Kenan Başaran

KULÜBÜN ÇAYCISINA DA UEFA KRiTERi GELSİN

3 Mart 2017
GALATASARAY’a 10, Fenerbahçe’ye 12 puan fark atınca Beşiktaş, artık ‘başarı modeli’nin adı oldu!

2003’te; 100. yılda şampiyon olduğundaki söylemleri de hatırlıyorum: “Bu Beşiktaş, 5 yıl şampiyonluğu kimseye kaptırmaz.” Değil 5 yıl, 5 ay sonra Beşiktaş’ın nasıl çöktüğünü herkes gördü. Sebeplerini herkes merak etti. Yıldırım Demirören, 2004’te neler olduğunu araştırıp gerçekleri ortaya koyacağı iddiasıyla aday olmuş, ancak başkan seçilince hiçbir defteri kitabı açmamıştı. Bugün de söylem benzer: “Bu Beşiktaş, böyle giderse 2-3 yıl daha şampiyonluğu kimseye bırakmaz.

MODELSİZLİK MODELİ

Beşiktaş, gerçekten ortaya bir başarı modeli koyuyor mu?

Öncelikle ezeli rakiplerine bir göz atalım:

Başarı süreklilikse Fenerbahçe, Aziz Yıldırım döneminde çok başarılıdır. İstisnalar hariç, ligi hep ilk iki içinde bitirmek başarıdır.

Ya Galatasaray?

Tüm ezberleri sarı kırmızılı kulüp bozuyor. Öyle ya, son 6 haftasında hocasız şampiyon olabiliyor. Üç başkan ve üç teknik direktörle geçirdiği bir sezonu da şampiyon bitirebiliyor. Hatta futbolcuların kendilerinin sağdan soldan bulduğu borçlarla dağıttığı primlerle de mutlu sona koşabiliyor. Sonuçta ‘mükemmel’ denilen modelle belki şampiyon olamıyorsunuz, ama G.Saray’da gördüğümüz gibi, tamamen yanlış görünen bir model; daha doğrusu ‘modelsizlik’le  de şampiyon olunabiliyor.

Tarihsel olarak bakıldığında bu şampiyonluk denilen mefhum, üç büyükler arasında dönüp durduğuna göre, aslında model üzerinde çok da fazla kafa patlamanın bir anlamı yok. Öte yandan şampiyon olamayan büyükler, şampiyon olanı büyüğün federasyon ve hakemlerce kollandığını söylediğine göre, demek ortada konuşulacak bir sistem falan yok(!) İstisnasız üç büyükler, her sezon bunu birbirleri için öne sürüyor...

Yazının Devamını Oku

Şampiyonluk yarışındaki ezeli rekabet ŞUBATTA BİTTİ

28 Şubat 2017
PUAN farkını korumak yerine açmayı tercih etmişti Şenol Güneş... “Yarışı hemen kopartayım” anlayışı, zaten Güneş’in sportif karakterinin başat ilkesidir.Dün de rakibi değil, kendi oynayacağı oyunu düşünerek sahaya çıktı. Yani bildiğimiz kadro ve bildiğimiz formasyon...

Derbi üzerine düşünen taraf Tudor’du. Beşli savunma anlayışıyla hücuma çıkışta da savunmaya dönüşte de anında çoğalma olanağını kullandı Tudor. Güneş ise kanatlarını çizgilerle temas halinde oynatıp, rakibinin bloklarını açmayı hesapladı.

Oğuzhan-Talisca ikilisiyle Babel-Quaresma arasında iyi bir pas işbirliği oluşmadığı için alışık olduğumuz hızlı atakları göremedik.

KİLİDİ DURAN TOP KIRACAKTI

İlk 45’te top egemenliği daha fazla Beşiktaş’da görünmesine rağmen Muslera’yı zorlayacak bir gol girişiminde bulunduğu söylenemez.
Takımlar soyunma odasına giderken akılda kalan en önemli pozisyon 13. dakikadaki penaltı tartışmasıydı. Atınç’ın topla ilişkisi yok ama rakibe müdahalesi var. Bence penaltıydı.

İkinci 45’e Beşiktaş’ın golle başladı. Zaten o ana kadarki oyunu düşündüğümüzde kilidi bir duran topun kıracağı aşikârdı.
1-0’dan sonra Galatasaray’da ‘Bruma slalomları’na şahitlik ettik. Siyah beyazlı savunma, Portekizlinin Vodafone Arena’da golle sonuçlanan atağına benzer iki solosunu güç bela da olsa savuşturdu.

Beşiktaş, öne geçince G.Saray’ın ezberi bozulduğu için, istediği gibi topu kullandı ve 2. golü de kokladı.

Yazının Devamını Oku

FUTBOL ŞAKAYA GELMEZ ÇOCUKLAR

24 Şubat 2017
ŞENOL Güneş’in sinirlerini zıplatan Akhisar maçının o son dakikasına benzer bir maç oynadı Beşiktaş.

Evet soyunma odasına 1-0 önde gitti, ancak Beer Sheva’nın bir çok tehlikeli atağına da maruz kaldı. Memleket sınırlarında patenti artık Beşiktaş’ın sayacağımız bir hızlı pas golü buldu Güneş’in öğrencileri.

TAKIM DAHA OLGUN OLMALI

İsrail’deki 3-1’in üstüne bir de 1-0’lık skor, maçı her iki taraf için de formaliteye dönüştürdü. Beer Sheva, İstanbul’un tadını çıkarmak istercesine tüm yüklerini atıp gönlünce hücuma çıktı. Ama onları engelleyen Beşiktaş savunması değil, yeteneksizlikleriydi.Evet, oyunun oturmamasında İnler-Uysal göbek denemesinin etkisi büyüktü ama yine de 5 yıllık temelleri olan bu Beşiktaş, maç kopsa da daha olgun olmalı ki daha büyük hedefler önüne koysun.

VALERENGA RUHU DOLAŞTI!

2. devre tribünler Nâzım’dan, “Güzel günler göreceğiz çocuklar” dizeleriyle Galatasaray’a odaklandı. Bu tezahürat sahadaki siyah beyazlılara da ninni gibi geldi ve Beer Sheva’yı unuttular!

Nwakaeme, uyardı, ama yine ayılmadılar. Dolmabahçe’de, ‘Valerenga ruhu’ iyiden iyiye dolaşmaya başlayınca takım işin ciddiyetini anlamaya başladı. Güneş de belki hicap da duyarak, Oğuzhan’ı sahaya sürmek zorunda kaldı. Atınç’ın o kritik müdahalesi olmasaydı... Neyse ki Tosun, sinir krizine mahal vermedi..

Evet, Nâzım, “Güzel günler göreceğiz” diyor, ama şunu da diyor: “Yaşamak şakaya gelmez”. Futbol da şakaya gelmez.

Yazının Devamını Oku

TEK RAKİBİ REHAVET

20 Şubat 2017
Quaresma, ateşi bir kez harladı ve tabela değişti. Q7, orta değil, Tosun’un kafaya ‘al da at’ yaptı. Bundan sonra Beşiktaş’ın en büyük rakibi ‘Rehavetspor’ olacaktır, ki o rehavet daha dünkü maçın son 10 dakikasında bile dişini gösterdi.

Üç rakibin kaybı nedeniyle maçı ilk 5 dakikada bitirmenin heyecanıyla başladı Beşiktaş. Ancak dakikalar ilerledikçe ritm sorunu yaşadı. Talisca ve Babel, içeriye dışarıya girip çıkarak, Akhisar’ın dengesini bozmakla meşguldü. Bu arada oyun epey soğudu. Quaresma, ateşi bir kez harladı ve tabela değişti. Q7, orta değil, Tosun’un kafaya ‘al da at’ yaptı.

Beşiktaş, sürekli top dolaştırarak, “1-0 yeter” havasına büründü. O arada Talisca, muhteşem bir vuruşla ‘solo’ yaptı. Bu öyle hükümran bir goldü ki Başakşehir, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarının da umudunu kırdı!

İkinci devre, iki taraf da maçın galibi üzerinde hemfikir olarak oynadı. Akhisar’ın golü gecikmiş bir goldü. Çünkü 3-0’da maç siyah beyazlılar için her anlamda bitti. Ancak Şenol Güneş, için değil. 87’de Akhisar, gol ararken orta sahada keyif çatan Aboubakar’a attığı fırça bunun ispatıydı.

ZİRVEDE TEK BAŞINA

Talisca, şahane bir gol attı ancak devamlılık sorunu da sürüyor. Bu fizik kapasiteyle daha çom ikinci forvet oynar çünkü orta alan yükü ağır gelir. Güneş, dün onu çıkarınca 3 kartı olan Quaresma’yı riske etmeye devam edip sahada tuttu. Portekizli de sarı görmek için elinden geleni yaptı ama ucuz yırttı!

Kartal, şu gün itibarıyla zirvede tek başına uçuyor. Bundan sonra en büyük rakibi ‘Rehavetspor’ olacaktır, ki o rehavet daha dünkü maçın son 10 dakikasında bile dişini gösterdi!

FABRI BİLE OFANSİF OYUNCU!

Dünkü Beşiktaş’a şöyle bir baktım. Neredeyse tüm oyuncular ofansif karakterliydi. Ayaklarını iyi kullanan ve riskli hareketleri seven Fabri için ‘ofansif kaleci’ diyebiliriz. Marcelo her fırsatta çıkıyor. ‘Savunmacı’ namına banko yazacağınız adam Atınç olurdu, o da gidip gol attı! “Atiba” diyeceksiniz, ancak o da olmaz çünkü Kanadalı da savunmasıyla hücumu başlatıyor. Güneş’in ilk 11’i böyleyken bir de evinde bile iki-üç ‘çapa’yla oynayan takımları düşünün! Sadece Beşiktaşlılar değil, tüm futbolseverler bunun kıymetini bilsin.

Yazının Devamını Oku

Güneş'in 'gizli duyguları' var

17 Şubat 2017
Oğuzhan ve Talisca birlikte kulübede olunca haliyle Beşiktaş’ın yaratıcılık katsayısı düştü.

Ama ikiliyi kenara Güneş değil, son maçlardaki kötü vaziyetleri neden oldu. Bir ‘kulak çekme’ şarttı.

Beer Sheva, deplasmandaymışçasına bir pozisyon alıp, topu misafirine verdi. Hesap şuydu:

Hücumdaki rakipten topu kap ve golü at.

Ve ters toplarla da savunmanın dengesini bozmak...

İKİŞER KEZ HATA

Rakip kendi bölgesini kalabalık tuttuğu için, topla hızlı çıkmayı seven Beşiktaş,  set oyununa mecbur kaldı. Top dolaştırarak açıklar aradı.

İlk anlamlı kanat ortası golle sonuçlandı. Ama golün tekrarını izleyemeden de beraberlik geldi. Tüm savunmacılar ikişer kez hata yaparak, golü ikram etti.

Tosic

Yazının Devamını Oku

Antep, attı yattı ve kazandı

14 Şubat 2017
İKİ takım da telafisi olmayan bir kupa maçı oynar bir havadaydı. Haksız sayılmazlar zira dünkü randevu ikisi için de kırılma maçlarındandı. Kaybetme tedirginliği nedeniyle orta alana sıkışan kısır bir devre izledik. Ama topa daha çok sahip olan ve kaleyi yoklayan; yani rakip alanda daha fazla görünen taraf Adana’ydı.

Fakat çok görünmesi Çukurovalıların verimli olduğu anlamına gelmiyor. Atakların hemen hemen hepsi ‘girişim’ olarak kaldı. Evinde, kontracı bir planla sahaya çıkan Gaziantep de kayda değer bir pozisyon üretemedi. Sonuç itibariyle keyif vermeyen bir ilk 45’e tanıklık ettik.

ADANASPOR İSYAN ETMEDİ

 2. devreye Adana yine cüretkâr başladı. Ancak maçın başından itibaren ilk ez iyi bir kontra geliştiren Gaziantep, golü bulan taraf oldu. Ghilas, şahene bir servis yaptı, Ben-Hatira da ikramı geri çevirmedi.

 Golden sonra maçın oynandığını söylemek olası değil. Antep, fauller ve sakatlıkları da kullanarak, oyunun temposunu çok iyi şekilde düşürdü. Adana’da ne yedek kulübesi ne de sahada bir isim, ev sahibinin bu ‘uyku modu ayarı’n bozmaya yeltenmezken, adeta 1-0’dan sonra skora razı gelindi. Bülent Uygun, oyunun inisiyatifini bırakarak, rakibini üzerine çekti ve tek pozisyonda da işi bitirdi. Levent Şahin ise, 5 haftalık yükselişin sarhoşluğuyla haddinden fazla tedbirsiz bir planla saya çıktı. Elbet dün gece kazanmaya hayati derecede ihtiyacı olan ekip Antep’ti. 9 hafta sonra 3 puan gören Antep, ertelenen Gençlerbirliği maçını da düşünürsek, kümede kalma yolunda umut tazelemiş oldu.

Yazının Devamını Oku

Bu maçı derbide kaybetti

11 Şubat 2017
OYUN hızlı başladı, çünkü orta sahalar karşılıklı olarak, birbirlerine geçiş izni verdi.

 İki hocanın da savunma arkasına sarkarak gol bulma hesabı vardı, ama Karabük, ofsayt tuzağına çok takıldı. Oğuzhan’ın kafası dağınıktı. Sanırım aklı hâlâ derbideydi.

İHTİYAÇ BELLİYDİ

Babel, kendi kanadını çalıştıramadı. Talisca ise takım savunmasına çok katılmasa da hücumda kaleyi doğrudan düşünen ilk isimdi.

Tribünden izleyen Şenol Güneş, eminim ki 20. dakikadan sonra takımının süratini beğenmemiştir.

İlk 45, Latovlevici’nin devresi olurken, oyun Beşiktaş için ikinci devre şunu emrediyordu: Orta sahaya Tolgay’ı, ileri uca da Aboubakar’ı al.

TRİBÜN

SAHAYLA UYUMLU

Karabüklüler

Yazının Devamını Oku

Tottenham koridoru istiyoruz

10 Şubat 2017
BEŞİKTAŞ-F.Bahçe derbisinde saha karıştı. Bu karışıklığı statta olanlar da gördü, ekran başındakiler de. Sonra görüntülerle maç adeta yeniden üretildi. Tosic kafa attı mı atmadı mı?

Anlaşamadık.

Van Persie müstehcen bir hareket yaptı mı yapmadı mı?

Anlaşamadık...

Hepimiz aynı görüntülere baktık, ama anlaşamadık. Çünkü herkes kendi penceresinden baktı. Dün Nouma’nın müstehcenliğinden ‘kahramanlık’ üretenler, bugün Van Persie’yi ahlaksız ilan etti. Dün Nouma’yı ahlaksız ilan edenler de bugün Van Persie’yi kahraman saydı...

Şimdi her ofsayt ve penaltı tartışması için ‘çare video hakem’ deniliyor. Aynı görüntüye bakıp da herkesin başka bir şey gördüğü bu ülkede video hakemin bizi birleştireceğini söylemek mümkün mü?

Unutmayın ki bu ülkede Piero’ya bile hile karıştırıldığı söylendi!

Bizim ihtiyacımız olan şey, öncelikle sadece kendi gözlerimize inanmaktan vazgeçmektir.

ORADA NELER OLUYOR?

Yazının Devamını Oku