Şampiyonlar Ligi için vaaz edilen “Kontrollü oyna, önce yenilme” diskurunu taca atıp, 15 dakikalık bir boks maçı oynayıp, Dinamo Kiev’i hırpaladı.
Talisca ile Quaresma, forvet arkasını nöbetleşe kullanıp Kiev savunmasının dengesini bozarken, tam saha presle de top çıkarmalarına mani olundu.
Üst üste kornerler golün duran toptan geleceğinin müjdecisiydi. Esasen 5 kornerden pozisyon üretilmemesi handikaptı.
29. dakika... Aslında Lizbon’daki 90+4 demek daha doğru. Topun arkasında yine Talisca ve Quaresma... Ve yine kaleyi cehpeheden gören bir mıntıka... Aynı vuruş aynı gol, ancak bu kez skorborda Quaresma yazıyordu. Portekizli böyle bir golü atmak için çok uzundur uğraşıyordu.
Özellikle 1-0’dan sonra, başta Bruma olmak üzere sarı kırmızlılılar, çok erken ‘profesyonelce hareketler’ yaparak, Beşiktaş’ın ayarlarını bozdu.
G.Saray’ın her duran topu ecel terleri döktürdü. Bruma, önce Gönül-Olcay tarafını bitirdi sonra da attığı golle tüm savunmayı...
KANATLAR NEREDE?
G.Saray, disiplinli şekilde önde baskı uygulayıp Beşiktaş’ı yavaşlattı. Beşiktaş’ın ‘Şahane kanat’ları ise çizgiye sıfır oynayıp sadece oyunu genişletti. Yapılan ortalar da Muslera’yı sıcak tutmaktan başka işe yaramadı.
Ancak yeni Beşiktaş’ın oyun sistemi henüz oturmadı.
Bu Beşiktaş, şampiyon Beşiktaş gibi hızlı oynamıyor.
Hücumdaki rakipten topu kaptığında bitirci ataklar yapmıyor.
Evet, Caner ile Gönül geldi.
Talisca’nın şutu, sonra İnler’in harika asistindeki golü ve Rodallega’nın kendi kalesine attığı güzel gol(!) dışında gözlerimiz sadece, süpürge vurulmuş halı görüntüsündeki sahanın orta yuvarlağını gördü.
Çünkü, oyunu önce kilitlemek isteyen bir Tolunay Kafkas ve eski maçlardaki gibi gafil avlanmak istemeyen bir de Şenol Güneş vardı. O yüzden 2 gole rağmen zevkli olmayan bir ilk devre izledik.
Yine bu dilimde Beşiktaş’a gelmiş, ama kanat bindirmelerini Kadıköy’de bırakmış bir Gökhan Gönül ile Euro 2016 kutlamalarını sürdüren bir Quaresma vardı. Q7, hem oyunu yavaşlattı, hem çok top kaybetti. Talisca, iyi güzel ancak Cenk’i beslemeyi de unutmamalı. Golcü tek şutla kapattı devreyi.
MAÇIN YILDIZI:GÖKHAN iNLER
Fenerbahçe olmak, Galatasaray olmak istemişti Beşiktaş.
Şampiyonluğun transfer şampiyonluğundan geçtiğini sanıyordu.
Seba bilgeliğinden sıkılmıştı taraftar. Başkan Yıldırım da masaya hep yumruğunu vuruyordu, kaybedildiğinde:
Hakemlere mesaj atıyordu;
Maçın ilk bölümü de zaten bu görüntüde seyretti. Ancak ‘Osmanlı’nın akıncıları’, ne yazık ki hücuma çıkışlarda çok ağır kaldı.
AYAĞA GELEN İKİ ŞANS
Vaziyet böyle olunca da pozisyon üretiminde sıkıntı yaşandı. İlk 45’in golsüz kapanması birinci şans, rakibin 10 kişi kalması ise ikinci şanstı. Nitekim, ikinci maçın rengi tamamen değişti.
Osmanlı, artık topa da hükmeden taraf oldu ki pas ve tehlikeli atak istatistiklerini ikiye katladı.
Lige çok iyi başlayan Cenk’i yedek bırakan Güneş, yeni transfer Aboubakar’ı ilk 11’de sahaya sürdü. Orta alanda İnler-Atiba ikilisi ve önlerinde de Oğuzhan... Özellikle ilk 45’te Beşiktaş’ın üç arızası da bu tercihlerden ötürü ortaya çıktı.
ADRIANO ÇOK TUTUKTU
Rakibini kovalamakta zorlanırken hücuma da kalitesinin altında destek verdi. Adriano nedeniyle önde oynayan Caner de verimsiz oldu.
OĞUZHAN ÖN LİBEROYA
Bu kaleci ve bu stoperle Şampiyonlar Ligi’nde fazla ileri gidemezsiniz.Maça, yıllardır Şampiyonlar Ligi’nde oynuyormuş gibi başlayan bir Beşiktaş vardı. Sakin ve top yapıyordu. Tamam, Benfica da blöf yapıyordu. Topu Beşiktaş’a verir gibi görünüp, kontra pususuna yatmıştı. Fakat yine de Cervi’ye pozisyonu iki stoperimiz ve Tolga yarattı. CV’sinde iki Avrupa maçı travması bulunan Tolga’da bu inat bence artık ona da haksızlıktır. İnat, akılla baş edemez. Şenol Güneş, güneşi daha ne kadar balçıkla sıvayacak?
OĞUZHAN ÖNDE SİLİKTİ
BEŞİKTAŞ’ın en büyük silahı hızlı oynamasıdır. Benfica, ilk 45’te buna hiç müsade etmedi. Beşiktaş, topu ikinci ve üçüncü bölge eteklerinde dolaştırıp durdu. Sağ taraf nispeten işlerken, Adriano-Caner kanadı beklentileri karşılayamadı. Caner’den tek bir etkili bindirme yoktu. Duran toplar da etkisiz kullanılınca tek çare defans arkasına Aboubakar’ı kaçırmaktı, ama bu noktada da uyumsuzluk vardı. Görüldü ki Oğuzhan, defans önünde topla çıktığında hücuma daha etkili destek veriyor. Forvet arkasında çok silik kaldı. Güneş’in ikinci 45’te bu bölgeye müdahale ederek başlaması sürpriz değildi.
TALİSCA ile birlikte Beşiktaş’ın temposu arttı ve kaleye doğrudan gitmeye başladı. Penaltı beklenen (bence penaltı) Talisca pozisyonu hariç, ceza sahasında ilk net pozisyon ancak 75’te yaratılabildi. Onda da Tosun, heyecanlıydı.
Benfica, oyunun genelinde baskın olan Beşiktaş’ı Muhammed Ali’nin rakibini kontrol etmesi gibi kontrol etti. Ancak, Talisca, sonunda nakavt eden yumruğu attı. Olcay’ın oyuna girdikten sonra fark yarattığına da dikkat çekelim. Tolga, penaltı gibi bir pozisyonu kurtardı.