Paylaş
10 HAZİRAN günü, Kepirtepeliler Vakfı Genel Kurulu yapıldı.
Okullarının halini gören yüzlerce eğitimcinin içi buruldu. Kepirtepe Köy Enstitüsü olarak yapılan bina ve işlikler terk edilmişti. Viranelik bir görünüme bürünmüştü. Bu durum onları üzdü.
Bu güzel ve tarihi okul ile işliklerin Trakya Sanat ve Kültür Merkezi olarak değerlendirilmesi yönünde girişim kararı alındı.
Kepir'in kurtarılmasını ve canlandırılmasını isteyen yüzlerce Kepirli, 11 Haziran Pazar günü de, geleneksel Kepir Pilavı gününde buluştular. Pilav günü daha da canlı, duygulu ve çok görkemliydi. Bilinç süzgecinden geçmiş toplantıda, 50 yıl önce mezun olanlara şilt, 25 yıllıklara andaç verildi.
* * *
Ağabeyim Mehmet Adem Solak da Kepirli. Gündemi özetlerken ağlıyordu:
- Gündemimiz; Atatürkçü düşüncenin, aydınlanma devriminin ve karanlıkla, gerilikle savaşmış yüzlerce eğitimcinin, deneyimlerinin hora teptiği, halay çektiği bir içtenlik harmanı oluverdi.
50 yıl önce mezun olanlar adına konuşan Emine Çayır, Kepir penceresinden Türk eğitim sisteminin dünü, bugünü ve yarınını değerlendirdi. Güzellikler ve umutlar sergiledi. Kuşkusuz acı deneylerin, güç günlerin, zor zamanların savaşımlarını konuşmasına temel yaptı.
Kepirli ünlü ozan Mehmet Başaran, nefis bir konuşma yaptı:
- Köy Enstitüleri, Kuvayı Milliye ruhundan kaynaklanmıştır. Ulusal kurtuluş savaşını başaran ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran yüce önder Mustafa Kemal ve onun aydınlanmacı, devrimci, kahraman kadrosundan doğmuştur. Köy Enstitüleri, tam bağımsızlıkçı ve ulusal bilincin en iyi geliştiği kurumlar olmuştur.
Başaran'ı yetiştirip bize kazandıran köy enstitüsü oldu. Ceylanköy'de doğan bu Türk aydını, bir ülke gerçeğini açıkça vurguladı:
- Eğer, enstitülerin ulusal bilinci yoğurma ve halkçı aydınlanmacı işlevi sürseydi, bugün ne ülkeyi bölmek isteyen PKK, ne Hizbullah olurdu.
Yüzde yüz katılıyorum... Bu bela tohumlarını, köy enstitülerini kapatan kafalar serpmedi mi? Başaran dakikalarca ayakta alkışlandı.
Ardından, köy enstitülü bir ana babanın oğlu olan bir öğretim üyesi şiir okudu. Şair, emekli bir pilot albaydı. Pilot albay, ‘‘En önemli uçuşumu, Fakir Baykurt'un naaşını Almanya'dan Türkiye'ye getirirken yaptım. Çok duygulandım ve bu şiiri yazdım’’ diyerek bu güne yollamıştı.
Şiirin dizeleri Fakir esti, Veysel koktu... Davetlileri duygu denizine sürükledi. Tümen Komutanı ile Kaymakam da bu coşku sofrasına katıldılar. Atatürkçü öğretmen ve öğrencilere, aydınlık Türkiye söylevi verdiler.
* * *
Plaketler, andaçlar dağıtıldı. Kepirtepe öğrenci korosu sahne aldı:
‘‘Sürür, eker, biçeriz/ güvenip ötesine,
milletin her kazancı/ milletin kesesine...’’
Bu marş, yüzlerce eğitimciyi vatan sevgisiyle yoğruldukları o günlere taşıdı. Herkes ağlıyordu. Son marşı koroyla davetliler birlikte okudular:
‘‘Ey vatan, gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz...’’
Salondaki Atatürk resmi, sanki hepsine gülümsüyordu...
Paylaş