İtalya

Floransa Operası’nda Vincenzo Bellini’nin Norma operasını dinledik. Bir zamanlar Avrupa’nın kendi çevresine sadece Japonlar karışırdı. Bugün ise sanayiden sanata, müziğe kadar, Türklere ve İranlılara da rastlanıyor. Üstelik bu durum istisna değil. İtalya, Avrupa’nın anasıdır ama bizim bildiğimiz Kuzey Avrupa ile pek ilgisi olmayan bir ana. Öğrenci kalabalığımız fazla ve gayretliler. Ancak eskiye göre kötü bir yanları, İtalyancayı kötü bir aksanla konuşmaları. Dışarı çıkan gençler önce Türkçeyi doğru konuşmayı öğrenmelidir.

Haberin Devamı

PAZAR günü, ayın 16’sında, Floransa Operası’nda Vincenzo Bellini’nin Norma operasını dinledik. Başrollerden birinde Mert Süngü vardı. Tanıdığımız arkadaşlardan biri de Bari’deki opera orkestrasında kemancı bir İranlı sanatçıydı; Mervit Nesnas.

GENÇLERİMİZE BAKALIM

Dünya artık eski dünya değil. Bir zamanlar Avrupa’nın kendi çevresine sadece Japonlar karışırdı. Bugün ise sanayiden sanata, müziğe kadar, bir zamanlar “oryantal” diye anılan Rusların ve Japonların yanında artık Türklere ve İranlılara da rastlanıyor. Üstelik bu durum istisna değil. Gerek siyasi çalkantılar, gerek ekonomik sıkıntılar, gerekse insan hayatındaki en masum isteklerden biri olan değişiklik arzusu, ülkelerin seçkinlerini harekete geçiriyor. Yanımdaki dostlarımdan Emre ile Lale’nin kızları Milano’da başarıyla okuyor. İtalya’nın en seçkin kurumları Milano’da yer alıyor ve bu seçkin kurumlarda da Türkler var.

Haberin Devamı

İtalya

Doğrusu, 40 yaş üzerindeki neslin içinde altın değerinde insanlar çıkıyor. Hâlâ böyleyken belediyeden merkezî idareye neden yaşı geçmiş, yarım yamalak tahsilli kasaba politikacıları ısrar ediliyor, bunu anlamıyorum. Biraz da gençlerimize -hem de büyük fedakârlıklarla yetiştirdiğimiz kendi gençlerimize- bakalım.

İtalya’da hava buradakinden daha soğuktu. Buna rağmen Roma üzerinden Bari’ye geçiyoruz. Abruzziler denen dağlık bölge, Avrupa’daki kurtların son uluduğu yerdir. Feodal İtalya’dan kalma şatolar ve kasabalar ormanların arasında yer alıyor. Güneye aşağıya doğru indikçe Güney İtalya’nın subtropikal iklimi ve coğrafyası ortalığı kavuruyor.

İtalya, Avrupa’nın anasıdır ama bizim bildiğimiz Kuzey Avrupa ile pek ilgisi olmayan bir ana. Elli yıldır güney ve orta İtalya’ya gelip giderim. Her zaman bir yönüyle, sıcaklığıyla bize, yurdumuza daha yakın olduğunu hissettirir. Öğrenci kalabalığımız fazla ve gayretliler. Ancak eskiye göre kötü bir yanları, İtalyancayı kötü bir aksanla konuşmaları. Bu, Türk aksanı değil; Türkçedeki sesli harfleri düzgün telaffuz edememekten kaynaklanan bozuk Türkçenin İtalyancaya yansıması. Dışarı çıkan gençler önce Türkçeyi doğru konuşmayı öğrenmelidir.

Haberin Devamı

İtalya

İTALYA’DA HAYAT UCUZ

Siyasi açıdan, İtalyan politikasında Rusya’nın çok etkili olduğunu ileri sürenler var. Aksini iddia edenleri de gördük. Hristiyan Demokratların çok tartışılan lideri Giulio Andreotti’den beri İtalya’nın Doğu Avrupa bloğuyla ilişkileri diğerlerinden çok farklıydı. Normali de budur. Rusya’nın dış politikada hâkim düşman durumuna getirilmesi, milletler için sadece bir israftır. Rus topraklarından ve zenginliğinden yararlanmak isteyen Alman Bloku, her zaman bu kuvvetin abartılmasına ve çarpıtılmasına neden olur. Alman dış politika hedeflerine dahil olmak akıllıca bir politika değildir. Aslında yapılacak şey, Kuzeybatı Avrupa Bloku’nun Rusya politikasını ustaca dışlamak ve savunma sisteminde o blokun ürküntüleri, telaşı ve plansızlıkları dışında kalmaktır.

Haberin Devamı

İtalya’da hayat buraya göre ucuz. Sadece giyinmek değil, gezmek, yemek, içmek de öyle. Aynı kaliteyi tutturmak için hangi kazancı kullanacağımız sorusu ise ortada kalıyor. Batı Akdeniz bölgesindeki bir gezintide bile bu gelir-gider dengesizliğini, dağılımının saçmalığa varan kompozisyonunu düşünmeden edemiyorsunuz. Galiba asıl facia, aziz yurdumuzun Akdeniz ülkelerindeki iktidar ve idari sisteminin dışına kayıp Güney Amerika ekonomilerine ve toplumsal yapısına benzemeye başlaması olacak. İşte o zaman, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığının bile krize girdiğini düşünmek ürkütücü olur.

Temiz havalı, temiz köylü komşu Akdeniz ülkelerini gezmek, hem bizi dinlendirir hem de ortalıktaki düzensizlik ve çevre yağmacılığına karşı durmak için bir güç verir.

Haberin Devamı

YEŞİLKÖY YAĞMACILIĞI

YEŞİLKÖY, İstanbul semtleri içinde nispeten hızlı betonlaşmadan kurtulmuş bir yerdir. Ancak son gelişmeler, durumun değişmeye başladığını gösteriyor. 1950’ler ve 1960’larda bile Yeşilköy, ahşap ve mütevazı köşklerin yanında pekâlâ şatafatlı olanlarını da barındırabiliyordu. Semtin adı, gerçekten de yeşili hak ederdi. Bu, ta imparatorluk devrinden beri pek değişmeyen bir manzaraydı. İstanbul’un her etnik grubundan eski ailelerin yer aldığı bir semtti.

KIYI EŞKIYALIĞINA DUR DENMELİ

Bugün nüfus değişiyor ama nitelik sanki aynı kalmış gibi. Daha kapalı bir yer hâline gelmiş ama semte düşkün bir nüfusu var. Havasına, görünümüne sahip çıkmaya hazır gibiler mi dersiniz? Yanılırsınız. Umumi eğilim orada da kendini gösteriyor. Sahildeki yeşil alanın en büyük düşmanı, kahvehane kültürüyle orayı betonlaştırıyor. İnsanların, gençlerin ve çocukların mutlu oyun zamanlarına ayırdıkları yeşil alanlar çirkin kafelere dönüşüyor. 2015’teki yeşil alan, on sene içinde yok olmuş. Yakında, Bangkok’taki nehir kenarını moloz kayıklar ve derme çatma ahşap yapılar nasıl işgal ediyorsa, Yeşilköy de öyle olur. Ahmet Vefik Paşa’nın tabiriyle: “Ben bununla baş edecek pehlivan isterim.” Türk halkı olmadık şeylere boyun eğer, görmezlikten gelir, hiç ummadığınız yerde de tepesi atar. Bırakın sosyal ihtiyaç ve eşitlik anlayışı her şeyden evvel huzurumuz için kıyı eşkıyalarının önünü almanız gerekir, hem de acilen. İl ve ilçe belediye başkanları, şehirlerini, ilçelerini koruyan, tarihine sahip çıkan birileri olmalı. Ama her şeyden önemlisi, onu seçen kitlenin ne istediğini bilen, nerede yaşadığının farkında olan insanlar olmasıdır. Yeşilköy ve Bakırköy’ün en ananesine (geleneğine) düşkün, en muhafazakâr, yurtiçini ve yurtdışını bildiğini zanneden kitlesinde bile bu hassasiyetin kaybolduğu görülüyor.

Haberin Devamı

İtalya2015İtalya2021İtalya2025

Fotoğraflar sosyal medya platformu X’teki “Suriçi’nin Sesleri” adlı hesaptan alınmıştır.

GENÇLERE KULAK VERİN

GEÇEN hafta diplomaların geçersiz olduğu, buna bağlı makamların iptal edildiği ilan edildi. Kendinizi Galatasaray Üniversitesi’ndeki, İstanbul Üniversitesi’ndeki gençlerin yerine koyun. Bir anda okudukları dersler, aldıkları onaylar, verdikleri imtihanlar geçerli mi geçersiz mi diye endişe etmeye başladılar. Gençler bu belirsizlikten rahatsız. Açıklama yapılmıyor. Adalet Bakanı “Sokağa çıkmayın” diyeceğine, önce kurullar teşkil etmeli, hukukçular bu gibi durumlarda muhatapla yetki sahiplerinin aynı durumda olmadığını izah etmeli.

Sadece birkaç gün önce NTV’de bir uzman bu konuyu gündeme getirdi. Gençlerin aldıkları diplomaların, kazandıkları okulların üzerine garanti verilmesinin şart olduğunu, hukukun genel ilkeleri içinde mağdur olmamaları gerektiğini söyledi. Bu açıklamaların resmi bir kurum tarafından yapılması gerekir. Üstelik bu durumda açıklama yapacak olan Adalet Bakanı değil kabinedeki başka bir bakan olacaktır.

BU BİR ULUSAL MESELEDİR

Gençler artan siyasi gerginlikten, belirsizlikten dolayı geleceğe dair endişelere kapılıyorlar.Ne olacağım” diyorlar. Memleketin bütün politika hayatı, belediyeden merkezi hükümete birkaç vilayete sıkışmış durumda. Bölgeciliğin kendine ait kanuna uygun olsa da tasvip edilemeyecek yerel partizan eğilimlere dayandığı, nepotizmin güçlü olduğu anlaşılıyor. Öbür vilayetler, iş imkânı için yıllarca okuyan, dil öğrenen, kendini yetiştiren gençler ne olacak? Gençlerin geleceğinin teminat altında olması, bürokrasinin, adaletin tekrar güvenini kazanması gerekir. İlla kıyamet kopmasını beklemeden işlerin düzenlemesine girişmek gerekir. Bu bir siyasi parti, iktidar ve muhalefet meselesi değil ulusal bir meseledir. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğidir.

Yazarın Tüm Yazıları