HEP tartışılır. Bir teknik adamın etkisi, bir takım üzerindeki katkısı, yıllardır tartışılır. Ve her kafadan bir rakam çıkar.
Bir zamanlar yüzde 28’lere kadar yükselen rakamlar, sonra 18’lere kadar geriledi... Daha sonra bu tartışma bir yıldız futbolcunun bir takım üzerindeki katkılarına kadar uzadı. Nereden aklıma geldi şimdi bunlar?
Pazar günü G.Saray-Gaziantep maçını izledim. Oyun bittikten sonra bir gün önceki Beşiktaş-F.Bahçe derbisini gözlerimde canlandırdım.
Her iki maç ve yaşadıklarım bana bu konuyu hatırlattı. Bazı ipuçları verdi. Hemen bir soru ile tartışmaya giriyorum...
Haftanın maçında F.Bahçe, Beşiktaş’tan çok mu iyi oynadı?
Yoo.. Daha iyi oynadı da asla çok iyi değil. Bir ara sendeledi, sallandı da.
Peki, nasıl aldı bu maçı?
Hiç uzatmadan söyleyeyim, Yanıtı dünden hazır... Alex’in becerisiyle.
Peki, teknik direktör Zico’nun katkısı neydi?
Katkısına bir yüzde veremem. Belki, motivasyon yönünden F.Bahçe’yi iyi hazırlamıştı ’derbi’ye Ancak, Alex’in yanında lafı mı olur...
* * *
VE maç sonrası, yıllarca F.Bahçe formasını giyen ve tarihine damga vuran, adı ’şeytan’a çıkan Rıdvan Dilmen’in, Alex ile ilgili yorumunu dinledim... Diyor ki...
Alex deyince duralım. Ben de F.Bahçe tarihine geçtim ama, Alex hepimizi geride bıraktı.
Ve Alex’in değerini şöyle bir cümle ile tamamlıyor Rıdvan Dilmen...
Bu yaşıma geldim, Fenerbahçe’de böyle bir yabancı görmedim.
Evet Beşiktaş derbisinde F.Bahçe’nin gösterdiği performans ve aldığı galibiyette Zico’nun da payı olabilir.
Ama Alex’in katkısı yüzdelere, rakamlara sığmaz.
Şu tablo Alex’in Süper Lig üzerindeki etkisini tüm detayları ile açıklıyor...
Æ 2004-2005 sezonunda 24 gol, 10 gol pası.
Æ 2005-2006 sezonunda 15 gol, 26 gol pası.
Æ 2006-2007 sezonunda 19 gol, 12 gol pası.
Æ 2007-2008 sezonunda 12 gol, 10 gol pası.
Bir orta saha adamı, Süper Lig’de gol krallığına oynuyor. Hem atıyor, hem attırıyor. Ve F.Bahçe’nin şampiyonluğuna yüzdelere sığmayan katkılar yapıyor. Şimdi soruyorum...
Süper Lig’de özellikle üç büyüklerin başına iyi bir teknik adam mı, yoksa kadroya Alex gibi bir yıldız mı istersiniz?
* * *
VE dönüyorum G.Saray-G.Antepspor maçına. G.Saray, Ali Sami Yen’de beklenmedik bir şok yaşadı. Kaybedilen iki puanı seyirciden yoksun oynamanın yalnızlığına bağlayanlar kadar diğer unsarları da sıralayanlar çoğunlukta...
Hasar gerçekten büyük. Ligin bitimine birkaç hafta kala olacak iş miydi bu?
Kim bunun suçlusu?
Bunu söylemek bana düşmez. Ama G.Saray yazarlarını okuyorum. Tek hedef gösteriyorlar...
Kalli! Neden Kalli?
Öncelikle Servet gibi bir futbolcuyu ön liberoda oynattığı için.
Sonra? Son haftaların ön liberodaki en başarılı adamı Mehmet Topal’ı orta sahanın sağında görevlendirdiği için...
Ve uzayıp gidiyor tenkitler... Ama bir kişi de Kalli’ye teşekkür ediyordu. Üstelik bu kişi, Kalli’nin bir meslektaşı idi. Gaziantepspor Teknik Direktörü Nurullah Sağlam. Diyordu ki...
Kurduğu onbir için Kalli’ye teşekkür ederim. Bizim işimizi kolaylaştırdı.
Bunca eleştiriden sonra söyleyecek bir şey kalmıyor. Ancak, benim bir itirazım var... Diyorum ki...
Kalli’nin Alex gibi bir adamı olsaydı, ne G.Saray yenilirdi, ne de Kalli’nin hataları bu denli dillenirdi.
Şimdi tekrar soruyorum Süper Lig’de üç büyüklerin başına iyi bir teknik direktör mü istersiniz. Yoksa, kadroda Alex gibi bir yıldıza sahip olmak mı...
* * *
ADI ve şöhretleri Alex’ten hiç de aşağı kalmayan diğer Brezilyalılar haftayı nasıl geçirdi?
Ricardinho, Beşiktaş’tan alacağı 78 bin Euro’nun hayallerini kurarak... Lincoln ise, Gaziantep maçında isteksiz adımlarla sahada dolaşarak... Öteki yabancılar mı... Gordon, gözlerini tedavi ettirerek. Nonda, Barusso, Bouzid, ve Carrusca’da tribünde Alex’i izleyerek oyalandılar...