BEŞİKTAŞ, yaklaşık yarım saat Fenerbahçe’nin kilidini kırmak için uğraştı. Nihayet Fenerbahçe ön tarafı ve orta alanı sürekli adam kovalamaktan yorulunca gedikler açılmaya başlandı. Üç-dört tane tehlikeli pozisyonla gol sinyali verildi.
Sabırla gelinen nokta sinirle heba edildi.
Van Persie, Tosic’in isyanını ‘profesyonelce’ kırmızıya dönüştürdü.
Tosic’in siniri aslında bir anlık değildi. Bardağı taşıran son damlaydı.
Çünkü kolunda kaptanlık bandı olan Oğuzhan, otorite kurmak adına gereksiz bir gerginlik içindeydi. Alper ile giriştiği didişmeyi hatırlayın. Kaptanın yaydığı negatif elektrik Tosic’e de sirayet etti.
İNANAMADIM
Ve sonrasında tüm takıma ve dahi yedek kulübesine...
Beşiktaş’ın Demirören’e 100 milyon liralık borcu var. Diğer yandan da ibrası yargı tarafından iptal edilmiş bir Demirören dönemi var, hatırlatalım!
Aralık 2015’te, İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi, 24 Şubat 2008’deki Beşiktaş Olağan İdari ve Mali Genel Kurul’da Demirören yönetiminin ibrasına dair kararı iptal etmişti.
ÜÇ SEÇENEK
Orman yönetimi, “Kurumlarda devamlılık esastır” diyerek, kendisini Demirören yönetiminin devamı olarak değerlendirip, davayı temyiz etti. Oysa Beşiktaş’ın menfaati, yönetimin iptal kararına sevinmesini gerektiriyordu. Orman da bu ‘jest’i Demirören borcunu hibe etsin diye yapmış da olabilir. Sonuçta Yargıtay da ibra kararının iptalini onarsa o zaman Orman yönetiminin önünde üç seçenek bulunuyor:
1-Kararı görmezden gelip, eski pozisyonunu koruyacak.
2-TAVIR değiştirip, Yargıtay kararını gerekçe göstererek, Demirören’e karşı kulübü zarara uğrattığı iddiasıyla dava açacak.
3-Yargıtay kararını genel kurula taşıyıp, “Demirören’in borcunun silinmesi talebiyle dava açalım mı açmayalım mı, kararı siz verin” diyecek.
Ha bu arada
ISMARLAMACI
Bir yanda çok sayıda bilekleri yumuşak adamdan oluşan Beşiktaş, diğer yanda cüsseleri sağlam adamlı Konya... Bu yüzdendir ki ikili mücadelelerin çoğunu konuk ekip kazansa da, teknik ve marifetin üstün gelmesiyle tabelada ilk 45’te ‘2-0 Beşiktaş’ yazdı. 1-0’dan sonra Konya önde basmaya başladı. Beşiktaş’ı 18’ine sıkıştırdı, fakat beceri sorunu yaşadığı için golü bulamadı. Buna karşın Oğuzhan, Talisca, Quaresma ve Babel, maçı bir eğlenceye dönüştürürcesine oynayınca, 2. gol de geldi. Konya, oyuna ortak olmaya başlamışken 2. golün gelmesi bir kırılma anıydı. Q7, son vuruşta bir Ronaldo olsaydı, ilk devre 5 olurdu. Portekizli ısmarlamada iyi, ama kendini beslemekte kötü.
TRiBÜN
SALONDAN STADA iZMiR MARŞI...
GÜZEL oyunla birlikte tribündeki ‘yer yer boşluklar’ hiç belli olmadı. Siyah beyazlılar, İzmir Marşı’nı basketbol salonlarından stata da transfer etti.
ŞURAYA BİR ŞİİR KOYSAM DA OLUR
Konyaspor, erken bir golle maça ortak olmak isteyerek, 2. devreye çıktı. Ancak Cenk, 50’de mükemmel vuruşla Kocaman’ın kulübede koltuğuna yaslanıp
oturmasına neden oldu. Kalan dakikalar,
Ya da ofansif bir beceriksizlik... İki becerikli hareket gördük ve onlar da golle sonuçlandı. Beşiktaş’ın genci Sedat’ın müthiş vuruşuna Kayseri’nin genci Erdem, “Bilmukabele” dedi... İkinci 45’te maç, Kayseri hücumcularıyla kaleci Utku arasında cereyan etti.
Özellikle sonlara doğru kritik toplar çıkaran Utku’nun tek kusuru iki hava topunu elinden kaçırmasıydı. Birinde bir şarja maruz kaldı ama 18 içinde daha hükümran davranmalı.
PEDRO FRANCO’NUN BiLE GERiSiNDE
Ciddi bir maçta bu hataların bedeli ağır olabilir ve kimse de “Kar yüzünden top elinden kaydı” falan diye dinlemez.
Özel dikkat kesildiğim Mitrovic’ten pek bir şey anlamadığımı söylemeliyim. Pozisyonu açısından yaptığı pas hatası haddinden fazlaydı. Dikine uzun paslarda başarı oranı düşüktü. Genelde yakın çevresiyle al-ver yaptı.
‘Geleceğin transferi’ denilen bu çocukta ben pek bir gelecek göremedim. Gördüğüm daha çok şu oldu: Bu haliyle yine ‘gelecek’ diye alınan, ama çoktan ‘geçmiş’ olan Pedro Franco’nun bile gerisinde... Geçmiş olsun!
AYTEMİZ Alanyaspor ile oynayan en savunmacı takım bile tedbiri elde bırakır. Çünkü Akdenizliler, sadece atacağı golü düşündüğü için rakiplerini savunma terbiyesinden uzaklaştırıyor. İlk 17 haftadaki Alanya maçlarının gol ortalaması 3.4! Zirvedeki ilk dört takımdan sonra en çok gol atan 5. takım, ama ligin de en çok gol yiyeni... Ve Alanya, dün bir de hocasızdı. Neticede bu maç, savunmaların boşlandığını, iki takımında ailecek hücum yapacağı bir maç olacaktı.
Güneş, oyuncularından işi fazla uzatmamalarını istemişti, ki siyah beyazlılar da özellikle Quaresma ile Alanya’yı ablukaya aldı. İlk gol, Oğuzhan-Quaresma-Cenk arsında kurulan uzun kenarlı üçgenle geldi. Ocak ayına göre yumuşak bir iklim ve müsait bir zemin elbette yumuşak bilekli Babel’in de sahne almasını gerektiriyordu ve o da gereğini yaptı. Bu goldeki hızlı çıkış da Güneş’i ayrıca mutlu etmiştir. 2-0’a karşın Alanya, çok en az iki tane hızlı atak pozisyonu buldu.
GÜNEŞ ETKİSİ
Alanya, 1 gol bulduğunda, skor ne olursa olsun, maça ortak olabiliyor. Nitekim hakemin icat ettiği penaltı hem farkı farkı ikiye indirdi hem de tansiyonu yükseltti. O arada Alanya, ikinci golü bulabilse maç tuhaf bir şekilde bitebilirdi. Marcelo’nun golü esasen maçın, bitmesi gereken senaryoyla sonlanmasını sağladı. Cenk’in sakatlanmasıyla Güneş, Ömer’i değil Tolgay’ı sahaya sürdü. Bu hamle golcünün yerine golcü sokulmasından çok daha verimli oldu.
3-1’den sonra Güneş, Oğuzhan-Mitrovic değişikliğiyle oyundaki kaosu noktaladı. Adriano’yu öne atması da diğer doğru müdahaleydi. Savunmaların gözardı edildiği maçı elbet ofansı daha güçlü olan Beşiktaş’ın kazanması sürpriz olmadı.
FORVET LAZIM
1 gol, 2 asist ve Güneş’e sarılma, Quaresma, için ‘eldiven haberi’ni tekzip etmek demekti. Beşiktaş, liderlik koltuğuna beklenen biraz daha geç oturdu. Şimdi koltukta rahat edebilmesi için forvete takviye yapılması gerekiyor. Ancak bu takviye ‘sayısal’ değil, ‘noktasal’ olmalıdır.
TALİSCA RESMEN 2. FORVET İLAN EDİLSİN
Beşiktaşlılar, Darıca Gençlerbirliği maçını en çok Mitrovic’i tanımak için izlemiştir, ama sanırım genç kaleci Utku ile tanıştıklarına memnun olmuşlardır. 3 net kurtarışla umut verdi. Güneş, ihtiyaç halinde geride oynatabileceği tek oyuncunun Olcay olduğunu söylemişti. Buna rağmen Olcay satıldı. Güneş, dün 2. devre Beck’i sol açık oynatarak ‘yeni Olcay’ını atadı. Armasını öpen Q7, ‘eldiven haberi’ni tekzip etti...
MUHAMMET ENES’E YATIRIM YAPILMALI
Madem bu tür maçlar gençleri, yenileri ve yedekleri görme maçı, o halde bir kaçını mercek altına alayım:
- Mitrovic: Sağ ayaklı olarak, sol stoper oynadı. Zaten iyi olmayan hızı biraz daha düştü. Topu oyuna sokmada fena değil, ama hava toplarında notu kırık.
- Aras: İlk devre ‘gönderilecekler’ listesindeydi. İkinci yarı toparlayıp, oyun liderliği vasıfları olduğunu dahi gösterdi. İlk golünü attı, ‘19 Ocak’ta...
- Ömer: Tekrar olacak ama baba olduğundan beri Almeida’laştı. Karşı karşıyalarda bir golü atamıyor. Gidişatı iyi değil.
- Muhammet Enes: Klişe tabirle kumaşı iyi. Şenol Güneş, ısrar ederse gelecek sezon ligde de boy gösterir.
Osmanlı’da Musa ve Ndiaye gibi skora büyük katkı yapan iki ismin olmaması belki de Beşiktaş’ın en büyük avantajıydı, Ankara’da.
DERLi TOPLU iLK DEVRE
Buz patenine daha uygun zeminde Beşiktaş, golü ya duran toptan veya rakibin yapacağı bariz bir hatadan bulabilirdi. Gönül’ün taç atışında Osmanlı savunması uyuyarak hatayı yaptı ve iki klas ayak; Oğuzhan-Talisca işbirliği de cezayı kesti. Mükemmel bir plaseyle taçlanan üç dokunuşlu bir gol...
Beşiktaş, Osmanlı’nın sevdiği geniş alanları vermeyerek, derli toplu bir ilk devre oynadı. F.Bahçe derbisindeki kadar katı olmasa da siyah beyazlılar kendi alanında boşluk vermemeye çalıştı.
ZEMiN
ALTTAN ISITMA ŞART OLSUN
ALTYAPIDAN oyuncu çıkmıyor diye çok tartışıyoruz. Peki Osmanlıspor’un stadının altyapısı? Futbol Federasyonu, bu stada alttan ısıtma sistemini kurmayı şart koşmalı.
HEVESLER KURSAKTA KALMIŞTIR
Lakin Eto’o’nun şöhreti, bonservisini alıp gelmeye yetmedi. Ara transferde ‘Ömer+bir miktar para’ gözden çıkarıldı, fakat Eto’o yine bitmedi! Üstüne üstlük Antalya’nın Eto’o’yu satmayacağını açıkladığı ‘Altın Portakallık şov’ ile Beşiktaş rencide de edildi.
Beşiktaş, bu sezon transferde stratejik hatalar yaptı. Gomez için çok zaman kaybetti.Sezon başında bedel ödeyerek Eto’o’yu almak varken tercihini Aboubakar’dan yana kullandı. Oysa Gomez krizi kısa vadeli bir çözümle aşılabilirdi ve o da Eto’o’ydu. Mitrovic’e verilen 4.2 milyon Euro, Eto’o’ya harcanabilirdi. En az 25-30 milyon Euro kazandıran Şampiyonlar Ligi’ne Eto’o sizi götürebiliyorsa, 4.2’nin lafı olmazdı.
GÜNEŞ’İN İŞİ ZOR
Şenol Güneş, transferde isim vermez, ama ‘tip’ini tarif eder. Golcü için eşgal ‘pivot’. Güneş, Olcay’ın gitmesini istemedi, ancak gitti. Sanırım özel nedenleri var. Ekici için de “Oğuzhan’dan mı Tolgay’dan mı vazgeçeyim” dedi.
Buna rağmen yönetim, neden Ekici’yi alıyor? Çünkü F.Bahçe’nin güçlenmesini istemiyor. Makul bir gerekçe.
Babel’in ücreti, iyi oynayamazsa takımda sorun yaratır. “Jübilemi Beşiktaş’ta yapmak istiyorum” diyen Quaresma, aslında bir ‘Babel kontratı’ istiyor. Hak ediyor. İlk devrenin en iyilerinden olan Portekizliyi Kasımpaşa ve Gaziantep maçlarında sıkıntılı gördüm; oyun anlamında değil, arkadaşlarıyla iletişiminde!
Şampiyon kadroda önemli gedikler verildi, takviyeler öyle ya da böyle verimli olamadı. Bir çok kulüpte olduğu gibi Beşiktaş’ta da mali sıkıntılar var. İş Güneş’e düşüyor. Tüm sorunlara rağmen Ümraniye’de ‘takım iklimi’ni oluşturabilirse yarışı sonuna kadar götürür.
FIFABANK!