Uzun süredir üzerinde çalışılan Engelsiz Tarım Projesi, BEBKA tarafından 67 başvuru arasından seçilerek desteklenecek tek proje oldu.
Bu gerçekten önemli bir başarı.
Aslında hikayenin biraz başına dönmek gerek.
Orhangazi’de faaliyet gösteren Saadet Öcalgiray Özel Eğitim Okulu öğrencileri için Engelsiz Tarım projesi düşünülüyordu.
Bunun için Kaymakamlık proje ekibi uzun süredir bir çalışma yürütüyordu.
Proje için bu yıl resmi başvuru yapıldı.
BEBKA’ya sunulan proje kabul gören tek proje oldu.
Sosyal medyanın insan hayatına büyük yararları varken, buna karşılık son derece tehlikeli yönleri de mevcut.
En fazla muzdarip olunan konuların başında ise yalan ve provakatif haberler.
Dünyada sosyal medya gücünü elinde bulunduran mecralar da zaten bunu tetikleyen, körükleyen bir yapıya sahip.
Kim ne derse desin, bugün hayatımızda yer alan sosyal medya plaftormlarının tamamı yalan ve algıya yönelik haberlere daha fazla itibar ediyor, yalanı olabildiğince köpürtüp, doğruyu ise olabildiğince perdeleyen bir yapıya sahip bu sosyal medya ağlarında son dönemlerin ilginç bir mevzusu daha gündeme geldi.
*
Biliyorsunuz,
Sosyal medya ile birlikte hayatımıza bir de “sosyal medya fenomeni” kavramı girdi.
Sağlık turizminin 2024 hedefi 1,5 milyon hasta ve 10 milyar dolar döviz girdisi.
Türkiye’de 2011 yılında 156 bin 176 olan yabancı hasta tedavi sayısı 2019’da 4 kat artarak 662 bin 87’ye çıkarken, 2023 hedefi olan 1,5 milyon hasta ve 10 milyar dolar döviz girdisi hedefine ulaşmak amacıyla izlenecek yol, Bursa’da düzenlenen ‘Pandemi sonrası Türkiye Sağlık Turizmi Vizyonu’ konulu panelde tartışıldı.
*
Türkiye’nin sağlık turizmi her geçen gün artıyor.
Bu artışta Bursa’nın da önemi var.
Mesela 2011 yılından bu yana Türkiye’de yabancı hasta sayısı 4 kat artarken, Bursa’da bu oran 15 kat olarak gerçekleşti.
Bu da demek oluyor ki, Bursa Sağlık Turizmi konusunda son derece önemli ve geleceği de o denli parlak görünüyor.
Marmarabirlik, yeni hasat mevsimi öncesinde rekolte beyanı alımlarına başladı. Rekolte beyan alım süresinin ekim ayının ortalarına kadar sürmesi bekleniyor. Rekolte ve alımlar konusunda birliğin bu yıl ki beklentileri henüz net değil.
Geçen yıl yaz döneminde Marmarabirlik o dönemki alım hedefini 45 bin ton olarak belirlemiş, kampanya döneminde bu rakamın biraz üzerine çıkılmıştı.
Bu yıl ise henüz bu beklentiler ve hedefler net olarak ortaya konmuş değil. Ancak, görünen o ki, bu yıl ki alım hedefinin de geçen yıl ile paralellik oluşturacaktır.
*
Nihayetinde Marmarabirlik’in hedefi ne olursa olsun geleceğe daha emin adımlarla yürümek, ayağını daha sağlam yere basabilmek için hiç durmaması gerekiyor.
Birlik durursa, üretici durur, üretici durursa tarım durur.
Dolayısıyla zeytincilik için olması gereken şey daha fazla mücadele, daha fazla çaba.
Cumhurbaşkanı, yerli otomobilin üretim süresinin devam ettiğini belirtip şu önemli ayrıntıları da paylaştı; “Otomotiv sektöründe yaşanan yapısal değişimi, üretim süresi devam eden Türkiye’nin otomobili ile yakalayacağımıza inanıyoruz. Kendi tasarımımız olan elektrikli aracımızı, 2022 yılının sonunda banttan indirmeyi hedefliyoruz.”
Yani bu da demek oluyor ki, bu yılın sonunda yada gelecek yılın ilk çeyreğinde Gemlik’teki fabrikada artık yerli otomobil fabrikasında çarklar dönmeye, üretime geçilmeye başlayacak.
Zaten Bilişim Vadisinde farklı modellerden yerli otomobil üretimleri yapılmıştı, Gemlik’teki fabrikada ise artık seri üretim kısmına geçilmiş olacak.
Otomobilin 2022 yılı sonunda banttan inmesi demek, 2023 yılında artık seri üretimin de yapılacağı anlamına geliyor.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli otomobil konusundaki tüm ayrıntıların müjdesini 2019 yılının sonlarında vermişti.
Ve o günden bu yana defalarca dile getirdiğim bir husus vardı, Orhangazi, Gemlik ve İznik yerli otomobile mutlaka hazırlık yapmalı.
Altın madeninden gümüşe, taş maden ürünlerinden bakıra kadar bir çok zenginlik yeraltında yatıyor.
Yeraltı kaynaklarımızın gün yüzüne çıkarılması da ülkemizde tartışmalı konulardan birisi.
Bir kesim yeraltı kaynaklarının mutlaka yer yüzüne çıkarılması ve ekonomiye kazandırılmasını savunurken, az ama sesi güçlü çıkan bir kesim ise doğanın tahrip edildiğini ileri sürerek dağların tepelerin kazılmasına karşı.
Belli kurallar çerçevesinde ise yurdun her noktasında yeraltı kaynaklarının yer yüzüne çıkarılması içn çalışmalar da sürüyor.
***
Maden ocaklarının bol olduğu bölgelerden birisi de Bursa’nın Orhangazi ilçesi.
Özellikle Orhangazi şehrinin kurulduğu bölgenin yüksek kesimlerinde, Fındıklı tepesi olarak bilinen bölgede kalsit madeni üretimi için yarım asır öncesinden bugüne çok sayıda maden ocağı açılmış durumda.
Bu araştırmanın sonuçları 2020 başlarında açıklanmış, rapora göre de Bursa ve ilçelerinde topla 24 okulun olası bir depreme dayanamayacağı belirtilerek yıkım kararı verilmişti.
Valilik o dönemde konu ile ilgili de bir açıklama yapmıştı.
Açıklamayı hatırlayacak olursak: “Türkiye, depremselliği yüksek olan bir bölgede bulunmaktadır. Bizlerin önceliği geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın sağlığı ve can güvenliğidir. Öğrencilerimizin güvenli ortamlarda en sağlıklı bir şekilde eğitimlerine devam etmeleri bizim olmazsa olmazımızdır.
Milli Eğitim Bakanlığı, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından eğitim binalarımızda yapılan kontroller ve değerlendirmeler neticesinde ‘deprem tahkik raporları’ sonucuna göre deprem olması halinde risk taşıyabileceği değerlendirilen binaların yıkılması yönünde karar alınmıştır.
Bu kararın, öğrencilerimizin sağlıklı bir ortamda eğitimlerine devam edebilmesi adına alınmış olup, bu kapsamda 24 eğitim binamız hakkında yıkım kararı alınmıştır. Yıkım kararı alınan eğitim binalarından dokuzu aynı bahçedeki sağlam olan diğer blokta, bunun dışındaki 15 okulumuzda ise, öğrencilerimiz kayıt bölgesindeki en yakın okulda eğitimlerine devam edecektir.
3 Şubat Pazartesi günü başlayacak ikinci yarıyılda eğitim öğretimin aksamaması için İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince planlama yapılmış ve tüm tedbirler alınmıştır. Pazartesi günü ilgili okullardaki idarecilerimiz, öğrencilerimize gerekli yönlendirmeyi yapacaklardır.
Yıkım kararı alınan eğitim binalarının en kısa sürede yıkılarak yeniden yapımı için tüm çalışmalar başlatılmıştır.”
Yani, İznik Gölü’nün kuzeyinde kalan yol, son yıllarda en fazla trafik kazasının yaşandığı bir yol.
Bu yoldaki son ölümlü kaza geçtiğimiz cumartesi akşamı yaşandı.
Ne yazık ki gencecik bir insan motosiklet kazasında yaşamını yitirdi.
Çok değil yaklaşık 1 ay önce yine bu yol üzerinde meydana gelen trafik kazasında ise 5 kişi yaşamını yitirmişti.
Buna ilave olarak çok sayıda maddi hasarlı ve yaralamalı kaza ise gün geçmiyor ki yaşanmasın.
***
Peki, bu yolun özelliği ne ki, bu kadar çok trafik kazası yaşanıyor?