Görüşmek, buluşmak için de fedakârlık yapardık.
Çankırı’nın Orta ilçesinin Özlü köyünde öğretmenliğe başladığım 1981 yılında İhsan Solmaz ziyaretimize gelmişti.
Birkaç gün sonra Amerika’ya gidecekti ve vakti dardı.
Yol iz yoktu; Ankara’dan kalkıp da Özlü köyüne gitmek büyük bir maceraydı.
* * *
1977 yılında, Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencisiyken Eskişehir’deki lise öğrencisi Şakir Kurtulmuş’la mektuplaşıyorduk.
Birbirimizi hiç görmemiştik ama paylaştığımız, savunduğumuz ortak değerler vardı.
Herkes iletişimsizlikten, birbiriyle konuşamamaktan yakınıyor.
Evde, anne-babalar çocuklarıyla konuşamıyor.
Lokantalarda yemek yiyen ailelerin çocukları, boynunu içine gömmüş ve elindeki cep telefonuyla meşgul. Ayrı bir dünyadalar.
Akşamları dışarı çıkmalarına izin verilmeyen çocuklar ise kendi odalarına çekiliyorlar. Varlıklarıyla evdeler belki ama ruhlarıyla, akıllarıyla, duygularıyla hiçbir şekilde evde olamıyorlar.
* * *
Öte yandan çocuklarımızı teknolojinin olanaklarından yararlandırmak, çağın insanı olarak yetiştirmek zorundayız. Bunun için de devletimiz tarafından, öğrencilerimize her türlü imkân ve hizmet sunuluyor.
* * *
Geçtiğimiz günlerde FATİH Projesi kapsamında, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla tablet bilgisayar dağıtım töreni gerçekleştirildi.
Bu törende dağıtılacaklarla birlikte, Ankara’da toplam 10 bin 253 öğrencimiz tablet bilgisayarlarına kavuşmuş olacak.
Ayrıca Mart ayı sonuna kadar 185 ortaöğretim kurumumuzun daha 9. sınıf öğrencilerine tablet bilgisayarları ulaşmış olacak.
* * *
FATİH Projesi kapsamında bugüne kadar ülke genelinde 62 bin 800 adet tablet bilgisayar dağıtımı yapıldı.
Congresium’da Başbakanımızın Ankara’daki öğrencilere tablet bilgisayarlarını dağıttığı sırada, diğer 80 ilde de eşzamanlı olarak yapılacak törenlerle 100 bin tablet bilgisayar daha öğrencilere verilmiş olacak.
OKUL SÜTÜ PROGRAMI
Tüm Türkiye’de resmî, özel anasınıfları ile ilkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik olarak uygulanacak olan “Okul Sütü Programı” 3. yılı dağıtım töreni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın M. Mehdi Eker’in katılımıyla Keçiören Kocatepe İlköğretim Okulu’nda gerçekleşti.
Bilindiği gibi, sınavlar 08 Haziran 2013 tarihinde yapıldı. Sınava 1.112.604 öğrenci katıldı. Sınav sonuçları 12 Temmuz 2013 tarihinde açıklandı.
Sınav sonuçları açıklandığında, Bakanlığımızca yapılan inceleme sonucunda Almanca ve Fransızca testlerini yanıtlayan 718 adayın yabancı dil testlerine ilişkin değerlendirmede yanlışlık yapıldığı tespit edildi.
Almanca ve Fransızca testlerinden sınava giren öğrencilerin durumları yeniden değerlendirilerek ve hiçbir mağduriyete yer vermeyecek önlemler alınarak yeni puanlar aynı gün saat 17.00’de açıklandı.
Öğrencilerimizden tercih başvuruları alınarak asıl ve yedek yerleştirilmeleri de zamanında yapıldı.
* * *
Ancak, 12 Temmuz 2013 tarihinde ilan edilen sınav sonuçlarına ilişkin işlemin aleyhine, Ankara 18. İdare Mahkemesinde dava açılmış; Mahkeme de yürütmenin durdurulması yönünde karar vermiştir.
Mahkeme kararına ve Mahkemenin yönlendirmesine göre sınav sonuçları yeniden değerlendirilmiştir.
Karneleri genellikle öğretmenler dağıttı öğrencilere. Ancak Çankaya Ahmet Haşim İlkokulu öğrencileri karnelerini Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’in elinden aldılar.
Milli Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin eleştiriye açık, herkesi önemseyen, komplekssiz bir kişiliğe sahip. Her türlü eleştiri ve düşünceyi gülümseyerek dinleyen genç bir akademisyen.
Yusuf Tekin eğitim anlayış ve yaklaşımlarımızda yenilikler yapmak gerektiğine inanıyor. Eğitimde atılacak adımları da işin asıl uygulayıcısı, en temel aktörü olan öğretmenlerle konuşarak, onlara danışarak atmak istiyor.
Bu nedenle Ahmet Haşim İlkokulu’ndaki karne dağıtım törenini fırsata dönüştüren Müsteşar Yusuf Tekin öğretmenlerle buluştu. Öğretmenlerin sorularını yanıtladı, görüş ve önerilerini dinledi. Eleştirileri de dikkatle dinleyerek ve önemseyerek karşıladı.
Ders programları, haftalık ders saatleri, öğretmen atamaları, ortak sınavlar, öğretmen nitelikleri, branşların ders çizelgelerindeki ağırlıkları gibi eğitimin temel unsurları gündeme geldi bu buluşmada.
Öğretmenler düşüncelerini Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst düzey bürokratına doğrudan ilettiler.
Aslında Ahmet Haşim İlkokulu öğretmenler odasında kendiliğinden oluşan bir panel yaşandı.
* * *
Bazıları talihine, bazıları da elinden tutulmadığına bağlar bunu.
Bazıları kıskançlıktan, bazıları görüş ayrılıklarından, bazıları memleketlerinden, bazıları ait olduğu ideolojik kamptan dolayı önünün kesildiğini düşünür.
Çünkü genellikle layık olunan yer mevki, makam, para, pul ve zenginlik olarak algılanır.
* * *
Oysa herkesin bir piyasası, içinde bulunduğu çevrede hakkında oluşmuş genel bir algı vardır ve bu algı insanın layık olduğu yerdir.
İnsanlar hakkında oluşan genel kanaat son derece adildir.
Bu kanaat statü, mevki, makam ve zenginlikten bağımsız olarak; insanın karakteri, ilişkilerinin niteliği, dürüstlüğü, açıklığı ve çalışkanlığı gibi temel özellikleriyle oluşur.
* * *
Genelde idareciler, öğretmenler ve velilerle bir araya geliyoruz. Ama öğrencilerle buluşma, söyleşi yapma, onları dinleme ve soru sormalarına fırsat verme önerisi beni daha çok mutlu ediyor, heyecanlandırıyor.
Ankara Lisesi başkentin eski, köklü ve prestij okullarından birisi.
Son zamanlarda ciddi bir değişim süreci yaşıyor.
Geçen yıl ile bu yıl arasında belirgin bir fiziksel farklılık var.
Kütüphanesi yeniden düzenlenmiş ama daha çok kitap konmalı.
Okul müzesi kurulmuş ve zenginleştirilmeye çalışılıyor. Laboratuvarlar, derslikler, tüm üniteler elden geçiriliyor.
* * *
Yüksek puanla bu okula girmeye hak kazanmış lise birinci sınıf öğrencilerinin karşısına geçtiğimde düşündüm: Biz bu yaşlardayken gündemimizde ne vardı?
Aslında, ekonomik ve sosyal bakımdan çok iyi durumdaki okulların eğitimcileri de aynı sorunları dile getiriyorlar.
Birisi, aileler yoksul, eğitimsiz, ilgisiz diye yakınıyor. Diğeri de, aileler meşgul, işleri nedeniyle yoğun ve ilgisizler, çocuğun her türlü maddî ihtiyacını karşılayınca çocukla ilgilendiklerini sanıyorlar diye yakınıyor.
Sanırım her ikisi de haklı. Ama bu, eğitimcilerin sorumluluğunu daha da artırıyor.
* * *
Toplumu, dünyayı dönüştüren, çevresini etkileyen güçlü kişiliklerin genellikle olumsuz koşullardan çıktığını unutmamak gerekiyor.
“El bebek gül bebek” büyütülen, istedikleri her şey anında yerine getirilen çocuklar, hayatın zorluklarıyla karşılaştıklarında bocalıyor, tökezliyorlar.
* * *
Hayat, insanlara fırsatları eşit şekilde sunuyor aslında.