Ben, kendi senaryomda ‘1 puan iyidir’i yazmıştım. Çünkü 5. maçlara gelindiğinde grubun en iyisi Benfica olmuştu.
Bu takımdan erken gol yememek lazım, ama ne yazık ki bir değil, 3 gol yenildi.
Çünkü takımın sigortası Atiba, dünkü çocuk gibi acemi, hücumda tüm umutların bağlandığı Aboubakar ise, uyumsuzdu.
Ama Güneş, umutsuz değildi. 2-0’a rağmen çare aradı. Beck’i sağ beke, Gönül’ü sağ açığa alıp kanatları yeniden inşa etmeye girişti.
11’deki gol böyle geldi işte. Elbet onun koşusu kadar, koşmaya değer müthiş bir uzun top atan Oğuzhan’a da hürmetler...
TEHLİKLELİ SKOR
Güneş, Aboubakar’ı Trabzon’da Burak’ı kullandığı gibi kullanmak istiyor. Birbirlerini anlayamazlarsa yeni bir golcü şart olacak. Hâlâ gol vuruşu ve ofsayt çalışması lazım.
İlk 10 haftalık periyodun büyük kısmında kaybettiğinde dahi pozisyona girmekte sorun yaşamayan Adana, ligin boyu uzadıkça zorlanmaya başlamıştı. Yine de Koman ve Roni, göz hapsinde tutulması gereken isimlerdi. Ancak Beşiktaş, 17 dakikada 2 gol bulunca maç, Benfica için bir idman havasına büründü, ilk 45’te. Elbet bu tehlikeli bir skordu, Trabzon maçındaki gibi...
90’lardaysa Beyaz Gölge’nin yerini gerçek bir gölge aldı: Efes...
F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ın basketbolu rölantiye aldığı yıllarda Türkiye, Efes’in renklerinde birleşti.
Naumoski, McRae, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın ve Tamer Oyguç’lu kadro, ezberimdeki tek basketbol kadrosudur.
Ufuk Sarıca, şimdi koç olarak Beşiktaşlılara basketi sevdiriyor. Dar bütçeli ve büyük yıldızları olmayan bir kadroyla lig ve Avrupa’da yürüyor. Ligimizden daha kolay gözüken FIBA Şampiyonlar Ligi’nde mutlu son görme şansı yüksek.
Bir ‘e-derbi’; yani elektronik derbi: Beşiktaş E-spor-1907 Fenerbahçe E-spor...
Milyonlarca kişinin dijital ortam ve televizyonlardan izlediği bir e-spor derbisi...
Gün gelir de e-spor maçları futbol maçlarını geçerse, şaşırmayın. Kaldı ki futbol da her geçen gün bir dijital oyuna dönüşmüyor mu...
Sadece 5 yıllık bir evveliyatı olan e-sporun yarattığı ekonomi hızla büyüyor. Riot Games Türkiye Direktörü
10 dakika içinde gelen 2 gol, Beşiktaş'ta "Maç bitti" duygusu yarattı. Oysa, bu tür 'erken skor'lar her zaman tehlikelidir. 0-0 iken ciddiyetle oynarsan tarihi fark yakalarsın, aksi halde rakibe 'muhteşem dönüş' destanı yazdırırsın.
NAZARLIK İŞ...
2-0 rahatlığı, Beşiktaş'ın topun değerini daha az bilmesine neden oldu. Rhodolfo'nun atakta kaybettiği topla gelen Trabzon golü bunun emsaliydi. 17 dakikada 2-0 geriye düşse de Trabzonspor mental olarak havlu atmayıp, orta alanda mücadeleyi yükseltti. Aboubakar'ın karşı karşıyada kaçırdığı pozisyon da Trabzonspor'u maça tutundurdu....
Maça yüksek tempo yaparak başlayan Beşiktaş'ın bazı küçük anlar hariç, 90 dakika ortaya koyduğu efor nazarlık. Unutmayın ki bu takım hafta içinde Napoli ile nefes kesen bir maç oynadı. Her takımın üstesinden geleceği bir iş değildi, dün akşam Beşiktaş’ın yaptığı.
Tempoyu ayarlayan savunmasını ta orta sahaya kadar taşıyan Napoli’ydi. Forvetleriyle Beşiktaş savunmasına basıp göz açtırmayan İtalyanlar, kah defans arkasına toplar attı, kah oyunu kanatlara taşıdı.
DEJA VU OLACAKTI
Tosic, sakatlanıp çıkana kadar Beşiktaş, sürekli yumruk aldı karnına. Çıkmakta zorlanan Beşiktaş, soluklanmak için hep geri döndü ve Fabri, topla en çok buluşan isimlerden biri oldu. Neyse ki Napoli çok baskın olmasına rağmen fazla net gol pozisyonu üretemedi.
Buna karşın Atiba ile Beşiktaş, yüzde 100’lük golü kaçırdı. Atsa, deja vu; yani Napoli’deki maçın ilk devresi gibi olacaktı.
Kafasında Napoli’yi taşıyan Güneş’in ağırlıkla ‘yan roller’de oynayan oyunculardan oluşturduğu kadrosu o kadar yavandı ki...
Oyunu renklendirmeye çalışan Fabricio’nun faturası bedavadan bir gol oldu. Bu golü yiyeceğini Napoli ve Antalya maçlarında çok belli etmişti. Korkmayın, size Tolga’yı hatırlatmayacağım! Ama gördüğünüz gibi gereksiz çıkışların da bir bedeli var.
ASIL KÖTÜ OLAN RUHSUZLUK
Rakip savunmaya basmayan, duran topları berbat kullanan, kimsenin top almak için kendini göstermediği ve bu nedenle sürekli stoperlerin oyun kurmaya çalıştığı Beşiktaş vardı ilk devre. Ama bunlardan da kötü olan şey, ruhsuzluktu. Sonuç da taraftarına zulmeden bir siyah beyazlı takım... Necip’in de çıkmasıyla Tolgay-Adriano şeklinde iyice yumuşayan orta saha elbette Gençler’in arzusunu da kamçıladı.
7-8 sene önce, röportaj yapmak üzere Süleyman Seba Spor Salonu’na gittim.
Öncesinde bir su almak maksadıyla salonun karşısındaki bakkala gittim. Kapıda eşofmanlı gençler vardı. Bazıları sigara içiyordu. İçeri girdim. Bir eşofmanlı adam, aldığı ‘yarım ekmek arası kaşar’ı deftere yazdırıyordu. Yarım saat sonra o eşofmanlı adamlar karşımda duruyordu; röportaj için! Onlar Beşiktaş Hentbol Takımı oyuncularıydı...
HAKKINI VERELİM
Paraları ödenmediği için, evet, ‘yarım ekmek arası kaşar’ı veresiye alıyorlardı.