Paylaş
Zalimi şikâyet hakkı
ELEKTRİK Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Mak’ın, elektrik kesintileriyle ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamanın bir yerinde, “Dilekçe vermek için bile kapı kapı dolaştık, muhatap bulmakta güçlük çekiyoruz. Biz EMO olarak bir dilekçe için bu kadar uğraşıyorsak, vatandaşımızın hali daha da vahimdir” demesi gerçekten düşündürücü.
Dünyada ilk kez, 1791 Fransa Anayasası ile yazılı hale gelen dilekçe verme hakkı yazılı/yasal olarak bize, aradan 85 yıl geçtikten sonra 1876 yılında kabul edilen ‘Kanuni Esasi’ ile verilmiş sevgili okurlar. Bu tarihten önce de beylerin, padişahların kurduğu divanlarda halkın şikâyetlerinin dinlendiği bilinir.
İslami açıdan ise durum şöyle: İslam bilginleri halkın doğrudan yöneticiye ulaşarak dilek ve şikâyetlerini arz etmesinin zalimler açısından çok caydırıcı etkilerinin olacağı düşüncesi ile belirli zamanlarda yöneticilerin bu başvuruları dinlenmesini tavsiye etmişler. Yöneticiler de bu önerileri dikkate alarak mağdurları ve şikâyetçileri dinlemek için divan adı verilen özel toplantılar düzenlemişler.
Dilekçe deyip geçmeyelim sevgili okurlar. Dilekçe, hem demokrasinin temel araçlarından biridir, hem de devlet organlarının eylem ve işlemlerinin yerindeliğini saptamaya yaraması açısından bir kılavuz görevi görür. Yani devletin karşısında tek başına zayıf/güçsüz olan vatandaşın, bireysel olarak sesini duyurabilme yöntemlerinin en başında gelir.
Eğer bir ülkede halk, dilek ve şikâyetlerini en demokratik ve barışçıl yol alan dilekçe ile bile dile getirmekte zorlanıyorsa, o ülke zalimlere teslim olmuş demektir sevgili okurlar.
Paylaş