Kenan Başaran

GÜNEŞ, sahaya sürdüğü ilk 11 ile hepimizin ayarlarıyla oynadı!

Sürprizlerden sürpriz beğen: Tolga kenarda, Atiba tribünde, muhtemel kadroda adı bile geçmeyen Ömer ilk 11’de... Fabricio, taraftarın da desteğiyle, Ömer ise, hazırlık maçlarındaki performansıyla bu şansı hak etmişti.

 

Beşiktaş, dün kalecisini de bir libero gibi kullandı. Cardoba yad edildi. Şampiyonlar Ligi takımında olması gereken bir haslet.

 

Nitekim Ömer’in golünde asisti Fabricio’ya yazmak ayıp olmaz.

 

Tosun’un golünde de Ömer’in marifetini görelim. Öne koşusuyla Tosun’u unutturdu. Tosic ise, Caner’den nasıl ‘asist orta’ yapılacağının kursunu alsın.

 

KULÜPLER Birliği Vakfı, TFF’nin de desteğiyle Süper Lig AŞ’yi kurdu.

Amaç futbolu daha iyi paralara satmak.

Bu yüzden de ağızdan çıkan her iki laftan biri ‘marka değeri’!

Elbette, lafta kalıyor.

Çünkü iki haftası geride kalan Süper Lig’in maç özetleri yayıncı kuruluş hariç, hiçbir kanalda yayınlanmıyor.

TÜRKİYE Futbol Direktörü Fatih Terim’in, Rusya maçı öncesi düzenlediği basın toplantısı çok başarısızdı!

Zamanlaması yanlıştı.

Açıklamaların üstü kapalı olması yanlıştı.

Hocanın vücut dili yanlıştı.

Euro 2016’da başarısız olan ülkelerin hocaların çoğu görevlerinden istifa etti. İstifa tek taraflı bir müessesidir. İstifa, cümleye “Eğer...” diye giriş yapılarak verilmez.

MAÇ öncesi Konya’da epey dolaştım.

Geniş coğrafyasından sokakları, caddeleri ve yapılaları da nasiplenmiş. Ferah bir görüntüsü var şehrin. ‘Öğrenci milleti’nin de bir ‘öteki Konya’ yarattığını söylemeliyim. Stat çevresinde mekânlardaysa biraz taraftar muhabbetlerine kulak kaparttım: Avrupa Ligi deplasmanlarına gitme planları konuşuluyordu, ağırlıkla. Ancak dün açıklanan A Milli Takım aday kadrosunda Aykut Kocaman’ın Konya’sının esamesi yine okunmadı. İki maç vasatı aşanlar çağrıldı da bir Ömer Ali Şahiner, bir Ali Çamdalı çağrılmadı...

Ve maç: İlk 45’te Konya, alışılmışın tersine pas yapmakta zorlanırken kalecisi Serkan da autları habire taca atıyordu. Golü, Beşiktaş’ın zoraki savunmacılarının pozisyon hatasından buldular.

 

Beşiktaş, beraberliği erken bulunca oyunun inisiyatifini de eline aldı. Gömülmeye başlayan Konya karşısında uzun toplarla oyunun yönünü değiştirerek gedikler arayan Beşiktaş’ta Tolgay, ‘10 numara’lık oynayamadığı için kanatta da olsa, kuruculuk işini daha çok Quaresma üstlendi. 

 

Geçen sezonki gibi çok fazla topla hızlı çıkma Beşiktaş, ikinci 45’te defans arkasına uzun top denemelerine başladı ve neticesini de hemen aldı. Beck, Tosun’a bir Burak Yılmaz golü attırdı. Beck, Tosun’a maçı kopartacak pozisyonu da yarattı ancak milli golcü, atik davranamadı.

ŞAMPİYONLUK coşkusuyla satılmış kombineler sayesinde Beşiktaş, ağustosun en dolu tribünlerine sahip takım olarak sahaya çıktı.

Tarihindeki ilk Süper Lig maçına çıkan Alanyalı futbolcuların birbirlerinin ismini bildiğinden emin değilim. İlk 11’inde 7 yeni oyuncu olan ‘Yavru Akdenizli’ karşısında Beşiktaş’ın farklı kazanacağından kimsenin kuşkusu yoktu. Lakin Beşiktaş, soyunma odasına 2-0 önde girdiğinde şampiyona yaraşır bir oyun da oynamamıştı.

 

Oğuzhan’ın marifetiyle 1-0’ı bulan Beşiktaş, sonrasında iki pas ve organize atak yapamadı. Çünkü rakip hafife alındığından, kimse topun kıymetini bilmedi ve dolayısıyla pas hatalarından da hicap duyulmadı.

 

Neyseki 2. gol öncesi Beck, topu kaptırmaktan utandı. Hemen rakibe baskı yapıp topu Tosun’a kazandırdı ve o da Olcay’a asist yaptı. Bu görüntü tüm ilk 45’e yansısaydı Alanya, Süper Lig’e çıktığına pişman olurdu. Duran topta bile ileriye 4 kişi gönderen Hüseyin Kalpar, 2. devre Ayite’nin etrafındaki kalabalığı artırsa da kalite sıkıntısı nedeniyle hamlesi pozisyon bile yaratmaya yetmedi.

 

TOSUN, PES ETMEMELİ

YILLARDIR, “Deplasman yasağı kalksın, bu bize yakışmıyor” diyoruz. Nihayet, kulüpler, geçen hafta “Kaldırılsın” diyerek, anlaşıyor.

Haliyle insan, taraftarların da artık bir daha yasak gelmemesi için, özenli davranmasını bekliyor. Ancak daha dakika 1, olay 1! Yılın ilk derbisinde taş, sopa, bıçak ve palalar konuşuyor!

 

Misal, bir taraftar almış döner bıçağını, gitmiş Konya’ya! Giyim kuşamına bakılırsa hali vakti yerinde biri. Hani öyle hayatın sillesini yemiş; acısını bir yerlerden çıkarmak isteyen bir ezilmiş değil. Bu holiganlar yüzünden ne taraftarın deplasman hakkını savunabiliriz ne de e-bilet’in bireysel özgürlüklerle bağdaşmayan bazı uygulamalarını...

 

KAYBETMEYi HAK ETMEDi

 

Sezonun ilk derbisine en iyi Bruma başladı. Arkadaşları da onun hızıyla atağa çıkabilseydi, G.Saray ilk 15’te işi bitirebilirdi. 15’e kadar sadece rakibi karşılamak yetinen Beşiktaş, sonrasında topu aldı ve soyunma odasına da gole daha çok yaklaşan hüvviyetiyle girdi. Ki Bruma’nın Tosic’i düşürdüğü pozisyonda da haklı bir penaltı talebi vardı.

AYLAN bebeğin küçük bedeni Bodrum sahillerine vurduğunda insanlık tarihinin en trajik ve en utanç vericifotoğrafı çekilmişti.

İnsanı hayatta olmaktan utandıracak bir fotoğraftı...İnsanı hayatta olmaktan utandıracak bir fotoğraftı... Aylan bebek, mülteci sorunuyla acı şekilde yüzleşmemizi sağladı. Fakat, 3-5 gün sonra yine ‘yerleşik’ hayatımıza döndük.Tekneler batıp, yüzlerce mülteci ölmeye devam ederken biz, dilenenlerin ‘gerçek dilenci’ olduğundan şüphelenip, göz göze gelmemeye çalışıyorduk. 66 milyon mülteci var. Devasa bir ‘ülkesizler ülkesi’!Rio Olimpiyatları tarihi bir olimpiyat, ama Phelps’in veya bir başkasının rekorlarından ötürü değil. Tarihi, çünkü ilk kez bir Mülteci Takımı’na yer verildi. Ne saikle olursa olsun, Mülteci Takımı projesi IOC Başkanı Thomas Bach’ın hayatının en iyi işidir. Takımın 10 sporcusunun herbirinin yürek burkan öyküsü var. Sports Illustrated’da S.L. Price’ın yazdığı ve Ali Çolak’ın da  Socrates dergisi için çevirdiği bu öykülerden sadece Yiech Pur Biel’inkinden bir bölüm aktarayım.

 

NYAGONY’NIN SEÇiMi

 

“Sonunda Biel’in annesi Nyagony bir karar aldı. Etiyopya sınırı 30 kilometre, bir haftalık yürüyüş mesafesindeydi ve belki orada yemek bulabilirlerdi. Biel kardeşlerinin en büyüğüydü ve acımasız sondan kaçış yoktu. Annesi yolda üç çocuğa bakabilirdi, ama dört çocuğa bakması kolay değildi. Biel de bunun farkındaydı: ‘10 yaşındaydım ve belki onsuz da hayatta kalma şansım vardı.’Anlayışla karşılamaya çalıştı Biel. Annesi, onu aynı mahalleden bir kadının yanına bıraktı ve diğer çocuklarıyla birlikte yolculuğa başladı.

 

Mülteciliğin en zor ve üçüncü adımı başlamıştı; dünyadaki milyonlarca mültecinin yaşamak zorunda kaldığı ayrılık anı. Biel, o günden sonra ne annesiyle, ne de kardeşleriyle konuştu. O uzun yolculuktan, askerlerden ve arada geçen zamandan sağ kurtuldular mı onu dahi bilmiyor.

 

SÜPER Kupa provasına çıkan Beşiktaş 11’inde en az 4 as isim yoktu. Çıkan 11, uzun maratonda bir çok eksiğin olması muhtemel haftalarda kullanılacak ‘mecburiyet 11’iydi.

Fakat bu kadro bile oyuna şampiyon takımın hevesiyle başladı. Atiba-Oğuzhan çiftini bozmayan Güneş, on numarada Tolgay’ı denedi. Olympiakos sahasındaki kalabalığı artırıp alanını daraltınca çeyrek saat sonra sorunlar ortaya çıktı: Yaratıcılık eksikliği. Tosun, pozisyona sokulmadan soyunma odasına gidildi.Güneş’in sisteminin en büyük oyuncusu ‘hız’dır. Kerim ise çalım yeteneğinin büyüsüne kendisini kaptırıyor ve haliyle hızlı başlayan hücumu yavaşlatıyor. Oysa ki ayakları hızlı ve seri, ama zihni hep birden fazla adamı eksiltmeyle meşgul. Böyle çok süslü oynayınca da final pası üretemiyor ve topu da kaptırıyor. Kerim, bu kafayla kanattan ziyade merkezde oynar. Zira kanatta topla daha az ilişki şart.

ŞAPKA ÇIKARILASI

GOLGüneş, ikinci devreye üç değişiklikle başladı. Adriano, Quaresma ve Ömer girdi; Oğuzhan, Olcay ve Tosun çıktı. Değişiklik sonrası Tosic stopere, Necip defans önüne geçti. Kerim ise, sağ iç gibi oynayıp sağ açığı da Ömer ile dönüşümlü kullandı. Tüm bunlardan sonra saha parsellemesi daha iyi yapıldı, ancak gol rakibin bireysel hatası sayesinde geldi. Tolgay’ın presi ve asisti ile sağ ayaklı Ömer’in sol ayakla topun altına harika girişi şapka çıkarılasıydı...Aras, üzerine ekleyerek gidiyor ve Adriano da kanatta bir oyun kurucu demek. Boyko mu, Fabricio mu? Topları sürekli çelip Hakan Arıkan’ı hatırlan Boyko değil, Fabricio kaleye daha yakın. Dün gece maçın adamı ise, kuşkusuz Tolgay’dı.En az iki as transfer daha yapacak olan Beşiktaş’ın kozu, eldeki kadronun da bir çok stratejik ve taktiksel değişikliğe olanak verecek özveride olması. Fakat bu özverinin Şampiyonlar Ligi kalitesiyle desteklendiği henüz söylenemez.Şu ise söylenebilir: Süper Kupa’nın favorisidir...