Geçen hafta 10 kişi Gaziantep’e evinde yenilen Beşiktaşlı futbolcular ve Solskjaer o yenilgiden bırakın ders almayı hiç de utanmamışlar demek ki. Dün Konyaspor’un 2 santrforu da cezalı, yerlerine oynayan Melih de 27’de oyundan atılıyor. Konyaspor 10 kişiyle 1-0’ı buluyor. Yetmezmiş gibi 64’te 9 kişi kalıyor ve Beşiktaş 2 kişi eksik oynayan rakibine son yarım saat gol atamıyor.
GAMSIZ VE VURDUMDUYMAZ
Beşiktaşlı futbolcular gamsız ve vurdumduymaz. Sahada asla isyan etmiyorlar, Gabriel Paulista’ya kırmızı kartlık pozisyonda rakip oyuncu kırmaya girmiş. Hakem sarı vermiş, ne rakibe ne hakeme tepki gösteen yok. İnanın ben böyle bir oyuncu grubu görmedim. Arkadaşı sahada dayak yese bu oyuncu grubu müdahale etmez. Bunun ötesinde asla pragmatik olmayan ve her maçın devamında yanlış değişikliklerle takıma hiç katkı vermeyen bir teknik ekip. Yanlış ve statik bir oyun, yavaş dolaştırılan top. 2 kişi eksik rakibe karşı kalabalığa atılan toplar. Neresinden tutarsan elinde kalıyor.
SOLSKJAER PRAGMATiK DEĞiL
Dost acı söyler, Arroyo henüz bu seviyenin oyuncusu değil. Semih’in topsuz oyunla ilgili hiç bir fikri yok. Çok hareketsiz ve sadece topu ayağına istiyor. Solskjaer ve ekibi eksik kalan rakiplere karşı dahi yanlış hamlelerle maç kaybediyor. Solskjaer ve ekibi pragmatik değil. İskandinavlar başarı için sistem, disiplin ve çalışmaya inanırlar. Ancak keskin cesur ve radikal kararlar alabilecek bir yapıları yok. Türkiye liginde son 17 senedir neden Türk teknik adamların çalıştırdığı takımlar şampiyon oluyor? Bu seri bozulursa bunu dünyanın en pragmatik teknik adamı Mourinho’nun bozma şansı var. Türkiye’de Norveçli, İngiliz, Hollandalı teknik adam olmuyor. Olmaz da. Konyaspor’u tebrik etmek lazım. Aslanlar gibi mücadele ettiler ve çok değerli bir 3 puan aldılar.
Beşiktaş, akıcı ve hareketli başladığı maçta ilk yarının büyük bölümünde üstün bir futbol sergilese de kaleye çok az şut attı ve tek isabetli şutu olan penaltıdan İmmobile ile golü buldu. Solskjaer’in takımı kesinlikle atakları bir şekilde sonuçlandırmalı. Aksi takdirde çok fazla geriye koşmak durumunda kalıyor. Ayrıca duran toplarda da herhangi çalışılmış bir organizasyon göremiyoruz. İkinci yarıda düşen tempo ve Gaziantep’in duran toptan bulduğu beraberlik golünün ardından siyah beyazlılar, rakibinin sert, kalabalık ve dirençli savunmasını çözemedi. Dikkat edin Beşiktaş, sert ve agresif rakipler karşısında bu sezon çaresiz kalıyor. Oyuncu grubu isyankar değil, takım çok yumuşak.
HAKEM KONTROLÜ TAMAMEN KAYBETTi
İkinci yarıda Gaziantep takımının olağanüstü mücadelesini de alkışlamak lazım büyük bir direnç ortaya koydular ancak hakem Zorbay Küçük, kontrolü tamamen kaybetti ve verdiği-vermediği kararlarla ev sahibi oyuncuları, tribünleri adeta çıldırttı. Açıkçası ben bir Anadolu takımın İstanbul’da 3 büyüklere karşı bu kadar sert ve faullü bir oyun sergilediğini hatırlamıyorum. Ancak herşeye rağmen Beşiktaş, 1 kişi eksik kalan rakibi karşısında iç sahada daha sakin ve şuurlu bir futbol sergilemeliydi. Telaşlı ve aceleci oyun ile sonuç alamazsınız.
DEĞiŞiKLiKLER OLUMLU YANSIMADI
Solskjaer'in yaptığı oyuncu değişiklikleri de olumlu yansımadı. Joao Mario çıktıktan sonra pas kalitesi iyice düştü ve panikle oynayan Beşiktaş, rakibine boyun eğdi. Bakalım Norveçli teknik adam bu maçı nasıl analiz edecek? Dersler çıkarabilecek mi? Gaziantep’in kaliteli bir orta sahası, savaşçı bir savunması var. Kaliteli bir santrforları olsa çok daha fazla puan alıp ligde başka bir konumda olurlardı.
Fenerbahçe, dün böylesine önemli bir maç oynadığının farkında değildi sanki. Maça durgun başlayan sarı lacivertliler oyunun hiçbir anında “ben bu maçı kazanırım” duygusunu rakibine hissettiremedi. Açıkçası Rangers, Cerny ve biraz da Diomonde hariç son derece vasat oyunculardan kurulu bir takım.
RAKiPTEN TOPU KİM ALACAK?
Fred'in yokluğunda bir orta saha bu kadar mı zayıflar? Bağlantıda eksikler olunca Fenerbahçe topu sürekli rakip ceza sahasına yüksek oynayarak gönderip 2’nci topları almaya çalıştı. Sadece ilk yarıda 20 orta yapan Fenerbahçe’nin hücumda başka bir planı olmaması şaşırttı. Mourinho gibi bir teknik adamın Yusuf’u çıkartıp 4-4-2’ye dönmesi, Talisca’yı orta alanın merkezine alması ve koskoca bir alanı Amrabat’a bırakması Rangers’ın orta sahayı çok kolay geçmesini sağladı.
Acaba Mourinho topu rakipten kim, nasıl kazanacak diye düşünmedi mi? Nitekim İskoç temsilcisi çok rahat pozisyonlar buldu. Skriniar’ın arkasına atılan her top Fenerbahçe kalesinde tehlikeler yarattı.
42 ORTA VAR BAŞKA ŞEY YOK
Rangers'ın 2 golü VAR’dan ofsaytla dönerken Fenerbahçe maçın 2’nci yarısında da orta-kafa-gol oynamaya devam etti. Bu kadar geniş ve kaliteli bir kadronun bir Avrupa maçında 42 tane orta yapıp başka hiçbir şey denememesi düşündürücü.
Rövanşta Glasgow’da Fenerbahçe’nin işi daha zor olacak ve ciddi bir skor dezavantajı var. Çok yazık oldu. Fenerbahçe iyi bir kura çekmişti ve 2 Rangers maçı arasında lig maçı yoktu. Tur şansı az ise bunda en büyük pay Mourinho’nun orta sahayı boşaltması ve erken risk almasıydı. Dün oynanan futbol, sadece yüksek toplarla hücum yapmaya çalışmak Fenerbahçe’ye yakışmadı.
Beşiktaş iyi başladığı maçta ilk yarının mutlak hakimi olmasına rağmen rakip kale önünde etkili değildi ve az pozisyon üretti. Rakip ceza sahasına kadar topu çok etkili dolaştıran siyah-beyazlılar, ısrarla topu yerden oynayıp savunma arasına sızmaya çalıştı.
Joao Mario, Rafa Silva ve Arthur Masuaku; Ole Gunnar Solskjaer ile birlikte performanslarını zirveye taşıdılar. Norveçli teknik adam yakından tanıdığı Alex Oxlade-Chamberlain’in kalitesinin biliyor ve onu kazanmak için ısrarla süre vermeye devam ediyor. Dün de İngiliz futbolcu süre aldığı bölümde paslarıyla oyunu çok iyi yönetti. Savunmada Emirhan Topçu-Felix Udokai ikilisinin uyumu devam ediyor.
MERT YiNE TAKIMI AYAKTA TUTTU
Her zamanki gibi kaleci Mert Günok kritik anlarda takımını ayakta tutuyor ama Beşiktaş ile ilgili son 20 dakikadaki sorunun temeli topun hiç ön alanda kalmaması. Semih Kılıçsoy’un doğru pas açılarına gelip top alıp, pas oyununda aktif olması lazım. Arkadaşlarıyla saha içi iletişimi yok. Rakip kaleden uzak olduğu zaman topu ayağından çok daha çabuk çıkartmalı.
ARROYO U19 TAKIMINDA PiŞMELi
Ayrıca 18 yaşındaki Keni Arroyo için de şu net bir şekilde görülüyor ki; henüz bu seviye için çok eksikleri var. Zaman zaman dar alanda etkili olabilir ama fiziksel olarak U19 takımında oynayıp pişmeli.
Ole Gunnar Solskjaer oyuncu değişikliklerini çok erken yapıyor ve son 20 dakikadaki teslimiyetin nedeni girenlerin çıkanların kalitesinde olmaması ve saha içinde dengenin bozulması. Milot Rashica-Keny Arroyo değişikliği 58’de olmaz 75-80’de olur. Neticede Beşiktaş, Solskjaer ile çok da iyi oynamadığı bir maçı gol yemeden kazandı ve galibiyet serisini sürdürdü.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki derbinin 90 dakikası sona erdiğinde iki takım da 0-0’lık skordan mutlu oldu. “Bu yarış böyle devam etsin, biz bir şekilde Anadolu takımlarını zaten yeniyoruz. Derbide birbirimizi fazla hırpalamayalım” düşüncesiyle oynadılar. Hadi Okan Buruk’un takımı 6 puan önde, ikili averajla birlikte 7 puanlık bir avantajı var.
Fenerbahçe’de teknik direktör Jose Mourinho neden kazanmak için hiçbir şey yapmadı? 200 milyon Euro’luk takım bu futbolu oynamak için mi kuruldu? Sadece gol yememek için 10 kişiyle topun arkasında bekleyen bir Fenerbahçe ve hücumda tek plan orta-kafa-gol.
Bu maç Fenerbahçe açısından bir fırsattı. “Galatasaray’a hiç pozisyon vermedi” övgüsünden ziyade “Fenerbahçe kaç kez gole yaklaştı?” sorusu dünkü maç için aslında daha değerliydi.
BU PAHALI KADROLARLA IZLEDIĞIMIZ FUTBOL BU!
Galatasaray yüzde 60 topla oynadı ve risk almadı. Lemina sahanın en iyisi olurken, Dries Mertens’in yokluğunda Osimhen’in orta sahayla bağlantısı tamamen koptu.
Dün hafta boyunca yaratılan gerginliğin suni ve gereksiz olduğunu, bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde daha gördük. Kaybetmekten korkan iki teknik adamın bu kadar pahalı kadrolarla oynattığı, bizlere izlettiği futbol maalesef bu.
AZ Alkmaar’ın çoluk çocukla hafta içinde oynattığı futbolu da gördük. Dün derbide oynanan oyunu da...
Sloven hakem Vincic’e gelince kendisi için zor bir maç olmadı. Oyuncular ve teknik adamlar iç saha maçlarında Türk hakemlerine baskı kurabiliyorlar. Dün bunu Vincic’e yapamadılar.
Şu çok net ki: Beşiktaş, Ole Gunnar Solskjaer ile birlikte yeniden takım ruhu yakaladı. Futbolcuların vücut dili, kazanma arzusu ve ortaya koydukları mücadele üst üste gelen galibiyetlerin anahtarı. Dün hemen hemen hiç atak şansı bile vermediği Trabzonspor’a karşı Rafa Silva’nın çıkarken kaybettiği topla 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen yüksek tempo ve baskıyla oynayan Beşiktaş, kazanmayı hak eden taraftı.
İlk yarıda Ciro İmmobile ve Rafa Silva ile girdiği pozisyonlardan sonuç alamayan siyah beyazlılar, ikinci devrede şiddetli baskı ile topu kanatlara hızlı indirerek etkili oldu. Nitekim 2 gol de Arthur Masuaku ve Milot Rashica ile kenarlardan geldi.
EN ÖNEMLi TRANSFER JOAO MARİO
Beşiktaş'ta a son maçlarda Joao Mario’da büyük bir çıkış var. Solskjaer onu daha derinde oyun kurucu olarak kullanıyor ve yüksek teknik kalitesiyle Joao Mario, iyi bir bağlantı oyuncusu rolünü başarılı bir şekilde icra ediyor. Şu an için Beşiktaş’ın en önemli transferi Joao Mario. Solskjaer, Alex Oxlade-Chamberlain’i de kazanmak için çaba sarfediyor. Dün Beşiktaş’ın en iyisi savunmada kusursuz oynayan, her ikili mücadeleyi kazanan Emirhan Topçu idi. Gedson Fernandes, Joao Mario ve Masuaku da takımın öne çıkanlarıydı. Gedson Fernandes gerçekten de çok değerli bir futbolcu. Bu kadar yüksek enerji ve tempoyla oynayan bir oyuncuyu Beşiktaş, satmamalı.
11’DE ‘0’IN BAŞKA İZAHI OLAMAZ
Trabzonspor'a gelince... Bordo mavililer, dün pozisyona girmeden 1-0 öne geçmesine rağmen maçın büyük bölümünde beklenen futbolunun çok gerisindeydi. Trabzonspor, deplasmanda hiç galip gelemedi. Oyuncu grubu büyük ölçüde maç kaybetmeyi dert etmeyen karakterde futbolculardan oluşuyor. 11 deplasmanda “0” galibiyetin başka izahı yok.
Fenerbahçe, hafta içindeki Erzurum maçında üç stoperini birden sakatlıklar nedeniyle kaybetti. Dün Alanya’da da henüz 12. dakikada Çağlar Söyüncü sakatlanıp çıktı. Buna rağmen Jose Mourinho bir çözüm üretebildi ve Sofyan Amrabat’ı savunmanın merkezinde oynattı.
Bu kadar eksiğin olduğu bir Fenerbahçe’nin, son üç resmi maçında kazanan, çıkıştaki Alanyaspor’a karşı çok zorlanacağını düşünüyorduk. Belli ki Alanyaspor Teknik Direktörü Sami Uğurlu tüm planını Fenerbahçe’nin arkada bırakacağını umduğu geniş alanlar üzerine yapmış. Ancak Mourinho bu tuzağa düşmedi ve Alanyaspor’a geçiş imkanı tanımadı. Rakibinin fazla üstüne gidip maçı set hücumuna çevirerek Alanya yarı sahasına yerleşmedi.
EDIN DZEKO BİR BAŞKA
Fenerbahçe, Alanyaspor’un tuzağına düşmezken, bu anlayışla çok büyük hücum zenginliği yaşamamasına rağmen, başta Edin Dzeko olmak üzere usta ayaklarıyla skoru almayı bildi. 39 yaşına gelen Boşnak santrfor, Sebastian Szymanski ve Anderson Talisca ile gelen iki golde de ilk bağlantıyı yapan oyuncu. Sarı lacivertli takım Edin Dzeko ile hücuma çıkıp rakip yarı sahaya geçebiliyor. Dzeko olmasaydı, dünkü 11, kenar oyuncuları Filip Kostic ve Oğuz Aydın’ı bu kadar iyi kullanamazdı. Dzeko, takım savunmadan çıkarken hep doğru açıda pas kanalına giriyor, sırtı dönük topu alıyor ve asla kaybetmeden doğru servislerle arkadaşlarını hücuma çıkartıyor.
Dün Fenerbahçe, çok doğru ve akılcı bir oyun sergiledi, Alanyaspor’a pozisyon vermeden önemli bir 3 puanın sahibi oldu.
Beşiktaş, dün çok zor bir maçı kazandı. Kış aylarında Sivas’ın dondurucu soğunda saat 19’da nedense sadece Beşiktaş oynuyor?
Sporcu sağlığı açısından sorun yaratabilecek, sakatlıklara yol açacak kadar soğuk bir havada ve bozuk zeminde oynamak kolay değil. Dün disiplinli oynayan ve geçmiş maçlara oranla topun değerini daha fazla bilen bir Beşiktaş gördük. Ayrıca takım boyu daha kısa ve kompakt bir takım vardı sahada.
JOAO MARIO ÇOK İYİYDİ
Joao Mario, orta alanda oyun kurucu pozisyonunda idi ve arkadaşlarını çok iyi yönlendirdi. Teknik kalitesi yüksek ve oyun zekası olan bir oyuncu Joao Mario ve kesinlikle kanat değil. Süratli değil ve temposu düşük ama dün oynadığı pozisyonda başarılı oldu.
Savunmada görev yapan oyuncu da, kaleci Mert Günok da görevlerini yaptı. Arthur Masuaku, Ole Gunnar Solskjaer geldikten sonra görülen çıkışını devam ettirerek gollük bir pozisyonu engelledi ve bir de şık asist yaptı.
KALİTEYİ ARTIRMAK İSTİYOR
Solskjaer, kulübesi güçlü olmamasına rağmen yaptığı hamleler ile skoru tutmak ve farkı artırmak istedi. Norveçli teknik adam, Joao Mario ve Alex Oxlade-Chamberlain’in kariyerlerinin ve kalitelerinin farkında. Onları kazanıp takımın genel kalitesini artırmak istiyor.
Dün Ciro İmmobile ve Ernest Muci hariç 11’de başlayan herkes görevini yaptı. Mustafa Hekimoğlu’nun çalışkan ve hareketli oyunu sevindirici. Semih Kılıçsoy da Norveçli hocadan süre alıyor ama topsuz oyunu öğrenip, pas kalitesini geliştirmek zorunda. Bakalım Ole Gunnar Solsjkjaer genç forvetlere neler katacak?