Beşiktaş iyi başladığı maçta ilk yarının mutlak hakimi olmasına rağmen rakip kale önünde etkili değildi ve az pozisyon üretti. Rakip ceza sahasına kadar topu çok etkili dolaştıran siyah-beyazlılar, ısrarla topu yerden oynayıp savunma arasına sızmaya çalıştı.
Joao Mario, Rafa Silva ve Arthur Masuaku; Ole Gunnar Solskjaer ile birlikte performanslarını zirveye taşıdılar. Norveçli teknik adam yakından tanıdığı Alex Oxlade-Chamberlain’in kalitesinin biliyor ve onu kazanmak için ısrarla süre vermeye devam ediyor. Dün de İngiliz futbolcu süre aldığı bölümde paslarıyla oyunu çok iyi yönetti. Savunmada Emirhan Topçu-Felix Udokai ikilisinin uyumu devam ediyor.
MERT YiNE TAKIMI AYAKTA TUTTU
Her zamanki gibi kaleci Mert Günok kritik anlarda takımını ayakta tutuyor ama Beşiktaş ile ilgili son 20 dakikadaki sorunun temeli topun hiç ön alanda kalmaması. Semih Kılıçsoy’un doğru pas açılarına gelip top alıp, pas oyununda aktif olması lazım. Arkadaşlarıyla saha içi iletişimi yok. Rakip kaleden uzak olduğu zaman topu ayağından çok daha çabuk çıkartmalı.
ARROYO U19 TAKIMINDA PiŞMELi
Ayrıca 18 yaşındaki Keni Arroyo için de şu net bir şekilde görülüyor ki; henüz bu seviye için çok eksikleri var. Zaman zaman dar alanda etkili olabilir ama fiziksel olarak U19 takımında oynayıp pişmeli.
Ole Gunnar Solskjaer oyuncu değişikliklerini çok erken yapıyor ve son 20 dakikadaki teslimiyetin nedeni girenlerin çıkanların kalitesinde olmaması ve saha içinde dengenin bozulması. Milot Rashica-Keny Arroyo değişikliği 58’de olmaz 75-80’de olur. Neticede Beşiktaş, Solskjaer ile çok da iyi oynamadığı bir maçı gol yemeden kazandı ve galibiyet serisini sürdürdü.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki derbinin 90 dakikası sona erdiğinde iki takım da 0-0’lık skordan mutlu oldu. “Bu yarış böyle devam etsin, biz bir şekilde Anadolu takımlarını zaten yeniyoruz. Derbide birbirimizi fazla hırpalamayalım” düşüncesiyle oynadılar. Hadi Okan Buruk’un takımı 6 puan önde, ikili averajla birlikte 7 puanlık bir avantajı var.
Fenerbahçe’de teknik direktör Jose Mourinho neden kazanmak için hiçbir şey yapmadı? 200 milyon Euro’luk takım bu futbolu oynamak için mi kuruldu? Sadece gol yememek için 10 kişiyle topun arkasında bekleyen bir Fenerbahçe ve hücumda tek plan orta-kafa-gol.
Bu maç Fenerbahçe açısından bir fırsattı. “Galatasaray’a hiç pozisyon vermedi” övgüsünden ziyade “Fenerbahçe kaç kez gole yaklaştı?” sorusu dünkü maç için aslında daha değerliydi.
BU PAHALI KADROLARLA IZLEDIĞIMIZ FUTBOL BU!
Galatasaray yüzde 60 topla oynadı ve risk almadı. Lemina sahanın en iyisi olurken, Dries Mertens’in yokluğunda Osimhen’in orta sahayla bağlantısı tamamen koptu.
Dün hafta boyunca yaratılan gerginliğin suni ve gereksiz olduğunu, bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde daha gördük. Kaybetmekten korkan iki teknik adamın bu kadar pahalı kadrolarla oynattığı, bizlere izlettiği futbol maalesef bu.
AZ Alkmaar’ın çoluk çocukla hafta içinde oynattığı futbolu da gördük. Dün derbide oynanan oyunu da...
Sloven hakem Vincic’e gelince kendisi için zor bir maç olmadı. Oyuncular ve teknik adamlar iç saha maçlarında Türk hakemlerine baskı kurabiliyorlar. Dün bunu Vincic’e yapamadılar.
Şu çok net ki: Beşiktaş, Ole Gunnar Solskjaer ile birlikte yeniden takım ruhu yakaladı. Futbolcuların vücut dili, kazanma arzusu ve ortaya koydukları mücadele üst üste gelen galibiyetlerin anahtarı. Dün hemen hemen hiç atak şansı bile vermediği Trabzonspor’a karşı Rafa Silva’nın çıkarken kaybettiği topla 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen yüksek tempo ve baskıyla oynayan Beşiktaş, kazanmayı hak eden taraftı.
İlk yarıda Ciro İmmobile ve Rafa Silva ile girdiği pozisyonlardan sonuç alamayan siyah beyazlılar, ikinci devrede şiddetli baskı ile topu kanatlara hızlı indirerek etkili oldu. Nitekim 2 gol de Arthur Masuaku ve Milot Rashica ile kenarlardan geldi.
EN ÖNEMLi TRANSFER JOAO MARİO
Beşiktaş'ta a son maçlarda Joao Mario’da büyük bir çıkış var. Solskjaer onu daha derinde oyun kurucu olarak kullanıyor ve yüksek teknik kalitesiyle Joao Mario, iyi bir bağlantı oyuncusu rolünü başarılı bir şekilde icra ediyor. Şu an için Beşiktaş’ın en önemli transferi Joao Mario. Solskjaer, Alex Oxlade-Chamberlain’i de kazanmak için çaba sarfediyor. Dün Beşiktaş’ın en iyisi savunmada kusursuz oynayan, her ikili mücadeleyi kazanan Emirhan Topçu idi. Gedson Fernandes, Joao Mario ve Masuaku da takımın öne çıkanlarıydı. Gedson Fernandes gerçekten de çok değerli bir futbolcu. Bu kadar yüksek enerji ve tempoyla oynayan bir oyuncuyu Beşiktaş, satmamalı.
11’DE ‘0’IN BAŞKA İZAHI OLAMAZ
Trabzonspor'a gelince... Bordo mavililer, dün pozisyona girmeden 1-0 öne geçmesine rağmen maçın büyük bölümünde beklenen futbolunun çok gerisindeydi. Trabzonspor, deplasmanda hiç galip gelemedi. Oyuncu grubu büyük ölçüde maç kaybetmeyi dert etmeyen karakterde futbolculardan oluşuyor. 11 deplasmanda “0” galibiyetin başka izahı yok.
Fenerbahçe, hafta içindeki Erzurum maçında üç stoperini birden sakatlıklar nedeniyle kaybetti. Dün Alanya’da da henüz 12. dakikada Çağlar Söyüncü sakatlanıp çıktı. Buna rağmen Jose Mourinho bir çözüm üretebildi ve Sofyan Amrabat’ı savunmanın merkezinde oynattı.
Bu kadar eksiğin olduğu bir Fenerbahçe’nin, son üç resmi maçında kazanan, çıkıştaki Alanyaspor’a karşı çok zorlanacağını düşünüyorduk. Belli ki Alanyaspor Teknik Direktörü Sami Uğurlu tüm planını Fenerbahçe’nin arkada bırakacağını umduğu geniş alanlar üzerine yapmış. Ancak Mourinho bu tuzağa düşmedi ve Alanyaspor’a geçiş imkanı tanımadı. Rakibinin fazla üstüne gidip maçı set hücumuna çevirerek Alanya yarı sahasına yerleşmedi.
EDIN DZEKO BİR BAŞKA
Fenerbahçe, Alanyaspor’un tuzağına düşmezken, bu anlayışla çok büyük hücum zenginliği yaşamamasına rağmen, başta Edin Dzeko olmak üzere usta ayaklarıyla skoru almayı bildi. 39 yaşına gelen Boşnak santrfor, Sebastian Szymanski ve Anderson Talisca ile gelen iki golde de ilk bağlantıyı yapan oyuncu. Sarı lacivertli takım Edin Dzeko ile hücuma çıkıp rakip yarı sahaya geçebiliyor. Dzeko olmasaydı, dünkü 11, kenar oyuncuları Filip Kostic ve Oğuz Aydın’ı bu kadar iyi kullanamazdı. Dzeko, takım savunmadan çıkarken hep doğru açıda pas kanalına giriyor, sırtı dönük topu alıyor ve asla kaybetmeden doğru servislerle arkadaşlarını hücuma çıkartıyor.
Dün Fenerbahçe, çok doğru ve akılcı bir oyun sergiledi, Alanyaspor’a pozisyon vermeden önemli bir 3 puanın sahibi oldu.
Beşiktaş, dün çok zor bir maçı kazandı. Kış aylarında Sivas’ın dondurucu soğunda saat 19’da nedense sadece Beşiktaş oynuyor?
Sporcu sağlığı açısından sorun yaratabilecek, sakatlıklara yol açacak kadar soğuk bir havada ve bozuk zeminde oynamak kolay değil. Dün disiplinli oynayan ve geçmiş maçlara oranla topun değerini daha fazla bilen bir Beşiktaş gördük. Ayrıca takım boyu daha kısa ve kompakt bir takım vardı sahada.
JOAO MARIO ÇOK İYİYDİ
Joao Mario, orta alanda oyun kurucu pozisyonunda idi ve arkadaşlarını çok iyi yönlendirdi. Teknik kalitesi yüksek ve oyun zekası olan bir oyuncu Joao Mario ve kesinlikle kanat değil. Süratli değil ve temposu düşük ama dün oynadığı pozisyonda başarılı oldu.
Savunmada görev yapan oyuncu da, kaleci Mert Günok da görevlerini yaptı. Arthur Masuaku, Ole Gunnar Solskjaer geldikten sonra görülen çıkışını devam ettirerek gollük bir pozisyonu engelledi ve bir de şık asist yaptı.
KALİTEYİ ARTIRMAK İSTİYOR
Solskjaer, kulübesi güçlü olmamasına rağmen yaptığı hamleler ile skoru tutmak ve farkı artırmak istedi. Norveçli teknik adam, Joao Mario ve Alex Oxlade-Chamberlain’in kariyerlerinin ve kalitelerinin farkında. Onları kazanıp takımın genel kalitesini artırmak istiyor.
Dün Ciro İmmobile ve Ernest Muci hariç 11’de başlayan herkes görevini yaptı. Mustafa Hekimoğlu’nun çalışkan ve hareketli oyunu sevindirici. Semih Kılıçsoy da Norveçli hocadan süre alıyor ama topsuz oyunu öğrenip, pas kalitesini geliştirmek zorunda. Bakalım Ole Gunnar Solsjkjaer genç forvetlere neler katacak?
TWENTE-Beşiktaş maçının ilk yarısında iki takımın da birbirine üstünlük kuramadığı, gol pozisyonlarını göremediğimiz, top kayıpları ile dolu ama tempolu bir 45 dakika izledik. Beşiktaş, kazandığı toplarla hızlı geçişleri hedefledi ancak pozisyona
giremediği gibi topu ön alanda tutmakta da zorlandı. Ev sahibi Hollanda temsilcisi ise daha fazla topa sahip olup set hücumlarıyla gole gitmek istese de Beşiktaş savunması buna izin vermedi.
BEŞiKTAŞ DiREKT OYUNU FAZLA ABARTIYOR
SiYAH beyazlılar direkt oyunu fazla abartıyor ve topu kaptığı an rakip savunmanın arkasına geçip pozisyona girmeye çalışıyor. Bu plan, düşünüldüğü kadar kolay değil. Bu anlayışla hem çok top kaybı yapıyorsun hem de topu tekrar kazanabilmek için mücadele ediyorsun. İkinci yarı Twente golü bulana kadar daha üstün oynadı. Beşiktaş mücadele etse de gol için hiçbir pozisyon yaratamadı. 1-0’dan sonra da beraberlik için tek bir şans için heyecan duymadık.
BiR TÜRLÜ ORGANiZE OLAMADILAR
NE yazık ki dün gece Beşiktaş açısından sahada mücadele etmek isteyen ama asla organize olamayıp rakip yarı sahaya geçip de etkili olamayan bir Beşiktaş vardı. Kazanmayı ve puanı hak etmedik. Futbol adına ortaya somut bir şey koyamadık.
Ole Gunnar Solskjaer, dün Beşiktaş oyuncu grubunun gerçeği ile yüzleşti. Deplasmanda gereken savaşçılığı ortaya koyamayan, isyan etmeyen karakterdeki futbolcular sadece kontratak oyununu uygulayabildiklerini de Norveçli teknik direktöre gösterdiler. Direkt oyun Anadolu takımlarına karşı olmaz ve Beşiktaş dün ilk yarıda 0.15 gol beklentisi ile hücum bölgesinde sadece 19 isabetli pas ile oynadı.
SET HÜCUMU VE DURAN TOPLAR
Antalyaspor ve muadili takımlara karşı topa sahip olarak rakip yarı alanda atak devamlılığı ile oynamak bu şekilde mümkün değil. Ole Gunnar Solskjaer set hücumuna ve duran toplara yönelik gelişme kaydedecek çalışmalar yapmalı. Dün Beşiktaş, 90+5’te bir köşe vuruşu kazandı. Herhalde eskiden kalma bir alışkanlık olacak ki rakip ceza sahasına sadece 5 oyuncu gitti. Kaleci ve korneri kullanan oyuncu hariç geriye 4 kişi kalıyor. 11 kişiyle ceza sahasında savunma yapan rakibe karşı kornerde 5 kişi göndermek neden?
ÇOK FAZLA SORUN VAR
Solskjaer’in siyah beyazlı takımda süratle çözmesi gereken çok fazla sorun var. Ancak realite şu ki: Bu futbolcular ile bu hücum hattıyla Beşiktaş, Athletic Bilbao maçında olduğu gibi sadece kontratak oynayabilir.
Teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer belli ki oyuncularla yaptığı 1’e 1 görüşmelerde hem özgüven aşılamış hem de nasıl bir oyun istediğini dikte etmiş. Gerçekten de izleyenlerin keyif aldığı, oynayanların zevk aldığı bir Beşiktaş vardı sahada.
DAHA DA FARKLI KAZANABiLiRDi
Athletic Bilbao gibi Avrupa Ligi’nde liderliğe oynayan, Avrupa’da hiç maç kaybetmemiş ve sadece 2 gol yemiş bir takım karşısında 4-1’lik galibiyet gerçekten de harika. Atılan gollerin dışında kaçan fırsatlardaki pozisyonlar da müthiş geçiş hücumlarıyla geldi. Beşiktaş bu karşılaşmayı daha da farklı kazanabilirdi.
YETENEĞiNi iLK MAÇTAN GÖRDÜK
Solskjaer'in taktiksel olarak yetenekli bir teknik adam olduğunu daha ilk maçtan gördük. Ayrıca futbolcuları çok iyi tanıdığını ve Beşiktaş takımını ciddi anlamda çalıştığını da gösterdi. Yaptığı ilk değişikliklerde Arthur Masuaku ve Ciro İmmobile’nin 90 dakikalık bir mücadeleyi çıkaramayacak durumda olduklarının da farkında.
MUCi BAMBAŞKA BiR SEViYEDEYDi
Dün Muci, bambaşka bir seviyede oynadı. Yeteneğini ve potansiyelini fazlasıyla gösterdi. Rashica 2 gol, 1 asist ile yıldızlaşırken 1 gollük topunu da savunma çizgiden çıkarttı. Rafa Silva, Gedson ve Musrati harika bir maç çıkarttılar. Svensson da Nico Williams’a adım attırmadı. Mert Günok her zaman ki gibi güven verdi. Dün Beşiktaş, taraftarına umut ve neşe verdi. Solskjaer geldiği ilk andan itibaren açıklamaları ve pozitif enerjisiyle Beşiktaşlılar tarafından çok sevildi ve dün harika bir futbolla da büyük bir güven aşıladı.
ÇÖZÜM ODAKLI BiR BAŞKAN