Paylaş
1970-1980 arası oldukça sıkıntılı yıllardı. Anarşi ortamı vardı. Her gün sokaklarda, güpegündüz insanlar öldürülüyordu.
Nuri Pakdil’in bu tutumunun çok faydasını gördük.
Bu tür olaylardan uzak durduk.
En çok kitabı o yıllarda okuduk.
Çoğumuz öğrenciydik. Derslerimize, kendimizi geliştirmeye yoğunlaştık. Konulara, olaylara daha geniş perspektiften bakmayı öğrendik.
Dil kurslarına gidenlerimiz, geleceğe hazırlananlarımız oldu.
Güncel olanlar, geçiciydi.
Önemli olan, bir “medeniyet” rüyasının parçası olmak ve kendini buna göre hazırlamaktı. Bu çaba, er geç işe yarayacak, sürekli kendini yenileyen dünya içinde, kalıcı bir etkiye dönüşecekti.
* * *
Nuri Pakdil, kendi düşünsel dünyalarının gelişmesi, derinleşmesi için çaba harcayan; güncelin fırtınalarında boğulmayan, okuyan, düşünen, yazan entelektüel kişiler yetişmesi için çalıştı.
Edebiyat Dergisi’ni çıkardı yıllarca.
Kitaplar yayımladı.
Zorluklara, baskılara direndi.
Az konuştu, tavırlarıyla etkiledi.
* * *
Akşamları haberleri izlerken hep bunları düşünürüm.
Yarına kalmayacak, yarın hiçbir anlamı olmayacak; yapay, sinir bozucu, insanı geren o kadar başlık var ki, bu selden etkilenmemek için de bir altyapı, bir keskin bilinç gerekiyor.
Bugün çok önemli görünen güncel bir konu, belki kısa bir süre sonra hiç kimsenin gündeminde olmayacaktır.
* * *
Elbette hepimiz hayatın içindeyiz.
Düşüncelerimiz, fikirlerimiz, savunduğumuz değerler var, olmalıdır da.
Bir davası olmayanın hayatı ne kadar anlamlı olabilir ki?
Ama bu temel tercihlerimiz, kendi iç dünyamızda olgunlaşan, derinleşen temel düşüncelerimiz, güncelin seli, fırtınası arasında kaybolup gitmemelidir.
* * *
Temel tercihlerimizden yana tavır koymak, taraf olmak ayrı; güncelin toz dumanı arasında kaybolmak, zaman harcamak, yarına bir etkisi kalmayacak konuların cazibesine kapılıp, esası kaçırmak ayrıdır.
Paylaş