Keko göç etmeye mecbur mu

Elazığ depreminin sembolü olan Keko için verilen tüm sözler unutulmuşken bir tek Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül sözüne sahip çıktı; geçen ay Keko için Elazığ’da bir ev aldı.

Haberin Devamı

Elazığ’da 8 Mart’ta yaşanan, 52 kişinin hayatını kaybettiği depremin sembolü olmuştu Keko... Sekiz yaşındaydı, o da yaralanmıştı. Tedavisi tamamlanıp hastaneden çıktığında annesiyle kardeşinin öldüğünü öğrenmiş, Okçular köyünde bulunan evlerinin enkazının altına girip annesini ‘son bıraktığı yerde’ aramıştı...
Küçük Keko’nun bu büyük acı karşısında verdiği tepki herkesi etkilemiş, depremden sonra bölgeye akın eden, aralarında Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da bulunduğu herkes önce Keko’yu ziyaret etmişti. Hatta koyu bir GS hayranı olan Keko İstanbul’a getirilmiş, Florya Metin Oktay Tesisleri’nde ağırlanmış, Trabzon maçı için takımla birlikte Trabzon’a gitmiş, maçı da sakatlığı yüzünden forma giyemeyen Arda Turan ile birlikte izlemişti...

Haberin Devamı

SÖZLER HAVADA UÇUŞTU

Keko’ya o dönem ev ve eğitim sözleri havada uçuştu.
Ancak ne Türk Eğitim Derneği (TED) verdiği burs sözünü tuttu ne de diğerleri.
Keko, depremi öğrenince Almanya’dan dönen işçi ama şimdi işsiz babasıyla birlikte kendilerine verilen prefabrik evde yaşamını sürdürmeye devam etti. TOKİ’nin köyde yaptırdığı evlerden de alamadılar çünkü öncelik ev sahiplerinindi. ‘Artarsa size de vereceğiz’ dediler. Arttı ama bu kez de oraya sağlık personelinin, öğretmenlerin yerleştirileceği söylendi.
Bundan sonrasını Keko’nun babası Mehmet Ali Çiçek anlatsın:
“Köyde bize bir sürü bağış yapıldı da saklıyoruz sandılar. Beni en çok bu dedikodular üzdü. Geçen ay CNN Türk’ten aradılar, söyledim kimse sözünü tutmadı diye. Bunun üzerine Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Elazığ’dan bir ev aldı bize. Tapusunu da ayın beşinde vereceklermiş. Başkan dedi ki, ‘Ben o evi Keko için aldım’ Ama oğlum köyden çıkmak istemiyor. Okulu, arkadaşları, hatıraları her şeyi burada. Elazığ’a gidip ne yapacağız? Bir yaşlı annem, bir oğlum, bir de ben kaldık. Göçmek istemiyoruz.”
Keko şimdi her sabah eğitimi için bir başka köye, Bayramyazı İlköğretim Okulu’na gidiyor. Bu yıl üçüncü sınıfta. Babası da Almanya’da biriktirdiği bir parça parası ve Elazığ’da Sarıgül’ün hediye ettiği eviyle kara kara ‘Ne yapar da bu köyde kendimize bir ev edinebilir, yerimizden yurdumuzdan olmayız’ı düşünüyor...

Haberin Devamı

Buradan birlikte gidersek seni bir daha hiç bırakmayacağım…

Uzun zamandır hiç sesi çıkmıyor İzel’in... Pek kimse bilmiyor ama babası ağır hasta. Aylarca hastanenin yoğun bakım servisinin kapısında babasını bekledi, sandalyelerde yattı. Yoğun bakımdan mektup yoluyla haberleşti babasıyla ve ona bir söz verdi: “Eğer buradan birlikte gidersek seni bir daha hiç bırakmayacağım...”
Sonra bir mucize oldu ve babası eve dönebilecek kadar iyileşti. Ama evde çok iyi bakılması gerekiyor emekli öğretmen Şenel Çelizöz’ün... İzel, şeker hastası annesine ya da hemşirelere de bırakmak istemedi bu bakımı, babasına verdiği sözü tuttu, aylar oldu bir an yalnız bırakmadı onu...
Kendi evini kapattı anne ve babasının yanına yerleşti.
Bu sırada nişanlısı Emre Özcan büyük destek verdi, anlayış gösterdi İzel’e.
Ancak ikili ilişkilerde her şey planlandığı gibi gitmiyor.
Normal koşullarda şu günlerde evlenmeyi planlayan çift bir süre önce ayrıldı.
İzel, kendisiyle birlikte Emre Özcan’ın da ‘içinde bulunduğu bu durumu’ yaşamasını istemedi.
Sessiz sedasız başlayan ilişki yine sessiz sedasız son buldu...

Haberin Devamı

Aile içinde olur (mu) öyle şeyler!

Türkiye onu Adapazarı’nda sokakta, başını yasladığı otomobilden kaldırmadan, kendisine sorulan soruları sadece hıçkırıklarla yanıtlarken tanıdı...
34 yaşındaydı Bahriye Aydoğdu. Kocası içki içiyor, kumar oynuyor ve şiddet uyguluyordu. Daha önce de polise gitti, şikayetçi olmak istedi, “Aile içinde olur öyle şeyler” tadında bir tavırla karşılaşınca vazgeçti. Sonra bir kez daha kocası tarafından dövüldü, yetmedi bu kez kayınbiraderinden de dayak yedi. Tekrar soluğu karakolda aldı. Polisler yine işlem yapmadı koca Aydoğdu hakkında. Bahriye Hanım da çıktı karakoldan ve daha evine bile varamadan tekrar saldırısına uğradı kocasının. Ne yapacağını bilemez halde, yarı şokta çöktü sokağa kadıncağız... Polis ve ambulansa bu kez bir de basın eklenip, olay TV kanallarıyla gazetelerde haber olunca savcılık harekete geçti.
Bahriye Hanım hazır şikayet edebilecek bir merci bulmuşken, daha önce şikayetini dikkate almayan polisleri de şikayet etti. İki ay oldu. Savcılık hala soruşturma yapıyor...
Dava açılmadı yani...
Bu sırada Mehmet Aydoğdu elini kolunu sallayarak geziyor.
Daha önce Bahriye Aydoğdu’nun şikayetini dikkate almayan polisler hala aynı merkezde görevlerini sürdürüyor. Ve muhtemel hala, “Aile içinde olur öyle şeyler” diye düşünüyor...
Bütün bunlar olurken Bahriye Aydoğdu ne yapıyor? O da dava gününe kadar bir kez daha saldırıya uğramamak için evini ve cep telefonunun numarasını değiştirip, kendi kendisini koruyor...

Yazarın Tüm Yazıları