Paylaş
Benim favorim, Wolfsburg’un Bayern Münih’i 5-1 yendiği maçta Grafite’nin altıpasın önünde 3 kişiyi geçip, meşin yuvarlağı topukla tıngır mıngır kaleye gönderdiği gol. Ama listedeki bütün isimlerden daha önemli biri var bu ödülün adında; Ferenç Puşkaş...
2006’da hayatını kaybeden efsane için Sevin Okyay o günlerde Radikal’de çok güzel bir yazı yazmıştı. O yazıda başka bir fenomen George Best’in bir anısına yer vermişti Okyay; “Charlton, Law ve Puşkaş’la birlikte, Avustralya’da bir futbol akademisinde ders veriyorduk. Gençler ona pek saygı göstermedi, kilosu ve yaşıyla alay ettiler... Sonra, hocalardan biriyle iddiaya tutuşmalarına izin verdik, topu kale üst direğine arka arkaya 10 kez vurabilir mi diye. Elbette ihtiyar ve şişman olanı seçtiler. Law onlara, ihtiyar şişman hocanın direğe kaç kere vuracağını tahmin ettiklerini sordu. Çoğu ‘5’ten az’ dedi. Best ‘10’ dedi. İhtiyar şişman hoca topun başına geldi, ardı ardına 9 kere direği vurdu. 10’uncu atışta, topu kepçeleyip havada çevirdi, her iki omuzunda ve başında sektirdi, sonra da topuğuyla vurup üst direği buldu. Çocuklar dut yemiş bülbül gibi duruyorlardı, sonunda biri onun kim olduğunu sordu. Sizin için, adı ‘Bay Puşkaş’ dedim.”
Gol krallığında kafa kafaya oldukları bir sezon, müsait poziyondayken atmayıp Di Stefano’ya bırakmış golü ve krallığı... Yani bu ödülün “isim hakkı” da bir tek Büyük Binbaşı’ya yakışırdı. Bütün goller seninle olsun 10 numara...
2009 Yılın Takımı
UEFA’nın oylamaya açtığı takımda benim oylarım; J. Cesar, Maicon, Puyol, Vidic, Schafer, Hamsik, Xavi, Gourcuff, Iniesta, İbra ve Messi gibi biraz alternatif bir kadroya gitti. Teknik direktör olarak da Lucescu... Hüzünlü bir iç çekişle hatırlıyorum da, 2002 yılında bu kadroda Rüştü ve Şenol Hoca da vardı. Şimdi ise adaylar arasında bize en yakın olan isim Mesut Özil. Tabii bir de Ribery var. Kontratağa çıkar gibi bu ülkeden hızla geçip giden Yaralı Yüz...
‘Atilla’nın Kılıcı
Türk sporunun duayen isimlerinden Atilla Gökçe, geçtiğimiz günlerde köşesinden bana bir güzel sallamış. Fenerbahçe-Kasımpaşa maçında Yılmaz Vural’ın antifutbol oynattığını ve Kasımpaşa’nın oyununu görmezden gelip tek taraflı baktığımı yazmış.
Sayın Gökçe, ya yazımı tam okumamış ya da kötü niyetli yaklaşmış. Çünkü, Kasımpaşa’nın futboluyla ilgili olumlu cümleler sarfedip “antifutbol” kelimesini tek bir yerde kullandım; o da Alex’e yapılan sert markaj için. Ki bunu da Kasımpaşa için haklı ve yerinde buldum.
‘Atilla’nın Kılıcı’ da benim bu söylemimi yazımın tamamına mal edip, bana arkadan saplandı. Umarım düşündüğüm gibi kötü niyetli değildir Sayın Gökçe. Duayenler, genç yazarlara karşı eğer önyargılı ise, bununla ilgili bir durumda Küçük İskender’in edebiyat dünyası için söylediği bir söz geçerli olacak;
“Yaşlı şairler unutmasın: Tabutlarını romatizma ağrıları çeken prostatlı kuşakdaşları değil, genç şairler taşıyacaklar. İki amaçla: Hem düşürmemeye özen göstereceklerdir, hem de bir an önce gömme telaşında olacaklardır.”
Paylaş