Kanat Atkaya

Allah Allah acep Irina hangisi

15 Aralık 2011
2011’in en trajikomik haberlerinden biri, yılın son düzlüğünde geldi.

Habertürk gazetesinden Tekin Atay’ın “Irina hangisi?” başlıklı haberini turnusol kâğıdı olarak da kullanabilirsiniz.

“Kara mizah” demek hafif kalır bu habere.

Sadri Alışık’ın “Turist Ömer Uzay Yolu’nda” filmini hatırlar mısınız?

Şahanedir.

Yazının Devamını Oku

Emek’e kıymak

13 Aralık 2011
YIL 1870.<br><br>Pera’da “Büyük Yangın” hadisesi yaşanıyor.

1870’ten sonra İstiklal Caddesi dediğimiz, Grande Rue de Pera ve Cadde-i Kebir de denmiş olan “Beyoğlu’nun belkemiği” cadde bu yangından sonra bugün bildiğimiz haline doğru evrilmeye başlar.

Geçen yüzyılın başında Skating Palace adıyla nam salmış bir buz pateni pisti var Beyoğlu’nda.

Daha önce de yazmıştım, önce Cinema Ottoman oluyor, 1924’te de yıllarca anılacağı ismiyle Melek Sineması...

Ben Emek olarak tanıyıp sevenlerdenim.

Yazının Devamını Oku

Bu bir mucize!

12 Aralık 2011
GALATASARAY için bir futbol mucizesi demek mümkün. Niye mi? Özetlemeye çalışayım. Geçen sene deplasmana giderken umut kalmadığından arkasından su bile dökülmeyen takım 6 maçtır deplasmanda gol yemez hale geldi de ondan.
21 yaşında gencecik bir stoperi kendi tesislerinden çıkartıp “0” (yazıyla sıfır) hatayla oynayan bir ilk 11 oyuncusuna çevirdi de ondan.
Derbi (ve büyük maç) kazanamayan bir takımken, ligin ilk yarısında derbi (ve büyük maç) kaybetmeyen takıma dönüştü de ondan.
Aynı hafta içinde iki önemli rakibini birden yenecek kuvvete erişti de ondan. Geçen sezon yerlerde sürünen takım, 15 maç sonunda en çok gol atan, en az gol yiyen takım haline geldi de ondan.
* * *
Fenerbahçe galibiyeti pek çok açıdan önemliydi. Ama ezeli rakibi yenmenin ve hatta bu sayede liderliği ele geçirmenin ötesinde bir anlamı vardı o maçın.
Galatasaray taraftarı uzun bir aradan sonra güven veren, iyi oynayan bir takım izledi o maçta.
Geçen sezonlarda kaybolmaya yüz tutan umut ışığını gördü o maçta.
Trabzonspor karşılaşması “Hayal miydi o gördüğüm acaba?” diyenlere “Hayır gerçekti” mesajını ileteceği maçtı Fatih Terim ve öğrencilerinin.
Gardını düşürmeyen, boyun eğmeyen, kararlı, rakibin üstüne yürürken kalesini de iyi savunan, yeri geldiğinde hızlanan, yeri geldiğinde (istediğini aldıktan sonra) top çevirerek ritm düşüren bir takım. Buna “ne yaptığını bilen takım” diyoruz.
* * *
Trabzon maçında da gelecek için daha umutlu olabileceğini hissettirdi taraftarına Galatasaray.
Elmander, Semih, Selçuk, Ujfalusi, Eboue, “Pitbull” Melo, Emre ve neredeyse bitti denilen Hakan Balta dün gecenin yıldızlarıydı.
Trabzonspor gibi güçlü bir rakibi sahasında 3-0 yenmek kendi başına mühim iştir.
Mucizelere inanır mısınız bilemiyorum.
Ama bir futbol mucizesine tanıklık ediyoruz gibi geliyor bana...
Emek verenler sağolsun.
Yazının Devamını Oku

Ben bir deve olmalıyım

11 Aralık 2011
İZMİR’de, karakolda, elleri kelepçeli bir kadının polisler tarafından dövülmesiyle ilgili haberi okuduğumda, kamera kayıtlarını seyrettiğimde “Yok deve!” demiştim kısaca.

Savcının dayak yiyen kadına 6.5 yıl, dayakçılara ise 1.5 yıl hapis cezası istediğini öğrendiğimde “Hay bin ıhkırmış deve!” diyerek el yükselttim.
Çökmüş deveye “ıhkırmış” derler, malum.
* * *
Yine İzmir’de iki kişinin tecavüzüne uğrayan üniversite öğrencisi E.E.’nin “Ruh ve beden sağlığı yerinde mi bir bakın” diyerek İstanbul’a sevk edildiğini okuduğumda “Yok artık hecin devesi!” diye söylendim.
Erken davranmışım.
Meğer E.E.’nin koluna bir de damga basmışlar Adli Tıp Kurumu’na sevk etmeden önce E.E.’yi.
Tecavüz mağdurunun damgalanmasına ancak “Yoz deve!” diyebildim ki; okuduğum kaynaklar bir deve türü olan “Yoz deve”nin dişisine “daylak” erkeğine “kirinci” dendiğini bildiriyor.

Yazının Devamını Oku

Bir müzik dükkanından notlar

9 Aralık 2011
Birikmiş mil eritme planları dahilinde küçük bir Berlin firarı gerçekleştirdim çok ayıptır söylemesi. Uçak biletini halledince, sırt çantalı gezgin insan bütçesi yeterli oluyor bu durumda...

Berlin’de yapılacak işler belli. Knut’un aziz ve tatlı hatırası için hayvanat bahçesine gidilecek, Adnan’da yemek yenilecek, yılın bu zamanları şenliklenen sokaklarda sürtülecek ve illa City Music Berlin’e gidilecek.
Kurfürstendamm derler ki bir uzun caddedir.
Her şehirde bir İstiklal Caddesi arayangillerdenseniz, bu caddenin kaldırım taşlarını da çiğneyebilirsiniz.
Aynı şey değildir elbette fakat kalabalığı vesaire benzer.
Bu muhitte en sevdiğim dükkan City Music Berlin’dir.
Dar bir merdivenle üst kata çıkılır.
Dev bir salon. Ön cephede CD’ler, arka tarafta plaklar.

Yazının Devamını Oku

En iyi G.Saray

8 Aralık 2011
6, 10, 11, 15, 16, 17, 18...

Bu rakamlar Hiper Toto’da oynamanızı önereceğim şanslı rakamlarım değil. Bunlar Galatasaray’ın 33. dakikada ilk golü bulana kadar üst üste değerlendiremediği net gol pozisyonlarının dakikaları... Kiminde zamanlama, kiminde kişisel hatalar, kiminde de Fenerbahçe kalecisi Volkan’ın kurtarışları engel oldu Galatasaray’a...
İlk 5 dakikanın ardından rakibini allak bullak eden bir tempoya erişti Galatasaray. Sürekli olarak Fenerbahçe’yi boş yakaladı. Süratli bir şekilde dikine kaleye gitti. Epeyce zor anlar yaşattı. 20. dakikadan sonra rüzgarın hızı biraz kesilir gibi oldu. Tribündeki Galatasaray taraftarlarının zihinlerinde, “O meşum, ‘Atamayana atarlar’ kuralı mı işleyecek yoksa?” sorusu belirdi. Fakat 33’te Eboue, sağ taraftan coşkun bir ırmak gibi akarak geldi. Ve hem takımını hem tribündekileri rahatlatan golü attı.

Sadece Caner’in hırsı

Galatasaray’ın iştahı kesilmemişti. İlk yarı sona ermeden, bu kez dün gecenin en başarılı futbolcusu olan Elmander sırasını savdı. İkinci yarı Fenerbahçe, daha çok hücumu düşündüğünü belli eden değişikliklerle başladı oyuna...
İlk yarı çok etkisiz olan Emre’nin değiştirilmesi, zaten gerekliydi. Sadece, Caner’in hırsıyla maça tutunmaya çalışan Fenerbahçe, gol bulmak için risk almalıydı. F.Bahçe’nin kendisini toparlamaya başladığına dair sinyaller belirirken, öldürücü darbe geldi. Maçı 2-1’e getirse, başka bir hikaye olma ihtimali vardı belki... Fakat 3-0 işin rengini Fenerbahçe açısından kararttı.

Daha fazlası olamazdı

Bu sezonki yabancı transferlerinin üçüyle birden gol bulan G.Saray, hem sezonun en iyi maçını çıkardı, en güzel futbolunu oynadı. Hem uzun süredir yenemediği rakibini tartışılmayacak bir skor üstünlüğüyle geçti hem de Fenerbahçe’den liderlik koltuğunu aldı.

Yazının Devamını Oku

Keppler 22-b’ye mektup

8 Aralık 2011
BAK Keppler 22-b, seni bulduk, daha doğrusu Keppler buldu, NASA da haberi saldı.

“Siz kimsiniz, Keppler kim, bana niye Keppler 22-b diyorsunuz, özetle n’oluyo be?” dediğini duydum sanki.
Klasik selamlaşma faslıyla cevaplayayım sorularını.

Merhaba uzaylı, burası dünya.
Biz insanoğluyuz.
Sen de bizim dünyaya çok benziyormuşsun.
Kendi dünyamızın canına okuduğumuz için, canına okuyacak başka dünyalar arayışımız var.
Keppler adını verdiğimiz bir teleskop var. Seni onunla bulduk, adın o yüzden Keppler 22-b.

Yazının Devamını Oku

Bir düğün, bir cenaze

6 Aralık 2011
ZOR zamanlardan geçerken bir mesaj, bir işaret beklemeye inanırım.

İlahi bir işaret olmak zorunda değil, bir rüya, bir tesadüf, bir şarkı, kitapta okunan bir cümle de yeterlidir.
“Bu lig biter mi? N’olacak futbolun hali?” soruları eşliğinde futbola inancımı sorgularken iki gelişme birden yaşandı.
Biri iyi, biri kötü.
Önce hangisini duymayı tercih ederdiniz bilemeyeceğim ama kötüsünden başlayalım...
* * *
Saç bandı bir erkeğe yakışır mı?
Socrates’e yakışırdı.

Yazının Devamını Oku