Ancak son birkaç aydır işin esprisinin iyice kaçtığını düşünüyorum.
Biliyorsunuz bu hafta Cem Yılmaz’ın takipçilerinden gelen negatif yorumlardan dolayı sosyal medya hesaplarını kapatması çok konuşuldu. Benim rahatsız olduğum durum acımasız yorumlar değil. Sosyal medyadaki negatif yorumlar, dedikodunun şekil değiştirmiş hali. Maalesef bu mecralar olduğu sürece, onlar da olacak.
Ya Cem Yılmaz gibi hesapları kapatıp gideceksin, ya da kulakları tıkayıp boşvereceksin.
Yorumlara kulaklarımı tıkayıp boş veriyorum, ancak sahte paylaşımlara maalesef gözlerimi kapatamıyorum!
Bugünkü yazımın kahramanı 84 yaşındaki Asghar Ghahramani; takma adıyla Alvarez.
Alvarez aslen İran’lı. Gençliğinde, izlediği kovboy filmlerinden çok etkileniyor ve Amerika’da yaşamak istediğine karar veriyor. Hayalini gerçekleştirmek için önce İran deniz kuvvetlerine katılıyor. Tam 7 sene boyunca Pakistan, Hindistan, Arabistan gibi bir çok ülkeyi gezdikten sonra sonunda bir gün görev aldığı geminin yolu Amerika’ya düşüyor. Alvarez, bir gece sessizce gemiden atlıyor ve saatlerce yüzdükten sonra Virginia’ya varıyor. Nereye gideceğini bilmez bir halde tren istasyonuna gidiyor ve kendini Florida’da buluyor.
Bir kaç gün sokakta yattıktan sonra bir kafede çalışmaya başlıyor, ancak illegal olduğu için FBI peşine düşüyor ve o da bir otobüse atlayıp bu sefer New York'a kaçıyor.
Alverez, New York’a geldiğinde cebinde sadece 7 doları var. İlk iş o parayla bir mont alıyor ve başlıyor yine evsizlerle yaşamaya. Derken tekrar bir kafede iş buluyor, sıkı çalıştığı için kısa sürede garson oluyor ve para kazanmaya başlıyor.
Alvarez, 1974’ten beri New York’ta kendi şekerci dükkanını işletiyor. Ayakta kalmak için New York mafyasından borç aldığı da olmuş, haftalarca aç yattığı da…
Dükkan, 24 saat açık. 84 yaşında olmasına rağmen, bu 24 saatin 16 saati bizzat kendisi çalışıyor. Uykusu geldiğinde ise dükkanın yerine yatıp, uyuyor.
Benim şahsen bu sezondan beklentim büyük. Aklımda çok soru var, hepsinin cevabını istiyorum!
Mesela;
Jon Snow ve Khalessi gerçekten kardeş mi?
Cersei sonunda ölecek mi? Onu Jamie öldürse fena olmaz mı?
Tyrion’un sonu ne olacak? Lannister olmadığını fark edecek mi? Ya da acaba gerçekten Lannister mı?
Sansa, Jon Snow’u yarı yolda mı bırakacak?
Malum, bu haftanın gündemine şüphesiz yeni çiftin sevgi dolu görüntüleri oturdu.
Sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla herkes bu ilişkiye çok karşı, zira kimse Metin Hara’yı, Adriana Lima’ya yakıştıramamış. Herkes Adriana Lima’nın aşkı Metin Hara’da bulmasına pek şaşırmış.
Çoğu insan da bu aşkın reklam çalışması olduğuna inanmış… Adriana Lima’nın dünyanın en büyük kurumsal şirketleriyle işbirlikleri yapan dünyaca ünlü bir model olarak olduğunu düşününce, kitap tanıtım bütçesi dahilinde “sahte aşk” yaşacağına ben pek ihtimal veremedim, orası ayrı.
Aynı dertten muzdarip olduğunuzu varsayarak, bu sıcaklarda ocak ya da fırın başında fazla beklemeden hazırlayabileceğiniz pişmeyen tariflerimi sizlerle paylaşıyorum.
Şimdiden afiyet olsun!
FÜME SOMONLU SANDVİÇ
Malzemeler:
2 dilim Ekmek
1 yemek kaşığı Tereyağı
1 çay kaşığı Dereotu
Yediğiniz anda çok sevdiğiniz biri aklınıza gelir, sizi geçmişe götürür ve bütün hislerinizi harekete geçirir...
Benim için bu yemek; Adilok. Adilok, rahmetli anneannem Adile Hanım’ın yaz aylarında bize sık sık yaptığı bir domates yemeği. Adını çocukken biz uydurduk, aslında zeytinyağlı domates yemeği de diyebiliriz.
Madem domateslerin tam mevsimindeyiz, ben de anneannemin hatırına domatesle yapabileceğiniz 3 farklı tarifi sizlerle paylaşacağım.
Sizlerin de aile yadigarı tarifleri var mı?
Sofralarınız renkli, yaz keyfiniz bol olsun!
HERSE (PATLICAN SALATASI)
Malzemeler:
6 adet Közlenmiş Patlıcan
1 adet Kırmızı Soğan
2 adet Domates
5 adet Köy Biber
Aslında ben Çeşme’yi en çok haziran ve eylül aylarında seviyorum. Restoranlara rezervasyon yapmadan gidebildiğiniz, plajların boş olduğu, trafiğin olmadığı aylarda…
Ancak iş-güç, çocuğun okulu derken, Çeşme’yi sakin aylarında yaşamak bana kısmet olmuyor. Eğer siz ayarlayabiliyorsanız Çeşme tatilinizi eylüle planlamanızı tavsiye ederim. Yok eğer benim gibi Çeşme’yi en kalabalık halinde yaşamak durumundaysanız; o zaman aşağıdaki önerilerimi listenize alabilirsiniz.
Buyrun benim gözümden Çeşme’nin kalabalığa rağmen en keyifli mekanları:
TARLA ALAÇATI
Tarla Alaçatı, Alaçatı’nın merkezine arabayla 5 dakika uzaklıktaki nefis bir restoran. Restoran dediğime bakmayın, gittiğiniz zaman kendinizi sanki yakın bir akrabanızın bahçesinde gibi hissediyorsunuz.
Birbirinden nefis reçelleri, lezzetli kahvaltılıkları ve şık sunumlarıyla benim kalbimi fethetti. Çocukla gitmek için çok ideal, zira kocaman bir bahçesi var. Ve de Alaçatı’nın içinde yaprak kıpırdamazken, Tarla’da daima tatlı bir esinti var.
Tarla’da kahvaltının yanı sıra akşam yemeği de servis ediliyor. Pazar günleri ise açık hava sineması var.