüler şarkılar değil, eski-yeni her şey çalınıyor... Sizi hiç rahatsız etmiyor. Umarım bu sade çizgilerini koruyabilir, önce tavlayıp sonra ‘‘ticarileşmezler’’. Radio Oxigen gibi pek çok örnekte olduğu gibi...
Tarkan’ın başarısı tesadüf değil
Tarkan'ın Fransa'da elde ettiği başarının sürekliliğine inanmayanlar galiba yanılacak, çünkü genç şarkıcı ilk single'ı ‘‘Şımarık’’tan sonra bu kez de ‘‘Şıkıdım’’la Fransa'da Top 100 listesinde tırmanışa geçti. Galiba işin başında buna ben bile inanmıyordum. Tarkan'ın karizması, elektriği, ışığı olduğu tamam da bu şarkıların Avrupalı'nın kulağına ilginç geleceğini doğrusu pek ummuyordum.
Elbette ki şarkıların her ikisi birer ‘‘kulak kurduydu’’... Yani hemen kafasınza yerleşip oralarda gezinip duruyorlardı, ama neydi onları Avrupalı'nın kulağına hoş gösteren. Sonunda bunun Tarkan'ın bizzat kendisi olduğuna karar verdim.
Şimdi bu şarkıları ondan başkası söyleseydi, hatta bestecisi Sezen Aksu söyleseydi böyle bir başarı elde eder miydi? Pek sanmıyorum... Çünkü Tarkan kendi hemcinsleri arasında farklı bir karizmaya sahipti. Sezen Aksu'dan farklı olarak daha genç ve üstelik erkekti...
Maalesef erkek şarkıcılar daha çabuk ‘‘star’’ olabiliyor ve daha fazla hayrana sahipler... (bunu ben değil araştırmalar söylüyor). Tarkan Avrupalı genç kızların gönlünü fethetmekte gerçekten başarılı. Üstelik sadece kızları değil erkekleri de etkileyebiliyor... Bazı insanların böyle bir elektriği var işte. İnsanlar onu seviyor, sempatik buluyor... Bizler de burada onun başarılarıyla övünüyoruz elbette. Dilerim bu yolda başkaları da yürür.
Paylaş