Kenan Başaran

Aradığınız adalete ulaşılamıyor daha sonra tekrar arayınız (!)

10 Şubat 2015
SLAVEN Bilic, geçenlerde hakemlerin kendilerine karşı tutumunu tarif ederken 'Vahşi Batı'nın en hızlı silah çeken kovboyları' benzetmesi yapmıştı.

Bilic, haklı mı değil mi ayrı mesele ancak onun benzetmesini esasen memleket futbol ortamının tamamı için kullanabiliriz.

Haftayı kazançlı kapatmak için herkes silahını ilk çeken olmak için davranıyor. Sezon sonunda bilmem kaçıncı yıldıza göz diken kovboylar, şerifin göğsündeki yıldızı ise hiç takmıyorlar. Kanun yok. Erken kalkan "Kanun benim" diyor. Kulüp resmi siteleri "Aranıyor" tadındaki "Kamuoyuna Duyuru"lardan geçilmiyor. Şerif ise ancak merkeze 'hak mahrumiyeti' cezası için telgraf çekip, zevahiri kurtarmakla yetiniyor.

'ADİL YÖNET' DEMEK DE BASKIDIRTrabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun Fenerbahçe-Trabzonspor maçının hakemi Bülent Yıldırım'ı müsabaka öncesi araması "Burası Türkiye" diye klişeleşen 'şaşırmama eşiği'ni de aşan bir durumdur. Hacıosmanoğlu, "Pardon hocam, yanlış oldu" deyip telefonu kapatsa bile, kabul edilemez. Ne var ki TFF ve MHK, bunu da normal görmüş ki açıklama gereği duymadı. Aslında "Aman kimse duymasın" diyerek kulaklarının üstüne yattılar. Kim bilir daha neler saklanıyor, neler...

Hacıosmanoğlu ise, yaptığının normal olduğunu düşündüğü için hakemi aradığını kendisi açıklamakta da beis görmüyor.

Yazının Devamını Oku

Kartal bu kez kırmızıda geçti

9 Şubat 2015
BEŞİKTAŞ, koşuyor, didiniyor ama soyunma odasına tek bir gol pozisyonu dahi yaratamadan girdi.

Hücumda tek bir top alamayan Demba Ba’nın defansif katkısı daha fazla oldu. Siyah beyazlılar, önde top tutamayınca Rize’den haddinden fazla atak yedi. Öyle ki zaman zaman maçta, Fenerbahçe-Trabzonspor esintisi verdi! Mersin maçında Sosa iyi değildi ve Arjantinli dün akşam da oyuna iyi başlamadı. Pasları yerini bulmazken, çoğu zaman da tek top oynamayıp hücumu yavaşlattı. Töre ve Olcay da kopuk oynayınca koca 45 heba edildi.


TOLGA ZENGİN’E YAKIŞMADI


SOYUNMA odasında yapılan uyarılar ikinci 45’te hemen sahaya yansıdı. En başta Sosa olmak üzere, tüm takım sadece sağa sola koşmanın ve rakip kovalamanın üç puana yetmeyeceğini anlamış olarak, hedefine doğrudan Rize kalesini koydu. Oğuzhan’ın da daha fazla hücuma çıkmasıyla Beşiktaş, Rize’yi ablukaya aldı. Sosa, Demba Ba’nın da kattığı zekayla müthiş bir gol attı. Aynı anda Kıvanç da kırmızı gördü. Jose Sosa bir nevi ‘basket faul’ yaptı.
“Maç koptu” demeye kalmadan Tolga Zengin, tecrübesine yakışmayacak bir hata yaptı. Bir adım öne çıkıp alabileceği topu ıska geçti. Akabinde Rize, 9 kişi kaldı. Şeklen Beşiktaş’ın lehine bir gelişme ama bu aynı zamanda hücumda Kartal’a boş alan kalmayacağı anlamına geliyordu çünkü rakip ailecek savunma yapacaktı. ‘9 kişiyi yenememe’ baskısı da cabası...
Nitekim Rize’nin eksilmesi daha çok Beşiktaş’ı bozdu. 11’e 11’de neyse de 11’e 9’da da Gökhan Töre, oyuna katılmayınca siyah beyazlılar galibiyeti elde etmekte gecikti ve zorlandı. Dün Demba Ba, kaleciyle ancak penaltıda karşı karşıya kaldı. Slaven Bilic, bu konuda biraz düşünmeli.


Yazının Devamını Oku

Kostümsüz prova

6 Şubat 2015
ZİRAAT Türkiye Kupası grup aşamasının kazananı yayıncı kuruluş oldu.

‘Şampiyonlar Ligi’ süsü verilen format, “Ben elenmek istiyorum” deseler de ‘büyükleri’ son 16’ya taşıdı. Bu kupadan bir tat alacaksak bundan sonra alacağız.
Sarıyer, Adana Demirspor’u yenince maça çıkmadan tur atlayan Beşiktaş’ın hocası Slaven Bilic’e de fantazi bir kadro yapma şansı doğdu. Hem yeni transferleri ısındırmak, hem alt yapıdan gençlere siyah beyazlı formayı giyme onuru vermek ve hem de az süre alan isimlerin pasını almak isteyen Bilic, ‘Beşiktaş ABC’ diyebileceğimiz bir karma kadroyla çıktı.
Hikmet Karaman’ın 11’inde daha fazla ‘ideal’ isim vardı ki ilk 45’te de golü onun ekibi daha fazla kokladı.
Bilic, birinci devrede hiç bir kategoriden tipik bir forvet oynatmadı. Kerim ile idare edip ikinci devre Pektemek’i denemek istedi.

GERÇEK BEŞİKTAŞLILAR
EN büyük ortaklıkları ‘kırmızı forma’ olan kadroda gözler en çok Tolgay’a kaydı. Gözlerin aradığını bulduğu söylenemez ama bir oyuncunun kendisini as futbolcularla daha iyi gösterebileceğini hatırda tutmak lazım. Yine de maçın özet görüntülerine girebilecek bir kaç atağı geliştirebilirdi.

Yazının Devamını Oku

Sahibinden 'havuzlu' Süper Lig!

5 Şubat 2015
90’larda özel televizyonlar yayın hayatına başlayınca futbolumuzun da nur topu gibi bir ‘havuz problemi’ doğdu.

Bir ara 4-5 yayıncı vardı aynı sezonda. Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin ‘iç saha yayıncısı’ da ayrıydı, ‘dış saha yayıncısı’ da. Tam bir kaos ortamı yaşanıyordu. Dönemin Türkiye Futbol Federasyon’u (TFF), olaya el atıp tüm maç yayınlarını tek bir elden pazarladı. Toplam geliri 7.5 milyon dolar olan ilk maç yayın havuzundan 2004 yılına kadarki süreçte en büyük payı ‘üç büyük’ aldı. Kendi içlerinde de taraftar sayısına bakılmaksızın hemen hemen aynı parayı alıyorlardı.
2004’te Levent Bıçakçı federasyonu, havuz gelirinin dağıtımında yeni bir modele geçti. ‘Büyükler’in payı küçüldü, ‘küçükler’inkiyse arttı. ‘Büyükler’in tek ayrıcalığı, kazanmış oldukları her şampiyonluk için birer milyon dolar verilecek olmasıydı...
Bugün, yıllık yaklaşık 500 milyon dolarlık havuz geliri, 18 kulübe şöyle dağıtılıyor:

Yüzde 35’i tüm kulüplere eşit
Yüzde 45’i toplanan puanlara göre
Yüzde 9’u ilk 6’ya girenlere
Yüzde 11’i şampiyonluk sayısına göre


Yazının Devamını Oku

Yattığı yerden değil alınteriyle

2 Şubat 2015
İLK 25 dakikaya bakınca, “Bilic, Töre’yi niye kadroya almamış” diyebilirdiniz çünkü oyunda hiç görünmedi.

Sonra, önce kaleyi yokladı ardından da Olcay’ı sırtına aldığı golü attırdı. Yani iki dakika poz kesmesi yetti. Beşiktaş’ta gidişatı değiştirecek en önemli ayak sanırım Töre. Kartal, atmosferin enerjisiyle tempolu başladı. Mersin savunmasının agresifliği de futbol iştahını açtı. Ne var ki arzuyu besleyen bir pozisyon zenginliği yoktu Beşiktaş’ta. Buna karşın leblebi gibi kazanılan duran toplar da değersizce harcandı. Mete Kalkavan, Franco’ya yapılan bariz faulde beyaz noktayı göstermeyince Beşiktaş, en avantajlı duran toptan (penaltı) mahrum kaldı. Golün asist öncesi pası Demba Ba’dan. Ama kimse Ba’yı böyle uygun vaziyette topla buluşturamadı.


EĞER MOTTA BUYSA...


Mersinliler defans arkasına uzun top çalıştı ki emellerine çok da yaklaştılar ancak en çok da soldan yürüdüler. Zira Motta’nın arıza verdiğini gördüler. Motta, o kadar kötüydü ki sahanın en ağır adamı Servet bile çalımlayıp geçti.
1-0’dan sonra siyah beyaz, tempoyu düşürdü ve soyunma odasına dinlenerek gitti. İkinci 45’e silik başlayan Beşiktaş, Mersin’in golünde topun çizgiyi geçmemesine değil, Motta’nın laubaliliğine odaklanmalı. Motta buysa Boral’ın 18’i bile görmemesi haksızlık. Motta, Ankara’da dayın mı var?

DEMBA BA BESLENMİYOR


Yazının Devamını Oku

Kazanan Bilic oldu

30 Ocak 2015
BEŞİKTAŞ ilk 11’i idmanda bile yan yana oynamadı.

Maçın en önemli esprisi elbette yeni transferler Opare, Milosevic ve Tolgay’ın forma giyiyor olmasıydı. Ben yeni transfer kontenjanına Uğur Boral’ı da katıyorum. Lig maçlarında süre alacak kıvama geldi.
İlk yarım saat siyah beyazlılar için yeni arkadaşlarıyla tanışma faslıydı. Devrenin son çeyreğinde Sosa, “Hadi biraz oynayalım” deyince pozisyonlar ve ardından da gol geldi.
İkinci 45, daha maça benzer bir şekil şemalle başladı. Sarıyer’in ciddi fırsatlar yakaladığını görünce Bilic, son yarım saat için Demba Ba ve Töre’yi oyuna alarak takıma sigorta yaptı! Tek forvetini bile iyi besleyemeyen Beşiktaş’ın, Demba-Furkan çiftini nasıl besleyeceği merak konusuydu. İkiliye tipik fırsatlar yaratıldığı söylenemez. Takımın fidanı Furkan, gol atma aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Töre de onun bu arzusunu dindirmesine yardım etti. Furkan kadar, atak başlangıcının Opare olması da kayda geçmeli.

LİDERLİĞE OYNAYACAK

YİNE de maçın geneline bakıldığında Opare, ileri çıkışlarında ne yazık ki ortaya çok fazla top kesemedi. Milosevic, bölgesini pek terk etmeyip maçı hatasız kapatmaya çalıştı, fakat yan toptan üretilen golde rakibe kafayı vurduran kişiydi. Beşiktaş bu tür golleri artık yememek için ona yatırım yapıyor, bunu hatırında tutmalı.

Yazının Devamını Oku

Ben bu davanın gazetecisiyim

28 Ocak 2015
3 Temmuz 2011 yılında başlayan ve Türkiye spor tarihinde bir ilk olan şike davası sürecini, başından beri takip ediyorum.

Hem sportif, hem de ceza yargısında yerel mahkemenin 2 Temmuz 2012’de nokta koyduğu güne kadarki gelişmeleri, ‘Arkadan Müdahale’ isimli bir kitapta topladım. Radikal ve Hürriyet gazetelerinde ise çok sayıda köşe yazısı, haber ve analiz yazdım.
Tarihi davadaki gelişmeleri sabahın dokuzundan gecenin körüne değin takip ettim. Ayrıca Twitter’dan yaptığım paylaşımları bir çok televizyon, gazete ve internet sitesi de kullandı.
Her duruşma öncesi ve sonrası analizlerime veri toplamak için her gazeteci gibi, davanın tüm bileşenleriyle temas kurdum ki bunu bir çok televizyon konuşmamda açık açık söyledim. Bunu belirtmek zorunda kalmak bile ayıp aslında.

TEK BİR TEKZİP BİLE YEMEDİM

Mühim olan manipülasyona uğramamaktır. Dört yıl boyunca imzamı attığım yazılarım ve üç yıldır da piyasada olan kitabımın içeriği nedeniyle tek bir tekzip yemedim veya davaya maruz kalmadım. Bilakis, başta davanın avukatları olmak üzere, sanıklar ve medya mensuplarından çok sayıda tebrik aldım.
Çünkü ben birçok kişi gibi en baştan olumlu veya olumsuz, peşin bir yargı belirtmedim. Misal, kitabımda yargı, son noktada sanıkları suçlu bulsa dahi, bunun Türk futbolunun temizlendiği anlamına gelmeyeceğini çünkü bu işin sadece bir iki kulübü yargılamakla olamayacağını söylüyorum. Evet, kitaptaki en net ‘yargı’ budur!
Kitap, medyanın yargısız infazlarını, 3 Temmuz’daki operasyonu, daha 5 Temmuz’da ‘Futbolun Ergenekon’u diye yaftalayanları da deşifre ediyor!

Yazının Devamını Oku

Kerim yedekten oyuna girsin

27 Ocak 2015
İLK 45’te Beşiktaş’ın oyunu en hareketlendirdiği bölüm Demba Ba’nın orta alana kadar gelip top taşıdığı bir kaç dakikalık bölümdü.

Ceza sahasına derin bir top da attı ama Olcay koşmaya tenezzül etmedi. Top alamadığı için ileride muma dönen Senegalli, arkadaşlarına topu kendisine nasıl aktarmaları gerektiğini örnekleyerek gösterdi ancak yine de o arkadaşları onu gollük bir pozisyona sokamadan soyunma odasına gönderdi!
Ritm sorunu yaşayan siyah beyazlılarda ne Motta ne de Serdar, top taşımayazken en büyük sıkıntı göbekteydi. Defansif karakterleri ağır basan Atiba-Necip ikilisi hücum bölgesine doğru düzgün top aktaramazken gerilerden şut denemelerinde de bulunmadı. Olcay savruk, Töre ise bir şey yapma isteğine rağmen yetersizdi. Beşiktaş’ın bu bölümdeki en büyük şansı ofansif gücü düşük bir rakiple oynuyor olmasıydı.
Diğer yandan 19 Mayıs’ın zemini henüz oturmadığından, bir çok pozisyonda oyuncular ayakta kalmakta güçlük çekti.


BA’NIN AKLIYLA ÇÖZDÜ


Sıkıcı geçen ilk devrenin ardından 45-55 arası oyunun temposu yükseldi ve iki ekip de golü kokladı. Sonrasında Gençler, top yaparak yeniden maçı ‘beraberlik havası’na bağladı. Yeni bir hareket ancak oyuncu değişikliğiyle mümkün olabilir ki Bilic de Kerim kozunu oynadı. Olcay’ın alınmasını beklerken Hırvat hocanın tercihi Oğuzhan oldu. Ba’nın akıl dolu serbest vuruş golü Gençler’in direnişini azalttı, Olcay’ın golü de tamamen bitirdi. Özellikle 0-0’lık bölümde Olcay’ın çok iyi olmadığını söylemeli. Bir kez daha iddiamı teyid ettim: Kerim, ilk 11’de başladığında değil, oyuna sonradan girdiğinde daha etkili oluyor. Dün akşam da kulübeden girerek oyunun ayarlarını Beşiktaş lehine değiştirdi.

ARTIK DİKİZ AYNASINDA

Yazının Devamını Oku