İlk menüm hem besleyici, hem de çok lezzetli! Sizler de tarif isteklerinizi yorum olarak yazmayı unutmayın!
Yarın görüşmek üzere.
YAYLA ÇORBASI
Malzemeler:
500 gram Süzme Yoğurt
100 gram Yoğurt
3 Yumurta Sarısı
30 yaşıma kadar 3 şehir, 3 sektör, 5 iş değiştirdim ve bu sözler hep kulağımda çınladı. 29 yaşında youtube kanalımı açıp, mutlu olduğum bir işe sahip olduğumda çok rahatlamıştım; zira treni kaçırmaktan son anda yırtmıştım!
Ancak şu an dönüp bakınca fark ediyorum ki; arkadaşım babası sözlerinde hatalı.
Bence insan, hayatının her döneminde U dönüşü yapabilmeli.
50’sinde 20 senedir çalıştığı bankadan bir anda istifa edip, çiçekçi açabilmeli mesela…
“Yapamazsın”, “çok zorlanırsın”, “hayal alemindesin”, “hayatın gerçeklerini unutma” diyenlere kulaklarını tıkayıp; bildiğini okuyabilmeli, risk alabilmeli.
Toplumun çizdiği yoldan şaşıp, kendi yolunu bulabilmeli. Herkes sola giderken, bir anda rotasını bambaşka bir yere çevirebilmeli. Kısacası her yaşta, her konumda, mutlu olmadığı durumları değiştirebilecek gücü hissedebilmeli.
Yani cesur ve gözü kara yaşamalı bence hayatı. Bazen derin bir nefes alıp, balıklama dalmalı! Siz ne dersiniz?
Biz kimiz?
Ne yer, ne içeriz?
Neden söz dinlemiyoruz?
Teknolojiye neden bu kadar bağlıyız?
Tembel miyiz?
Üretir miyiz / tüketir miyiz?
Pazarlama uzmanları uzun yıllar bizi araştırdı durdu! Hakkımızda pek iyi şeyler söylenmemiş olabilir ama nefis bir kuşak olduk bence. Hakkını arayan, hayallerinin peşinden koşan, yalana tahammül etmeyen, yargılamayan, öncü ve güçlü bir kuşak…
Ancak artık modamız geçti, sırada Z var! 1995’ten sonra doğan bu kuşak artık iş hayatına dahil olmaya başladı. Haliyle uzmanlar bizi rahat bırakıp, bu sefer de gözlerini Z’ye dikti!
Hayatınız hem çok kolay, hem de çok zor oluyor anne olunca.
Kendinizi hem çok güçlü, hem de çok zayıf hissediyorsunuz.
Aynı anda omuzlarınızda dünyanın hem en ağır, hem de en hafif yükünü taşıyorsunuz.
Kalbiniz hem korkudan, hem de sevgiden çarpıyor.
İnanın, tadan insanlar birbirlerinden ne kadar farklı olursa olsun, lezzetli bir lokmadan sonra yüzlerine yerleşen ifade aşağı yukarı aynı oluyor.
Güzel bir yemek, en gergin insanı bile anında yumuşatabiliyor.
Geçenlerde katıldığım bir panelde, Alman bir blogger arkadaşım “hayat kötü yemek yemek için çok kısa!” dedi.
Bu söz çok hoşuma gitti ve yemekle ilgili sevdiğim sözleri sizlerle paylaşmak istedim. Tabi onlara uyduğunu düşündüğüm yemek tariflerimle.
Siz ne dersiniz? İyi bir yemek bütün problemleri çözebilir mi?
NE YEDİĞİNİ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
Ben pizza olmak isterim diyenler için; Ev Yapımı Pizza
Böyle akşamlarda usta şair Edip Cansever’in dizeleri gelir aklıma:
”Otursak bir akşam üzeri, sen bana hiç bilmediğim bir hikaye anlatsan. Bildiğim bir hikaye de anlatsan, ben bilmezden gelirim, söz.”
Yılın en güzel zamanındayız. Koca bir yaz, nice uzun sofralar bizi bekliyor... Yazıyı da bu sihirli sofralara yakışacak meze tariflerim ile noktalıyorum. Yarın yine beklerim!
Patlıcan Salatası
Malzemeler:
6 adet Közlenmiş Patlıcan
1 adet Kırmızı Soğan
4 adet Köy Biber
Bu liste uzar gider değil mi?
Bu konuda en titiz davrananlar bile farkında olmadan ayrımcılık yapabiliyor. “Adam akıllı” diyoruz, “kız gibi” diyoruz, sözlerimizin ağırlığının farkına varmadan günlük hayatımızda ayrımcılık yapmaya devam ediyoruz.
İsveçliler ne yapıyor?
1998 yılında, İsveç eğitim sisteminde yeni bir akım başladı. Cinsiyet ayrımcılığına son vermek için, okullarda bu konu üzerine ciddi çalışmalar yapılmasına karar verildi. Böylece şimdiki nesilde olmasa bile, gelecek nesillerde ayrımcılık yok olabilirdi.
Bunun üzerine 2011 yılında İsveç’te bir anaokulu şimdiye kadar görülmemiş bir eğitim şekli uygulamaya başladı.
Egalia isimli anaokulunda, kız ve erkek kelimeleri yasak. Çocuklar ve öğretmenler birbirlerine sadece “arkadaş” diye hitap edebiliyor. Bütün oyunlar birlikte oynanıyor, kızlar bebek, erkekler araba oynar gibi klişe düşüncelerden uzak duruluyor.
Diyelim erkek çocuklardan biri elbise giymek istedi, okul yönetimi bunu doğal karşılıyor ve izin veriyor. Çocukların seçimlerine saygı duyuluyor. Her anlamda eşit yetiştirilen bu çocuklar haliyle, birbirleriyle kaynaşıyor ve diğer okullardaki gibi kızlar ve erkekler arasında gruplaşma yaşanmıyor.
Ailenin huzuru, çocuğun rahatı, kocanın işi, arkadaşın derdi derken; bir bakmışız kendimizi unutmuşuz.
Gelin bugün kendimizi hatırlayıp, başkalarını unutalım! Kendimize nefis bir gün planlayalım. İster saçınıza bakım, ister spor, ister bütün gün yatakta keyif yapın! Unutmayın, ara sıra mola vermek iyidir.
"Süpürge ettiğim saçlarım kopmak üzere, bana bir gün yetmez" diyenler için, hızlıca planlayabilecekleri kaçamak önerilerimi de ekliyorum. Sizin de önerileriniz olursa yorumlarınızı beklerim.
Detoks:
Biliyorsunuz detoks bir kaç senenin en çok konuşulan beslenme metodu. Bir kaç günlüğüne bile olsa sadece sıvı beslenmeyi desteklemeyen pek çok doktor var. Aynı şekilde senede minimum 1 kez yapılması gerektiğini destekleyen doktorlar da… İşin sağlık kısmını bilemem ama detoks bana psikolojik olarak iyi geliyor. Toksinlerden arınırken, negatif düşüncelerden de kurtuluyorum.
Meditasyon:
Meditasyon, her zaman her yerde yapabileceğiniz bir rahatlama egzersizi. Amaç beyni boşaltmak, barış, huzur ve mutluluk bulmak. Meditasyon yapmayı internetten öğrenebilirsiniz. Youtube’da meditasyon üzerine binlerce video var. Ancak bunun için katılabileceğiniz eğitimler de var. Mesela ben daha etkili teknikler öğrenmek için önümüzdeki hafta yakın bir arkadaşımın kursuna katılacağım. Detayları merak edenler bana instagram’dan yazabilir.