Passolig de “Kulüp istesin, kağıt bilet basarız” demişti. Yine de stadın tıklım tıklım dolmasını beklerdim. Ne yazık ki sosyal medyada gösterilen reaksiyon, gerçek hayata aynı oranda yansımıyor. Yansısa, teröre de gerçek manada lanet okurduk.
Peki siz, dün tribünleri paylaşan siyah beyazlılar, sarı lacivertliler, sarı kırmızılılar, bordo maviler veya yeşil kırmızılılar... Siz, sadece ‘Acının coğrafyası’nda mı yan yana duracaksınız?
ÖMER ABOUBAKAR!
Dünkü maçın futbol açısından en büyük esprisi Şenol Güneş’in Olcay’ı sol bekte başlatmasıydı. Güneş, iki uzun stoperi; Rhodolfo ve Atınç’ı birlikte görmek için Marcelo’yu da defans önüne koydu.
İskoç hakem Craig Thomson ve 5 yardımcısı yenilen 6 golün mimarlarıdır. Güneş ve ekibini bu maç özelinde ancak ilk 30 dakika için yargılayabilirim. Misal penlatı öncesi şunu sorabilirim: 1-0 geride olan Beşiktaş, henüz 30. dakika oynanıyorken tüm savunma tedbirlerini bırakıp nasıl ailece yükleniyor? Beck’in rakibine bu kadar açık alanda tek başına yakalanması doğru bir taktik sonucu muydu?
ÇOK SABIRSIZ
Ama hakemin fahiş hataları Kiev’deki maçı her hücresiyle incelememizi önlüyor. Yine de bu vesileyle Beşiktaş’ın bu sezonki durumunu gözden geçirmek lazım. Ligde hâlâ namağlup olan takım için ‘kral çıplak’ demenin vakti geldi, aksi halde bu kulvarda da duvara çarpma tehlikesi var.
1-BEŞiKTAŞ, geçen sezon henüz 2. haftayken yenildi. Ve şampiyon takım, sezonu Konya’da da kaybederek kapattı. Ancak Beşiktaş, geçen sezon Türkiye’nin en iyi topunu oynayan ve en güven veren takımıydı.
2-
Böylesine yüceltilen Şampiyonlar Ligi’nde Craig Thomson, skandal bir penaltı vererek, Beşiktaş’ı bitirdi. Normal şartlarda Beck’in lehine faul çalması gerekirken penaltı veren İskoç hakem, üstüne üstlük bir de kırmızı kart verdi. Hani artık penaltıda ‘üç ceza’ (penaltı, mevcut maçta eksik bırakma ve bir sonraki maçta oyuncuyu cezalı duruma düşürme) verilmeyecekti? Bu nasıl bir rezalet?
UTANÇ DÜDÜĞÜ
Taç atışıyla başlayan atakta Beşiktaş, kendikusurlarından ucuz bir gol yedi. Ancak, devamında Dinamo Kiev’i sahasına hapsederek, maçı çevireceği duygusunu veren bir top oynamaya başladı. Ancak 29’daki penaltı ve kırmızı, sonrasında maça dair konuşmayı anlamsız bırakıyor.
Ama Beşiktaş yine de devreye bir gol atmak için terini akıtmaya devam etti. Ne var ki o anda da en iyi siyah beyazlı Quaresma’nın hücuma yerleşmişken kaptırdığı topla mucizeye dair tüm umutlar uçup giderken, Geriye Fabricio’nun gözyaşları kaldı.
F.Bahçe ceza sahasında ne topla buluşan ne de herhangi bir yerden şut çeken siyah beyazlı gördük. Top alamayan Cenk, stoperlerin arasında kayboldu. Güneş’in ekibinin verdiği poz şuydu: Zamana oyna, top çevir! İleriye oynama niyeti sadece Oğuzhan ve Tolgay’a bağlıydı, ama onların ayakları da iyi top yapamadı.
Hasan Ali ve Şener, her fırsatta çıkarken, Gönül ve Adriano, orta alanı geçmeye niyet etmedi. Quaresma, bu sezonun en vasat devresini oynarken Kerim, zorlukla bulduğu şansı pek iyi kullanamadı. Beşiktaş, bir karambol dışında pozisyon da vermedi, ancak rakibine çok duran top şansı tanıdı. Toplamdaysa beklentilerin altında kalan bir derbi devresi oldu.
MAÇIN YILDIZI GÖNÜL
Oyunun rengi 2. devre de değişmedi. Evet, Beşiktaş istediğini aldı, ama ofansif açıdan ortaya koyduğu futbol bakımından Güneş’li dönemin en kötü maçıydı. Sıfır pozisyon, sıfır isabetli şut! Kanatlardan da gidemedi, merkezden de... Çünkü aklı 1 puandaydı. Kalite açısından hayal kırıklığı yaratan derbinin taktiği, ‘Şenol Güneş otobüsü’ oldu. Dün siyah beyazlı savunma hattı hatasız oynarken, Lens’in 90 dakika oynayamamasıysa şansıydı. Çünkü 15 dakikada bile fark yarattı. Genel olarak iki ekip de derbiyi Avrupa’daki final maçlarına hazırlık idmanı tadında oynadı.
F.Bahçe ceza sahasında ne topla buluşan ne de herhangi bir yerden şut çeken siyah beyazlı gördük. Top alamayan Cenk, stoperlerin arasında kayboldu. Güneş’in ekibinin verdiği poz şuydu: Zamana oyna, top çevir! İleriye oynama niyeti sadece Oğuzhan ve Tolgay’a bağlıydı, ama onların ayakları da iyi top yapamadı. Hasan Ali ve Şener, her fırsatta çıkarken, Gönül ve Adriano, orta alanı geçmeye niyet etmedi. Quaresma, bu sezonun en vasat devresini oynarken Kerim, zorlukla bulduğu şansı pek iyi kullanamadı. Beşiktaş, bir karambol dışında pozisyon da vermedi, ancak rakibine çok duran top şansı tanıdı. Toplamdaysa beklentilerin altında kalan bir derbi devresi oldu.
MAÇIN YILDIZI GÖNÜL
Oyunun rengi 2. devre de değişmedi. Evet, Beşiktaş istediğini aldı, ama ofansif açıdan ortaya koyduğu futbol bakımından Güneş’li dönemin en kötü maçıydı. Sıfır pozisyon, sıfır isabetli şut! Kanatlardan da gidemedi, merkezden de... Çünkü aklı 1 puandaydı. Kalite açısından hayal kırıklığı yaratan derbinin taktiği, ‘Şenol Güneş otobüsü’ oldu. Dün siyah beyazlı savunma hattı hatasız oynarken, Lens’in 90 dakika oynayamamasıysa şansıydı. Çünkü 15 dakikada bile fark yarattı. Genel olarak iki ekip de derbiyi Avrupa’daki final maçlarına hazırlık idmanı tadında oynadı.
11 yıllık seri sonlandırılamasa da Beşiktaş, bu sezonki namağlup unvanını ve ezeli rakibiyle puan farkını da korudu.
Çünkü, yeni bir ilişkiye başladığı halde kafasından söküp atabilmiş değil, eski sevgiliyi... Şu güne kadar siyah beyaz gönülleri çelen tek bir maç oynayamadı.
3. Lig’den Darıca Gençlerbirliği karşısında dahi, genç çocuklara kendi arşivinden örnek bir kanat bindirmesi gösteremedi. Kolay değil, onu anlayabiliyorum. Caner, realist; yeni sayfalar açmakta zorlanmıyor. Ama Gönül’e duyguları yön veriyor. Transfer sezonundaki gel-gitlerdir, onu henüz daha mevzisine ulaştırmayan. Elbet bunlar dışarıdan subjektif gözlemler.
Şimdi herkes merak ediyor: Gönül, Kadıköy’e gidecek mi?
Ben diyorum ki; hiç düşünmeden git.
Bu formattan ötürü benim çok ilgimi çekmiyor. Maçın Beşiktaş değil, Darıca Gençlerbirliği adına bir esprisi vardı. Aynı statta geçen cumartesi Kocaeli-Sancaktepe maçını izledim. Süper Lig ekiplerinden dahi fazla seyirci toplayan Ümit Metin Yıldız yönetimindeki Kocaeli, 9 kişiyle lider Sancaktep’e ile 1-1 berabere kalmayı başardı. Golü de Mustafa Pektemek’in kardeşi Sinan attı.
O gün Şenol Güneş de İsmet Paşa’daydı. Zemini kontrol etti. Stadın zemini biraz sert. Teknik ve pas takımlarına elverişli değil. Lakin bundan önce, Güneş’in dünkü ilk 11’i de birlikte oynamaya pek uygun değildi. Yedekler ve gençler karması, ilk 45’te 3. Lig temsilcisine ciddi pozisyonlar verdi.
KADIKÖY’E GİTMEYE GÖNLÜ YOK!
Olcay, umudunu yitirmiş. Tolga paslanmış. Ömer, izleye izleye Aboubakar sakarlığını kapmış kenardan! Hepsi bir yana, ya Gökhan Gönül? Kendisinde Kadıköy’deki derbiye gitme arzusu görmedim! Gerçi onda, sezon başından bu yana, bu takımda oynama konusunda da yeterli mantaliteyi ve fiziksel kuvveti görmüş değilim. As takıma terfi için bir tek Kerim çırpındı ve o yüzden de skorda onun imzası var.
Gençlerden en büyük katkıyı ise Eslem yaptı. Darıca, biraz daha dikkatli olsa Beşiktaş’tan en azından 1 puan alabilirdi.
Ama kusuru Beşiktaş’ta bulmayın çünkü Başakşehir, kusursuzdu. Forvetleri, sürekli beklere basarken, ortada da Atiba ve İnler’in Oğuzhan ile ilişkisini zedelediler. Beşiktaş, piranalar gibi saldıran Avcı’nın ekibi karşısında atağa kalkmaktan korkar oldu. Çünkü her atağı, girişim halinde kalıyordu. Ve Başakşehir, sonuçlanmayan atakları golle cezalandırıyordu. Cengiz’in golünde yaptığı gibi...
EMRE’DEN ÖNCE EMRE’DEN SONRA
Benfica maçının 2. devresi işleyen plan, bu kez tutmadı. Cenk, değiştirse de her iki kanatta çaresizdi.
İkinci 45’e İnler-Tolgay değişikliğiyle giren Güneş, oyunu dinlendirdi. Başakşehir’e gol atmanın en kolay yolu duran toptu. Milli stoper Yalçın’ın topa gitmek yerine kafasına gelmesini beklemesini Marcelo affetmedi.