Paylaş
Karneleri genellikle öğretmenler dağıttı öğrencilere. Ancak Çankaya Ahmet Haşim İlkokulu öğrencileri karnelerini Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’in elinden aldılar.
Milli Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin eleştiriye açık, herkesi önemseyen, komplekssiz bir kişiliğe sahip. Her türlü eleştiri ve düşünceyi gülümseyerek dinleyen genç bir akademisyen.
Yusuf Tekin eğitim anlayış ve yaklaşımlarımızda yenilikler yapmak gerektiğine inanıyor. Eğitimde atılacak adımları da işin asıl uygulayıcısı, en temel aktörü olan öğretmenlerle konuşarak, onlara danışarak atmak istiyor.
Bu nedenle Ahmet Haşim İlkokulu’ndaki karne dağıtım törenini fırsata dönüştüren Müsteşar Yusuf Tekin öğretmenlerle buluştu. Öğretmenlerin sorularını yanıtladı, görüş ve önerilerini dinledi. Eleştirileri de dikkatle dinleyerek ve önemseyerek karşıladı.
Ders programları, haftalık ders saatleri, öğretmen atamaları, ortak sınavlar, öğretmen nitelikleri, branşların ders çizelgelerindeki ağırlıkları gibi eğitimin temel unsurları gündeme geldi bu buluşmada.
Öğretmenler düşüncelerini Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst düzey bürokratına doğrudan ilettiler.
Aslında Ahmet Haşim İlkokulu öğretmenler odasında kendiliğinden oluşan bir panel yaşandı.
* * *
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin:
•Yaptıkları her uygulamayı okullardan, illerden rastgele seçilen öğretmenlerle, sendikalarla, dernek ve vakıflarla, yöneticilerle, akademisyenlerle tartışarak, konuşarak karara bağladıklarını belirtti.
•“Öğretmen sayımız çok fazla. Hepsiyle görüşmek mümkün olmuyor. Bu katılımcı yönetim anlayışımız, diğer öğretmenlerce bilinmiyor.” diye yakındı.
•Hemen hemen her öğretmenin, her sorun karşısında farklı yaklaşımları olduğunu; bu nedenle de uygulamaların objektif, çağdaş ve bilimsel temellerde yapılması gerektiğinden söz etti.
•Eflatun’un Devlet’inden esintiler de vardı sözlerinde, güncel, tartışmalı uygulamalar da. Konulara hâkimdi.
Okula ilk kez müsteşar düzeyinde bir ziyaret gerçekleşmişti. Öğretmenler de, “Şu kadar yıllık öğretmenim, ilk kez müsteşarımızla karşılaşıyor, ilk kez düşüncelerimizi, sıkıntılarımızı doğrudan iletme şansı yakalıyoruz.” diye başlıyorlardı sözlerine.
* * *
Müsteşar Yusuf Tekin, okulları daha çok ziyaret edeceğini, çat kapı giderek öğretmenlerin kurgusuz, önyargısız, içlerinden geldiği gibi söyleyecekleri her şeyi duymak istediğini içtenlikle belirtti.
Müsteşar öğretmenlerle buluştu ve öğretmenler kendi aralarında konuştuklarını bu kez çözüm makamına ilettiler.
Müsteşar da, öğretmenler de oldukça memnun görünüyorlardı.
EMANETLERİME İYİ BAKIN
Hülya Otan Çankaya Ahmet Haşim İlkokulu’nda öğretmen. İkinci sınıfları okutuyor.
Karne dağıtımı sırasında, Hülya öğretmenin masasında üst üste yığılmış mektuplar vardı. Kendisinden izin alarak mektuplardan birini aldım.
Mektup, tatile giren öğrenciye ve öğrencinin velisine yazılmıştı.
Öğrencilerine “Parlayan Yıldızım” hitabıyla başlıyordu mektup. El yazısıyla yazılmış, kâğıdın iki yüzü de kullanılmış, fotokopiyle çoğaltılmıştı.
Öğrencisine, tatili verimli geçirmesi için yapması gerekenlerle, başarılı bir hayata ulaşmanın yollarını anlatıyordu.
Mektup içten, samimi, çocukları seven bir öğretmen olarak, ayrıca çocukları derin bir duyguyla sahiplenmiş bir anne duyarlığı ile yazılmıştı.
* * *
Mektubun ikinci sayfasında ise “Değerli Yol Arkadaşım” diye başlayan ve velilere hitap eden bölüm vardı.
“… hayatımızın en önemli varlıkları olan çocuklarınızı bana emanet ettiniz. Emanetlerinize gereken özeni gösterdim. Göstermeye de devam edeceğim.
Şimdi ben emanetinizi bir süreliğine size teslim ediyorum. Emanetlerime lütfen iyi bakın. Onları tekrar sağlıklı ve mutlu bir şekilde sizden teslim almak isterim.”
* * *
Mektubu okuyunca, Hülya öğretmenin on beş günlüğüne de olsa çocuklardan ayrılışının hüznünü görüyorsunuz.
Aslında bu mektup sıradan, çocuklarla velilere öylesine yazılmış bir mektup değil.
Hülya Otan bize, öğretmenlerimizin kendilerine teslim edilen evlatlarımızı derin bir bilinçle sahiplendiğini, sevdiğini, onların geleceklerini herkesten çok düşündüğünü göstermiş oldu.
Paylaş