Körfez ülkeleri, İsrail, hatta Suriye ile bile arka kapı diplomasisi hayata geçirildi. Hem istihbarat görüşmeleri hem de Trump’ın gidişi, Katar krizinin çözülmesi gibi dünyadaki gelişmeler sayesinde üst düzey bir kaynağımın ifadesiyle kuşatma yarıldı. “2021 kuşatmayı yarma yılıydı, bunu da diplomasiyle yaptık” diyen kaynağımın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) iken söz konusu ülkelerle gelinen aşamaları sizlerle paylaşmak istiyorum.
BAE 1.5 YILLIK BİR SÜREÇ...
BAE ile gelinen noktanın arkasında tam 1.5 yıllık bir süreç var.
Yatırım ekipleri yaklaşık bir yıl önce geldi. BAE yönetimi işinsanlarına Türkiye’de artık iş yapabileceklerini söylediler.
MISIR YAVAŞ İLERLİYOR
Mısır ile ilişkiler düzenli ama yavaş ilerliyor.
‘FİTNE KAZANI KAYNATILIYOR’
“Lüzumsuz bir fitne kazanı kaynatılıyor. Fitnenin anlamlarından biri de ‘manevi çöküntü’dür. Fitnecilere sabır ve şifa diliyorum.
Magazin kültürü Türk soluna 1980 sonrası sirayet etti, siyaset yapamaz hale gelince magazine sardılar. Siyasi magazinle durumu idare etmeye, peşlerinden sürükledikleri insanları mobilize etmeye çalışıyorlar. Kulaktan dolma söylentilerle, mesnetsiz dedikodularla yol alıyorlar.
Allah aşkına ‘söyleniyor’, ‘kime sorsanız öyle diyor’, ‘rivayet ediliyor’, ‘bekleniyor’ ifadeleriyle bezenmiş metinlere haber denir mi? Haberi kaynağından sormaya ne oldu? Nerede kaldı teyit mekanizması?
Türk medyasının düzeyini aşağı çeken yaklaşımlar bunlar. Bu tavırlar bizatihi medya mesleğinin seçkin temsilcileri tarafından kınanmalı, ayıplanmalı.
Allah’a şükür biz, birlik, bütünlük içinde çalışıyoruz.
Bizim farklı siyasal hareketlerde olduğu gibi bir liderlik sorunumuz yok. Liderimiz belli. Liderimiz kudretli, dirayetli ve basiretli. Liderimizin vizyonu, emir ve talimatları doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Karşılıklı oturanlardan biri zaten Ömer İleri, diğeri sanal gözlükle bağlanan Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve arkada TV ekranından görünen ise Zoom bağlantısı ile katılan Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş...
AK Parti şimdilik sanal evrenlerde arazi alımı yapmasa da, toplantı düzenlemeye başladı. Tabii olası güvenlik sorunları nedeniyle kritik başlıklar ele alınmıyor. Ancak Türkiye kendi sanal evrenini kurar ve güvenlik altyapısını oluşturursa belli ki sanal gözlüklü siyasiler o evrende de toplantı yapacaklar, belki de mitingler düzenleyecekler...
‘HEM FIRSATA ÇEVİRECEĞİZ HEM DE VATANDAŞI KORUYACAĞIZ’
AK Parti’de 24 Ocak MYK toplantısında sanal evren sunumunu Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri yaptı. Toplantıyı, bundan sonra atılacak adımları kendisine sordum, yanıtları şöyle oldu:
“Cumhurbaşkanımız yoğun ilgi gösterdi.
Metaverse forumu bahar aylarında yapılacak ve bir başlangıç olacak. Sonra daha derinlemesine inceleyerek, akademik yönü daha ağır basan etkinlikler düzenleyeceğiz.
Hayatımıza katacağı yenilikleri ekonomik, hukuki, teknolojik boyutlarıyla ele alacağız.
Diyelim ki Ukrayna ‘Tamam’ dedi, asıl sorun Rusya’nın bu teklife nasıl yaklaşacağında... Moskova’nın bir süredir Ukrayna-Türkiye yakınlaşmasından rahatsız olduğu biliniyor.
ABD, NATO ve İngiltere’nin de Türkiye’nin arabuluculuk teklifine ilişkin tavrı belli değil.
Arabulucu olunamazsa da Türkiye’nin gerilimi azaltma konusunda telkinde bulunabileceği ve rol oynayabileceği konusunda şüphe yok.
Taraf tutmadığını belirten Türkiye “itidal” çağrısını ön plana çıkaracaktır.
Ancak NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile özel ve karmaşık ilişkilerini de göz önünde bulundurmak lazım. Sonuçta doğalgaz, turizm, ticaret ve Suriye ihtilafı özellikle de İdlib bölgesine ilişkin olası gelişmeler Ruslar açısından koz.
Kısacası Türkiye ince bir ipin üzerinde diplomasi yürütüyor. Dengeyi de bozmaması gerekiyor. Bu zor şartlarda, çözüm diplomasi ile olursa tarihi bir başarı elde edilecektir.
ÜRETİCİ ENFLASYONU TÜKETİCİYE YANSIRSA...
SALGIN,
‘GÜL’ÜN CİDDİ ÇALIŞMALARI OLDU’
NUMAN Kurtulmuş’a açık açık sorduk... Hem Abdulhamit Gül’ün neden görevden affını istediğini hem de bu durumun Numan Kurtulmuş’a yönelik olduğu iddiasını... Bakın ne mesajlar verdi:
“Son derece haksız, yanlış, art niyetli bir yorum. Katılmam mümkün değil.
Sürece nasıl gelindi, bilmiyorum. Bakanların kimler olacağı konusu Cumhurbaşkanı’nın takdiridir.
Abdulhamit Gül uzun yıllar siyaset yaptığım çok değerli bir arkadaşım. 15 Temmuz sonrası süreçte yargıdaki yanlışlarla ilgili ciddi mücadele yürüttü. Ayrıca insan hakları eylem planı, yeni anayasa çalışmaları ve demokratik adımlar konusunda da ciddi çalışmaları oldu.
Abdulhamit Gül nasıl bir istikamette idiyse, Bekir Bozdağ da aynı istikamet ve fikriyatta olduğuna güvendiğim değerli bir arkadaşımdır.”
Abdulhamit Gül’ün bakan olarak yaptığı son konuşmada söylediği “Hukuk devletinde haysiyet cellatlığı, itibar suikastı olmaz. FETÖ’vari anlayış ve uygulamaların gerçekleştirilmemesi yönünde tedbir alınması en esaslı görevlerden biridir” sözü de çok tartışılmış, hatta Ekrem İmamoğlu ile ilgili MOBESE kayıtları ile ilişkilendirilmişti. Numan Kurtulmuş, “Abdulhamit Gül bu sözleri hangi kontekste söyledi bilmiyorum. Ancak söylediği sözler hukuk devletinin temel prensiplerindendir” yorumunu yaptı.
‘BELİRSİZLİK ORTADAN KALKTI’
CHP’YE ELEŞTİRİLERİN ARKASINDA NE VAR?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer” açıklamasını İYİ Partili Yavuz Ağırailoğlu, “Bin 212 evladımızı şehit verdik” sözleriyle eleştirmiş, çözüm adresi olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni göstermişti. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz bu sözleri “bireysel çıkış” olarak nitelendirip, “Aslında sorunların çözüm adresi olarak TBMM’yi işaret eden bir paylaşım. Zaten TBMM tüm sorunların konuşulabildiği bir alan olmalı” dedi. Sadece bu değil, son döneme damga vuran bir tepki de İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik’ten gelmişti. CHP’li belediyelere ulaşmakta yaşanan sıkıntıların had safhada olduğunu savunan Çelik, “Bu sorun, iki partinin işbirliğinde artık kangren haline gelmiştir. CHP, İYİ Parti’ye saygı duymak zorunda” demişti. Genel Sekreter Uğur Poyraz, milletvekillerinin seçim bölgelerinde başta işsizlik olmak üzere karşılaştıkları sorunlara dikkat çekerek, “Milletvekillerimiz ellerinden geleni yapmayı çalışıyorlar ama her şeyi çözmek de mümkün olmuyor” dedi.
‘AKŞENER, İMAMOĞLU’NU İŞARET ETMİYOR’
Peki bu bireysel çıkışlar ittifaka zarar vermiyor mu? Üstelik kimileri Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nu işaret ettiğini iddia ederek, bu sorunu daha da büyüttüğünü söylüyor. Bakın Uğur Poyraz bu konularla ilgili neler söyledi:
“Bireysel çıkışların zarar vermesi için yapının Cumhur İttifakı gibi olması lazım.
Türk siyaseti şeffaflığa alışmalı.
Sayın Genel Başkan Akşener, birini aday olarak işaret edecekse şeffafça yapar. Bu tür cümlelerle işaret etmez. Genel Başkan’ın şu an işaret ettiği herhangi bir aday söz konusu değil.”
‘MİLLET İTTİFAKI’NIN MARKA DEĞERİ VAR’
Okul bahçesinin zeminine silim yapıldı.
Epoksi astarı çekildi.
Futbol sahası, basketbol sahası yapılarak, voleybol direkleri kuruldu.
Okul duvarları yenilendi.
Banklar ve piknik kameriyesi konuldu.
Peki soru şu; çocukların hak ettiği güzel imkânlara ulaşması için illaki Bakan’ın tepki göstermesi mi gerekiyordu? Bakan bu tepkisi nedeniyle kimi çevrelerce eleştirilmişti. Ancak, okulun fotoğraflarını gördükten sonra, Milli Eğitim Bakanı’nın CNN Türk’teki açıklamalarını tüm okul müdürlerine hatırlatmak isterim:
Unutmayalım hata bir kere yapılır, ikinci ya da üçüncüsüne müsaade edilirse bunun adı “hata” olmaz. FETÖ’nün yapılanmasını, devlete nasıl sızdığını ve sonra nasıl yerleştiğini, darbe girişimini A’dan Z’ye hepimiz biliyoruz. Enes’in ölümü bana o darbe girişiminden yaklaşık iki yıl sonra görüştüğüm üst düzey bir güvenlik görevlisinin çok dikkat çeken sözlerini hatırlattı. Üst düzey güvenlik görevlisi, “Devlette başka cemaat ya da tarikatlar için benzer bir tehlike var mı? FETÖ’nün boşluğunu doldurmaya çalışanlar var mı?” sorusuna şu yanıtı vermişti:
“Siyaset adına hassas, devlet adına gerekli konu. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde bu yapılar, legal görünümlü illegal yapılar olarak tarif ediliyor. Tarikatlar artık bürokratik örgütlenme derdinde olmamalı. Zaten AK Parti sayesinde din ve devlet barışı sağlandı. Eğer tarikatlar örgütlenmek istiyorlarsa bunun yolu belli; siyasi parti kursunlar. Ne yazık ki bazı aktörlerde bir boşluk doldurma fikir ve güdülenmesi var. Ancak ortada bir boşluk yok. Yine de dikkat edilmesi lazım. Bunlara dikkat edilmezse 10 yıl sonrası için bir başkası yine tehlikeli bir noktaya gelebilir.”
Bu sözlerin altı çizilmeli. Mutlaka üzerine düşünülmeli, gereği de yapılmalı. Kendi görüşlerime gelince:
Siyaset adına hassas bir konu olduğunu neredeyse hiçbir siyasi partinin gerçek anlamda topa girmediğinden anladık. Oysa mutlaka girmeleri, uyarılarda bulunmaları gerekiyordu.
Devlet ise önlemini almak, 10 yıl sonra aynı tehlikeyi yaşama olasılığına karşı mücadelesini yürütmek zorunda.
Gelelim ana-babalara... Bilim ve teknoloji çağında üstelik tüm dünya cebimizdeyken hem baskı yapmayı hem de ahlak ve din öğretmek için çocukları bu yapılara teslim etmeyi artık bıraksınlar.
AMAN DİKKAT! PANDEMİDE BAHAR HAVASI YOK!