Paylaş
TÜRKİYE ile Çin arasında dış ticaret dengesinin ne kadar bozuk olduğu malum. Türkiye’nin 2 milyar doları bulmayan ihracatına karşın Çin’den 26 milyar dolar ithalat yapılıyor. Bu dengesizlikte Çin’i suçlamak tabii ki haksızlık olur. Çin dünyanın üretim merkezi oldu, Önce taklit ürünlerle başladı şimdi ise teknolojisiyle, tasarımıyla dünya ekonomisinin liderliğine soyundu. Türkiye Çin’le bu dengesizliği gidermek için 2011’den itibaren çeşitli sektörlerde gümrük vergilerini arttırıyor, ek vergi getiriyor. Ancak tüm bu engellere rağmen Çin’den ithalat azalmıyor. 2017’de Çin’den gerçekleştirilen ithalat toplam ithalatın yüzde 10.2’sini oluşturmuştu. 2018’in ilk iki aylık verilerine göre ise bu oran yüzde 9.9.
ERTELEME TALEP EDİYORLAR
Çünkü üreticiler hala en uygun ara ya da mamul malı buradan bulabiliyor. Hazır giyim, ayakkabı gibi sektörlerde koleksiyon hazırlayarak ihracatta başarılı olan üreticiler de koleksiyonlarını bu pazarlardan tamamlamak zorunda.
Ekonomi Bakanlığı ihracatçı birliklerine kısa süre önce yeni bir gelişmeyi bildirdi. 18 Temmuz’da Çin Halk Cumhuriyeti menşeeli eşyaya ilişkin kayıt belgelerinde değişiklik yapılıyor. Yeni eklenen belge sayısı 15’i geçiyor. Bilgi ve belgelerin uygun görülüp görülmeyeceği ise Ekonomi Bakanlığı’na bağlı olacak.
Markalar ve üreticiler bu kararın vergilerden sonra yeni bir ithalat engellemesi olduğunu söylüyor. Ek belgelerin toparlanmasının çok zor olacağı belirtiliyor. 18 Temmuz tarihinin ise çok erken olduğu ve anlaşması yapılmış önemli miktarda siparişin bulunduğunu söylüyorlar. “Bizi dinlemeleri lazım. Çok zarar göreceğiz aksi takdirde” yorumu yapılıyor.
Eskiden üç-dört günde gümrükten çekilen malın bugün 20-25 günü bulduğu, prosedürlerin arttırıldığını söyleyen üretici ve perakende markaları bu kararlarla perakende de maliyetlerin arttığını, markalar üzerinde sürekli bir baskı olduğunu anlatıyor. Türkiye büyümek ve ihracatını arttırmak zorunda. Evet ihracatta rekorlar kırılıyor. Daha önceki gün açıklandı. Mayıs ayı artışı yüzde 12.2, yıllık ihracat 161 milyar dolar.
Ancak ihracat bir artıyorsa ithalat üç artıyor. Buna engel için sadece gümrük vergileri ya da engellemeler değil daha ciddi bir strateji gerekmiyor mu?
GAMA SEKTÖRÜ ÜZDÜ
GAMA Türkiye’nin en köklü inşaat firmalarından biri. 1959’da o zamanların yaygın modeli çok ortaklı bir yapı ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nde sınıf arkadaşları olan Erol Üçer, Yüksel Erimtan ve Uğurhan Tunçata, Raif Mumcu tarafından kurulmuştu.
Yıllar içinde 25 ülkede güç santralleri, fabrikalar, yüksek binalar, köprüler, alt yapı inşaatlarından oluşan 400’ün üzerinde projenin yapımını gerçekleştirdi. 40’ın üzerinde ortağa sahip olan GAMA’nın kurucusu Erol Üçer, kısa süre önce vefat etmişti.
Üçer’in vefatından önce ise küçük hissedarların hisselerini toplayan genç girişimci Evren Ünver şirketin yüzde 20 ortağı olmuştu.
Bir süredir hisse yapısı itibariyle yeniden yapılanmaya çalışan GAMA çıkan haberlere göre ne yazık ki bankalardan borçları için yeniden yapılandırma talebinde bulundu.
Öğrendiğime göre GAMA’nın Avrupa Yatırım Bankası, GE gibi ortaklıklara rağmen yapılandırma talebi müteahhitlik sektöründe hayal kırıklığı ve endişeye neden olmuş. İddialara göre yapılandırma istenen borç 1 milyar dolar civarında. Görünen o ki Turkven’den ayrılıp önce Mesa sonra da Gama’ya ortak olan Evren Ünver’in yeni yatırımcı getirme çabaları başarıya ulaşamamış! GAMA bir zamanlar Tekfen, MESA gibi genç mühendislerin bir araya gelerek yarattığı önemli bir modeldi. 20 bine yakın çalışana sahip grup umarız sıkıntıyı aşar!
AVM’LERDE EYLEM HAZIRLIĞI
DÖVİZDEKİ aşırı artış nedeniyle iş dünyasında hedefler şaştı, hesaplar tutmaz oldu. Cuma günü itibariyle dolar 4.65, Euro ise 5.41 TL’ydi. Bu rakamlar faizlerin artması sonucu gerileyen rakamlardı üstelik.
Döviz artışı perakende markaları ile alışveriş merkezleri (AVM) arasındaki tartışmayı da yeniden hortlattı.
İlk kez dolar 2013’te dolar 2, Euro ise 2.7 olduğunda sabit kura geçilmesini isteyen markalar o tarihde doların 1.7, Euro’nun 2.2’de sabitlenmesini istemişti.
Bu süreçte birçok AVM ile masaya oturuldu, özellikle yerli sermayeli AVM’lerde ortak yol çoğunlukla bulundu. Ancak yabancı yatırımcılara ait AVM’lerde anlaşma bir türlü sağlanamadı. Sayıları 400’ü bulan AVM’ler içinde anlaşma yapılamayan sayı üçte bir yani 130 civarında. Dövizin her aşırı oynamasında bu tartışma gündeme geliyor. Perakendeciler kira ciro oranı, TL’yle kira alternatifi, erken çıkmak isteyen mağaza sahibine ceza uygulamasının kaldırılmasını istiyor. Bu kez perakendeci için durum eskiye oranla daha zorlu. Bu nedenle de artık eylem konusu gündeme geldi. AVM’lerdeki restoranlar adım atılmazsa kepenk indirip, ışık söndürme eylemine hazırlandıklarını açıkladı. Perakendeciler ise genellikle ayın 5’i tarihli kontratlarda durumu göreceklerini belirtiyorlar. Yani atacakları adım pazartesi ve salı günü belli olacak. Birleşik Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, “Bozulan kira ciro oranının düzeltilmesi, erken fesih imkanı istiyoruz. Zorla 5 yıl kalan markanın sermayesini bitiriyorsunuz.”
Bu tartışmalar olurken bazı şirketlerden kira sözleşmeleri için yeni adımlar da geldi. Akbatı AVM ve Akasya AVM’nin sahibi Akiş, haziran ayı için Euro kurunu 4.50, doları ise 3.80 olarak uygulayacağını açıkladı. İstinye Park bu dönemde kiralarda TL uygulayacağını belirtti. Ata GYO da kiralarda dövizden TL’ye geçtiğini duyurdu. AVM sahipleri aslında durumun farkında, ancak hala gerekçeleri yatırım geri dönüş hızı giderek uzayan AVM’lerin bankalarla dövizle yaptıkları anlaşmalar. Yeni AVM’lerde 30-40 Euro’ya mağaza bulan perakende markaları ise bu kez kesin çözüm istiyor. Öncel’in dediği gibi bu kez “Feryat figan boşa değil.”
Paylaş