Vay be servi boylum

Kelimeyi duyduğum an ürperdim. Bir canlı yayın heyecanına verdim. Ya da bir pot gibi algıladım. Oysa, sevgili Tolunay Kafkas, F.Bahçe-Kayseri maçı sonrası basın toplantısında aynı öfke ve ısrarla o kelimeyi tekrarladı...

Aşağılık!

Kızgın damdaki kedi gibiydi Tolunay Hoca. Sanki bir yeri yanmıştı ve bağırıyordu... Bizlerden saygı bekliyorlar. Böyle hakemlere mi saygı duyacağız!

Biri susuyor, diğeri başlıyordu. Tolunay Kafkas’ın feryadından sonra, Kayserispor Genel Menajeri Süleyman Hurman’ın öfkesi duvarları sarsıyordu...

Ezenler değişti ama ezilenler değişmedi!

Ve şu satırlarla noktalıyordu konuşmasını... Bunlara hakem hatası demek yanlış. Sakın hata demeyin!

Belki de Cem Papila’dan sonra ilk kez bir hakem böylesine bir gündem yaratıyordu. Adı Hakan Sivriservi. F.Bahçe-Kayserispor maçında görevliydi. Kamuoyu, Deivid’e yapılan hareketin penaltı olmadığı görüşünde birleşmiş ve ikinci F.Bahçe golünde ofsayt’ı es geçtiği için Sivriservi’yi adeta topa tutmuştu.

Birden uyandım. Bu Sivriservi, Belediyespor-Beşiktaş maçını yöneten hakem değil miydi... Hani, Bobo’ya cesaretle kırmızı kartını çıkartan hakem. Üstelik onu alkışlarken, suçladığım Bobo’yu oyundan atan hakem Sivriservi...

İçimden bizim alem böyledir dedim... Bir hafta şişirirler, bir hafta sonra basarlar iğneyi...

* * *

ANCAK,
içime bir şüphe düştü. F.Bahçe-Kayseri maçındaki performansını ve davranışlarını gördükten sonra geriye döndüm. Ve Belediyespor-Beşiktaş maçının kasedini bir kez daha izledim.

Maçtaki Bobo’nun hareketi ile kasetteki görüntü çok farklıydı. Kasette kendini kucaklayan-sarmalayan rakibini eli ile itiyordu.

* * *

Oysa ben, bu itme hareketini yazımda bir KROŞE şeklinde yorumlamıştım. Üstelik Sivriservi’yi alkışlamıştım.

Anladım ki, yanılmışım. Ve yine anladım ki, aldatılmışım!

Sivriservi, Bobo’
yu haybeye atmış. Boşu boşuna kırmızı kartını çıkartmış. Beşiktaş maçında kahraman havasına soktuğumuz Sivriservi, F.Bahçe-Kayserispor maçında bir suçlu gibi kamuoyu önüne çıkıyordu.

Ve Tolunay Kafkas, tüylerimi ürperten o kelimeyi hiçbir sakınca duymadan haykırıyor. Menajer Süleyman Hurma ise, bir üçüncü dünya maçı oynadıklarını söylüyor ve Sivriservi’yi suçluyordu.

Ligin bitimine 5 hafta kala, tüm sonuçların, skorların ve olayların üzerine çıkan, gündem yaratan Sivriservi, belki de şampiyonluğa giden bir yolun rotasını değiştiriyordu.

Bu adamın soyadını merak ettim. Lugata baktım. Şöyle yazıyor...

Akdeniz bölgesinde yetişen, piramite benzeyen yaklaşık 25 metre boyunda uzun ve yeşil renkli bir ağaç türü.

Hani, bizler selvi boylu deriz ya... Selvi değil, servi boylu...

Vay be servi boylum. Nasıl da kandırdın beni ve diğerlerini. Boyuna posuna yakıştı mı!

* * *

VE
bir başka feryat da Ankara’dan yükseliyordu. G.Birliği Kulubü Başkanı İlhan Cavcav, G.Saray maçının hakemi Kuddusi Müftüoğlu’na ateş püskürüyordu. Diyordu ki...

Müftüoğlu, Cumhuriyetimizle aynı yaşta bir kulübün altına dinamit koydu!

Bu öfkenin nedeni neydi?

G.Saraylı Sabri’nin ceza sahasında G.Birliği futbolcusu Hakan’ı iki eli ile itmesi ve cezasız kalması Cavcav’ı çileden çıkartmıştı. Cavcav’a ve kamuoyuna göre, bu net bir penaltıydı.

Müftüoğlu bunu atlamıştı!

Bazı pozisyonlarda hakem hataları olabilirdi. Ama bu hakem hatasının da ötesinde bir olaydı. Cavcav böyle düşünüyor ve bu biçimde yorumluyordu Müftüoğlu’nun davranışını.

Müftüoğlu da, Sivriservi’den sonra haftaya damgasını vuran bir başka hakemdi. Lafın kısası, hakemler Süper Lig’in 29. haftasına damgalarını vurdular ve sarstılar.

* * *

TAM 4 yıl önce bir hakemi daha bana ayrılan bu köşede kaleme almıştım. Beşiktaş-Samsunspor maçının hakemi Cem Papila’yı...

Demek ki, aradan geçen 4 yılda kamuoyunu böylesine sarsan bir başka hakem olayı gelişmemiş. Hakem hataları olmuş. Ama hatayı da aşan hareketlere pek rastlanmamış.

Öyle değil mi sevgili Müftüoğlu ve servi boylum. Öyle değil mi!
Yazarın Tüm Yazıları