Liste cebimde

İNÖNÜ’de sessiz ve sakin bir geceydi. Ve bu gürültüsüz gece beni bir anda maçtan kopardı.

Gözlerim önce boş tribünlerde dolaştı. Beşiktaş, birkaç çılgının cezasını çekiyordu. Ah, o uslanmayan tribünler... 7 yılda 9 kez seyircisiz oynamış Beşiktaş.

Haberin Devamı

Öfkesi diline-eline vurmuş. Ağzına geleni söylemiş, tuttuğunu sahaya fırlatmış. Eloğlu dinler mi? Zaten sana gıcık... Basmış cezayı. Al sana boş tribünler...

Ve koşuşan futbolcular. Pek ilgilendirmiyor beni. Kafam başka maçlarda. Beşiktaş’ın kaybettiği Belediye maçında... Fener’e sunduğu 3 puanda...

Sahi, kaç yıl geçti aradan? Galiba 4 sezon Beşiktaş şampiyonluk sevinci yaşamadı. Bu sezon yine aynı hazan!

Seyircisiz hiç tadı yok oyunun. Delgado kulübede oturuyor, Tello ile Cisse yok. Ve genç Serdar Özkan yönetiyor Beşiktaş’ı. Gayretli ve hareketli. Hiç kaytarmadan sahayı parselliyor.

İyi de, topla bu denli muhabbetin anlamı ne? Zora girmeden ayağından çıkarmıyor topu...

İlk yarıdan aklımda kalan tek pozisyon var. Mehmet Yozgatlı’nın pası ve Holosko’nun şutu. Birbirini tamamlayan iki güzel hareketti. Gerisi boş...

* * *

Haberin Devamı

Ve devre arası kafam yine Beşiktaş’la doluydu. Bir süre düşündüm. Ve bir soruya yanıt aradım.

Bu kadrodan kaç futbolcu gelecek sezonu görür?

Belki de hiçbirine dokunmadan üzerine adam alırlar. Böyle düşünüyorlarsa, o zaman soruyu daha değişik sorayım.

Bu kadrodan kaçı, Beşiktaş formasını giyecek kalite ve özellikler taşıyor?

Ve ikinci yarıda Beşiktaş’ı seyrederken kendimce bazı isimleri kadrodan silmeye başladım.

Liste cebimde... Bakalım sezon sonunda yönetim veya teknik kadroyla ortak bir görüşte birleşebilecek miyiz?

Beşiktaş bir gol yedi, evlere şenlik. Koca Beşiktaş’a böyle bir gol yemek hiç yakışır mı... Ve koca Beşiktaş golden önce ardı ardına bu denli basit pozisyon ve pas hataları yapabilir mi?

Manzara feciydi. Ve bu tabloyu da gördükten sonra cebimdeki listeye bir-iki isim daha ekledim...

* * *

Ve Ertuğrul Sağlam, Delgado’yu 59. dakikada oyuna sürdü.

Anladım ki, o da sahadaki manzaradan hoşnut değil. Her neyse, 73. dakikadaki bir pozisyon kafamı bulandırdı. Ceza sahası içinde Petkoviç’in, Serdar Özkan’a hareketi biraz ağır değil miydi sevgili Abitoğlu?

Benzeri harekete penaltı çalan ne hakemler gördük. Zaten versen ne değişirdi...

Tek puan da kurtaramazdı Beşiktaş’ı!

Yazarın Tüm Yazıları