FRANSA Cumhurbaşkanı Sarkozy Moskova’da Rusya Başkanı Medvedev ile altı nokta üzerinde mutabakata varmıştı:
Kuvvet kullanılmasına son verilmesi, bütün askeri eylemlerin durdurulması, insani yardımlara imkán tanınması, Gürcü birliklerinin eski mevzilerine dönmesi, Rus birliklerinin çatışma başlamadan öncesi konuşlanma yerlerine çekilmesi, Güney Osetya ve Abhazya’nın müstakbel statüsü konusunda uluslararası görüşmeler yapılması. Sarkozy Moskova’dan sonra Tiflis’e gelince Saakaşvali, ülkesinin toprak bütünlüğü açısından tehlikeli gördüğü son maddeye itiraz etti ve mutabakattan çıkarılmasını istedi. Moskova buna itiraz etmedi, çünkü artık Güney Osetya ve Abhazya’nın Gürcistan’dan tamamen koptukları konusunda herhangi bir tereddüdü kalmamıştı. Medvedev Moskova’da Sarkozy ile ortaklaşa yaptıkları basın konferansında "egemenlik" ile "toprak bütünlüğü"nün ayrı ayrı kavramlar olduğunu zaten vurgulamıştı. Rusya Gürcistan’ın egemenliğe saygı gösterecek, fakat "toprak bütünlüğü"nü tartışmaya açacaktı. Tabii Rusya Kosova emsalini de hatırdan çıkarmıyordu.
* * *
Saakaşvili’nin muhtemelen Batı’nın kendi yanında yer alacağına inanarak yaptığı hesap hatasının bedeli sadece Gürcistan için ağır olmayacak. Rusya şimdi, bir ölçüde ABD’nin yaptığı gibi, uluslararası hukuka meydan okuyabileceğini ve bunu kabul ettirebileceğini kanıtlamış bulunuyor. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle ortaya çıkan ve Batı eksenine entegre olmamış Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri bundan sonra güvenlik, ekonomik, enerji ve dış politikalarında Moskova çizgisine daha fazla uymak mecburiyetini hissedecekler. Yalnızca Gürcistan’ın değil, fakat Ukrayna’nın da NATO’ya katılması büyük bir olasılıkla rafa kaldırılacak.
* * *
Rusya’nın Gürcistan’da bundan sonraki politik amacı Batı taraftarı saydığı yönetimi bir şekilde tasfiye etmek olacaktır. Şimdiki halde milliyetçilik hisleri kabarmış olduğu için Gürcü halkı Saakaşvili etrafında kenetlenmiş görünüyor. Fakat zaman geçtikçe niçin bu kadar büyük bir hata yaptığı sorgulanacaktır. ABD’nin ise halen başlıca çabası seçimle iş başına gelen Saakaşvili’yi iktidarda muhafaza etmeye odaklanmıştır. Bu maksatladır ki yapacağı insani yardımları askeri bir şemsiye altında tertipleyerek bir çeşit gövde gösterisine girişiyor. Başkan Bush hatta yardımların bir kısmının havadan, bir kısmının da denizden savaş gemilerinin himayesinde sevk edileceğini açıkladı. İyi de Karadeniz’e savaş gemilerinin gönderilmesi Montreux Sözleşmesi’nin sahildar olmayan devletler için içerdiği sayı, tonaj ve süre kısıtlamalarına tabi. ABD ayrıca Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliğini önlenmek ve G-8 üyeliğine son vermek gibi yaptırımlardan söz ediyor, ancak bu alanda AB’den ne kadar destek bulabileceği belli değil.
* * *
Gürcistan krizi kuşkusuz Türkiye için de çok ciddi sorunlar ortaya çıkaracak niteliktedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının ve Orta Asya ile karayolu ve planlanan demiryolu ulaşımının güvenliği daha kırılgan hale gelmiş, enerji açısından Türkiye’nin Rusya’nın iyi niyetine bağımlılığı artmıştır. Askeri yardımı da içeren Gürcistan’a yönelik destek politikasının uygulanması zorlaşacaktır. Rusya’nın Kafkasya’daki ağırlığının artmasının başka sonuçları da olabilir. Bu gibi kaygılarla Kafkasya’nın tümünü kapsayan bölgesel düzenlemeler üzerinde durulabilir. Ne var ki şimdiki aşamada "Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu" gibi projeler için, bunlara muhataplarımızca nezaketen ilgi gösterilse de, koşullar elverişli olmaktan çok uzak. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilaf devam ederken ve Türkiye-Ermenistan sınırı kapalıyken, Gürcistan uzun sürecek bir buhrana sürüklenmişken, hangi istikrardan ve işbirliğinden bahsedebiliriz? Moskova ve Tiflis ziyaretlerinden dönen Başbakan Erdoğan Türkiye’nin yaklaşım ve atılımları konusunda daha kapsamlı, gerçekçi ve özlü yeni bir değerlendirme yaptırmalıdır.