Kenan Başaran

MAKYAVEL’in “İktidar bozar” tespitini, futbola “Şampiyonluk bozar” diye uyarlamak mümkün. Hatta değil şampiyonluk, “Şampiyon olma ihtimali de bozar” diyerek, daha da ileri gidebiliriz.

Başakşehir’in oluşum biçimine muhalefet şerhini her zaman düşerim. Diğer yandan, sunulan olanakları bugüne kadar çok iyi kullandıklarını da söylemeli.

İstikrarlı çizgi, onları bu sezon kaçınılmaz olarak şampiyonluk potasına da soktu. Uzun bir süre lider götürdükleri ligde en azından ‘sempati şampiyonu’ olacaklardı.

Fakat, futbolcularının Rize’de gazeteci dövmesi, tüm imajlarını bozdu.

‘Ellerinde çiçekler’ pozu da kötü duyguyu silmeye yetmeyecektir. Zira eline çiçek almayan kişi (Emre Belözoğlu), “Bunu da kimse yapmaz” diyerek, muhabirden dilenen özürün samimi değil, yine zoraki bir ‘imaj çalışması’ olduğunu ortaya koydu. Bu da ‘oyuncu iktidarı’nın mamülüdür.

Kulüp Başkanı Gümüşdağ, kendi hesabına krizi doğru yönetmiştir. Anında özür dilemiş ve tam tatmin edici olmasa da, oyuncularına cezayı kesmiştir. Son olarak da dayak olayına karışan isimleri alıp mağdurdan özür dilemeye götürmüştür.

Başakşehir’e dair bu sezon ilk kırılmayı başkanın, uğradıkları ilk hakem hatası sonrası video hakem talebinde bulunmasıyla yaşamıştım. Bu talep, bir nevi üç büyüklerin “Maçlarımızı yabancı hakem yönetsin” söylemiydi. Ve bu söylem, Başakşehir’in daha ilk şampiyonluk mücadelesinde ‘büyüklük kompleksi’ne girdiğinin işaretiydi.

Rize’de sinirlere hâkim olunamaması da kompleksin zirve haliydi.

‘VİDEO PFDK’ GELSİN!

DRAMATİK Lyon maçı ve kaybedecek bir şeyi kalmayan Adana. Bu iki faktör, ‘fark olur’ denilen maçı Beşiktaş için zorlaştırabilirdi ve nitekim öyle de oldu.

Lyon, zihinsel olarak unutulmuştu, ama sakatlıkları tam geçmediği için kulübeye alınan Adriano ve Quaresma yedeğe çekildiğinden Beşiktaş kanatlarda sıkıntı yaşadı. Tosic, sol bek olarak yüzlerce kez bindirir, fakat bir asist üretmesi mucizedir! Yaratırsa da Aboubakar kaçırır! (62’deki pozisyon)  Quaresma olmayınca ilk 45’te Gönül, açık gibi oynadı. Adana ise, zincirsiz oynadı. Roni ve Magaye başta olmak üzere, marifetli oyuncuları var ki goller de Roni ve Magaye’den geldi.

Güneş’in 2. devreye Quaresma ile başlaması kaçınılmazdı. Tolgay iyi, Oğuzhan da diri olunca olmaz oldu ve Atiba çıktı.  2-1 geri düştüğünde Adana, Lyon’vari bir cüretle oynamaya başlayınca Atiba’sız Beşiktaş sırıtmaya başladı. 

 ‘ŞEYTAN ÜÇGENİ’NE RAHAT GİRDİ

Beşiktaş, ligde en fazla atak yediği maçlardan birini oynadı, üstelik de evinde. Çünkü 120 dakikalık Lyon maçının fiziksel hasarı, özellikle Adana çok adamla geldiğinde takım savunmasında kendini gösterdi. Ama esas etken Adana’nın “Ya 3 puan, ya hiç” diyen anlayışı.Uzatmayalım, Adana çok iyi oynadı.

Sol bek olarak ileri çıktığında pek verimli olamayan Tosic, stoper olarak çıktığı atakta golü attı. Bu gol hayatiydi. Zira bu maçın ardından Başakşehir-Fenerbahçe-Bursa ‘şeytan üçgeni’ başlıyor. Puan kaybıyla bu maçlara gidilseydi rakiplere de cesaret verecekti. Şimdiyse erken bir şampiyonluk kredisi kazandı. 

MAÇIN YILDIZI: TOLGAY

Atılan 2 golde asist gibi asist yaptı. Oğuzhan da atsa 3. asisti olacaktı.

TEKNİK DİREKTÖR KARNESİ

Kızlarımız bir kez daha Avrupa voleyboluna damga vurdu... CEV Şampiyonlar Ligi’nin İtalya’da düzenlenen dörtlü finalinde VakıfBank, İtalyan Imoco Volley’i yenerek 2011 ve 2013’ten sonra üçüncü kez Kupa 1’i müzesine götürdü.

CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde mutlu sona ulaşan ekip VakıfBank oldu. Son yedi sezonda altıncı kez dörtlü finale kalan sarı siyahlı ekip, önceki dün Eczacıbaşı’nı yendikten sonra dün de organizasyonun ev sahibi Imoco Volley’i set vermeden mağlup etti ve Avrupa şampiyonluğuna uzandı. Üstün bir oyun sergileyen VakıfBank, finali maçı 25-19, 25-13 ve 25-23’lük setlerle kazandı. 

EN DEĞERLİ OYUNCU TİNG

- VakıfBank’ta Zhu Ting 22 sayıyla takımının en skorer ismi olurken Lonneke 14, Kimberly 11 sayı ile galibiyette önemli pay sahibi oldular. İki maçta gösterdiği başarılı performans ile Zhu Ting, Dörtlü Final’in MVP’si seçildi. Çinli oyuncu “Yüksek enerjimizle kupayı hak ettik” dedi. Ayrıca Milena Rasic, Kimbery ve Naz Aydemir Akyol da turnuvanın rüya takımında yer aldı.

Öte yandan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç bir mesaj yayımlayarak VakıfBank’ı başarısından dolayı kutladı.

- Salon: Palaverde
- Hakemler: Epaminondas Gerothodoros (Yunanistan), Wojciech Maroszek (Polonya)
- Setler: 19-25, 13-25, 23-25

GOLE kadar Beşiktaş, gözü arkada kalarak hücuma çıkmaya çalıştı.

Çünkü Mitrovic, güvensiz oyunuyla herkesi tedirgin ediyordu. Lyon’daki performansına rağmen Güneş’in onunla başlamasını yadırgadım.

Fransız ekibi, üçgenler kurarak ayağa yerden hızlı paslarla oynamayı seven, bir ekip. Bu hıza karşı stoperde Necip, daha iyi bir çözüm olabilirdi.

Beşiktaş, Lyon ceza sahası önünde top yapmakta sıkıntı çekerken, golü Fransa’daki gibi yine akıllı bir duran top organizasyonuyla buldu. 

GURBETÇİLER, önce kendilerine haksızlık ediyor. Bu tutku akılla birleşmediğinde yarardan çok zarar veriyor. Dün gece iyi ki Fransızlar sahaya girdi. Çünkü panik, toplumsal olaylarda tamiri olanaksız  sonuçlara neden oldu defalarca. Diğer yandan, bu kadar patlayıcının tribünlere nasıl girdiğini de Fransız güvenliğine sormalı.  Beşiktaş ceza alır mı peki? Olay, sorumluğu Lyon’da olan tribününde yaşandı!

- Yaklaşık 40 dakika geç başlayan maçta gördük ki tribün gibi saha da Vodafone Arena’ydı. Marcelo’nun iki mutlak pozisyonu ve Talisca’nın akıl dolu organizasyonuyla Babel’in golü... Güneş, Quaresma’nın yokluğunda iki senaryoya sahipti ve o ‘Mitrovic’lisiyle başladı. Ve tribünde ses bombası, sahada Mitrovic bombası! İki kritik hatası ucuz atlatıldı.

- Güneş, Necip’i oyuna alabilirdi ama Mitrovic’i ön liberoya, Tosic’i stopere aldı. Haliyle Adriano sol beke geçti, Atiba da on numaraya.  İlk 45’e taraftarıyla, futbolcularıyla siyah beyaz damga vurdu.

SEN DE Mİ FABRİ!

- Güneş, ikinci devreye niye Mitrovic ile devam edip, kendini sıkıntıya soktu, anlamadım. Lyon’lular ise yerden hızlı paslarla kenarlara, oradan da  penaltı civarına çok sayıda top taşıdılar.  Topa sahip olamayan, ileri çıkmakta zorlanan Beşiktaş fiziksel olarak yıpranmaya başladı. İşte bu noktada Aboubakar ve Quaresma’nın yokluğu kendini bariz şekilde hissettirmeye başladı. 

- Beşiktaş, Tolga Zengin’in iki basit hatasıyla iki Avrupa turu kaybetti. Dün de yere göğe sığdıramadığımız Fabri’nin büyük hatasıyla avantajı kaybetti siyah beyazlılar. Denecek tek söz şu: Sen de mi Fabri!

Evet, maç öncesi 2-1’e rıza gösterebilirdik, ancak dünkü ilk 45 dakikayı izleyip, bir de yine bir kaleci hatasıyla golü yiyince, fırsatın kaçtığı duygusu yerleşiyor insanın içine.  Sonuçta 6 değil, 1 gol lazım tur için!

Fekir, Valbuena ve Lacazette, Lyon’un görünen en etkili isimleri. Ancak Fransız ekibinde bir isim var ki oyuna katkısı bakımından, o da bu üçlüden aşağı kalır değil.  Sözünü ettiğimiz kişi Tolisso. Oyunu kuran, rakibe baskı yapan ve iyi bir pasör... Yani takımın gizli kilitlerinden. Beşiktaş, Tolisso’ya da odaklanmalı.

SÜPER Lig’de işini kolaylaştıran Beşiktaş, Avrupa’da kendi tarihi açısından bir eşikte. UEFA Avrupa Ligi’nde bu akşam karşılaşacağı Lyon’u elerse ilk kez Avrupa’da yarı final görecek. Siyah beyazlılar, futbol karakteri kendisine benzeyen bir rakiple oynayacak. Lyon, Şampiyonlar Ligi’nde iyi oyunlarını skorla bezetemediği için elendi. Misal iki Juventus maçında da galip gelebilecek bir oyun oynadı. Lyon’un özeti şu olsa gerek: ‘Yer topu’ oynuyorlar! Evet, çok adamla atağa çıkıyor, yerden hızlı seri paslarla ceza alanına girip, kaleyi yokluyorlar. Fransız ekibine daha yakından bakalım:

 NASIL OYNUYOR?

CEPHE, KENAR  VE YİNE CEPHE!

1- Ağırlıkla kenardan taşınan toplarla golü buluyor. Avrupa’da bu tip 8 gol attı. Korner ve serbest vuruşlar dışında, kenar topları ağırlıkla yerden hücuma taşıyorlar..

2- Cepheden gelince topu kenara taşıyıp, oradan yine cephe açısına yolluyorlar. Ortaya çıkan şekil bir üçgen oluyor. Bu durumda rakip savunmanın şekliyse darmadağın. Bu varyasyonla da 7 gol buldular.

3- Korner ve serbest vuruşları da etkili kullanıyorlar. Özellikle gerilerden gelen Diakhaby’e önlem şart. Bu sezonki 5 golünü de korner ve serbest vuruş organizasyonundan attı.

4- Fekir, şutu iyi ve rahat adam eksilten biri. Lacazette, leblebi gibi gol atıyor, Valbuena da büyük tecrübe. Ancak esas kilitlerinden biri Tolisso! Presle ani atakları başlatan, ara paslar atan, şut çeken ve gol atan bir isim.

5- Sonuçta

EVET, Beşiktaş maça 1-0 önde başladı. 25’e kadar siyah beyaz bir maç izledik.

Trabzonlular koşmaktan helak oldu, Beşiktaş top çevirirken. 14’te Babel, şut yerine Talisca’yı düşündü. Bu tercih ilk kırılmaydı. Beşiktaş, kendisini izleyen Lyon analistlerini terletirken, Okay’ın müthiş golüne engel olamadı. Golün başlangıcında eski takımdaş Olcay’ın ısrarının olması, futbolun cilvesiydi.

Q7 PLANI BOZDU

1-1’den sonra yeni statta moda renk bordo mavi oldu. Birinde Atiba, diğerinde Fabri, takımına can verdi. Beraberlik golü sonrası kırılganlık Lyon’da tekrarlanmamalı, yoksa fatura çok daha ağır olur.

İlk düdük çaldığında favori Beşiktaş’tı, ama soyunma odasına girilirken maç üç ihtimalli olmuştu.

Trabzon’un güven kazanması kadar, Quaresma sakatlanıp çıkınca Güneş’in ikinci devreye yönelik planladığı Aboubakar hamlesini erkene almak zorunda kalması da handikaptı.

TRİBÜN

BORDO MAVİ ŞART

Futbolumuzun

NASIL oluyor da Beşiktaş yönetimi, ikinci şampiyonluğa koşan Şenol Güneş ile mukavele uzatmıyor?

Başkan Orman, “Sorun yok” diyor, Güneş de... O halde yeni imzalar niye atılmıyor?

Bu iki isim medyanın önüne her çıktıklarında bu soruyla karşılaşıyor.

Futbol kültüründe bir hoca veya futbolcu iyi gidiyorsa sözleşme uzatmak, kötüyse de tez elden göndermek adettendir.

Misal Advocaat... Birkaç hafta işler iyi gittiğinde kendisiyle gelecek sezon da devam edileceği açıklamaları geldi. Ama işler sarpa sarınca daha sezon bitmeden yola devam edilmeyeceği açıklandı.

‘Küçük General’ de olsanız ‘Sir’ de olsanız, özellikle bizim bu topraklarda aşk acısı da, mutluluktan havalara uçmanın keyfi de üç gün sürer!

Şu anda ligde büyük avantaj yakalamış, Avrupa Ligi’nde büyük hayallere kapılmış olan Beşiktaş, sezon sonu elleri boş kalsa, yine de “Güneş ile uzatalım” diyen kaç idealist insan çıkar? Bilakis, en büyük günahkâr ilan edilir.

Hatırlayın, 100. yıl şampiyonluğu yaşatan ve Şampiyonlar Ligi’nde de gruptan çıkmanın eşiğinden döndüren Mircea Lucescu, bir sonraki  sezon yaşananların sorumlusu gösterilip, gönderildi. Kötü hoca mıydı? Elbette değil. O gittiği Shakhtar’da masalsı yıllar yaşarken Beşiktaş, kâbuslar görüyordu.

TRABZON’A MI GİDECEK MİLLİ TAKIMA’ MI?