Paylaş
Muhtemelen akşamları annelerin elişiyle gelip kendi kanalını açıp izlediği çok sesli, çok sırlı odalar...
Odaya 37 ekran televizyon alındığında eve gelen komşulara illaki gösterildiği tatlı küstahlıklar zamanı. Üstündeki danteliyle, bol tüketilen mandalinasıyla, büyük sorunların aile içinde örtbas edildiği ama çocukların her şeyi anladığı yıllar...
95-96 senesinin civarındayız. Şahane bir yeni yıl yemeği sonrası eve geldik, uyuduk.
Gecenin yarısı ranzanın yanındaki koltukta baktım annem bir film izliyor sessizce ağlayarak.
Hiç sormadım ne olduğunu. Çocuk aklımla uyandığımı fark etmesin diye kendimi gizlemeye çalıştığım yorganın altından baktım durdum.
Ertesi hafta gece yarısı annem odanın kapısını açtı, babam da arkada. Ablamla ben de uyandık tabii. N’oluyor yahu!
“TRT’de bir film var. Geçen hafta vermişti, telefonlar susmamış, yine vermişler! Çabuk kalkın, izlemeniz gerekiyor!”
“Ne filmi ki bu?”
“Mucizelerle ilgili! Çabuk!”
Evet efendim. “Evet Virginia, Noel Baba diye bir şey var” idi o film.
Gerçek hikayesiyle beraber kısaca şöyledir:
8 yaşındaki Virginia O’Hanlon, 1897’de The Sun gazetesi editörüne bir mektup yolluyor.
“Ben 8 yaşındayım. Bazı küçük arkadaşlarım Noel Baba’nın olmadığını söylüyor. Babam, ‘Eğer onu güneşin içinde görebiliyorsan var demektir’ diyor. Lütfen bana gerçeği söyleyin, gerçekten bir Noel baba var mı?”
Düşünüyorum; şimdilerde yazsan bunu kime yazarsın? Ve ertesi gün o gazetede ne çıkar acaba? O cevapları verecek gazetecilerle duamız... Daima...
Ya da Virginia’ya da derdik ki; “Kızım sen canlı kaldığına dua et, deli deli konuşma. Çok da her yerde anlatma! Vallahi alırlar içeri ya da salarlar dışarı o daha fena!”
Ama yok! Elin memleketinde adam demiş ki: “Yaz kızım gazeteye bunu. Belki kişisel gelişime bir katkısı olur!”
Neyse efendim. Editör abimiz yani Francis Pharcellus Church, bu küçük sorunun arkasındaki felsefi dili, hissi ve mucizeyi ön planda tutan 8 yaşındaki kız çocuğuna bir cevap yazıyor.
Elbette bu soru-cevap, bir film olarak çıkıyor karşımıza.
Mektubu yazan Virginia, yeni yıl yaklaşırken yoksullukla mücadele eden bir ailenin en küçük kızı. Zaten “zor günümde yoksan hiç olma bari Santa” kafası nedir hepimiz biliriz...
Fakat orijinal hikaye öyle değil. Aslında bir çocuğun cevap araması için “azalmasına” gerek yoktur hayatta.
Charles Jarrott filmi böyle yapmış. Kabul.
Editörün kıza yolladığı cevap, yıllar sonra, 1971’de vefat eden Virginia’nın ardından her yıl Noel zamanı okunmaktadır. Mektup şöyledir:
“Virginia, arkadaşların yanılıyor. Onlar, şüpheci çağımızın şüpheci ortamından etkileniyorlar, gözleriyle gördüklerinden başka bir şeyin varlığına inanmıyorlar. Kendi küçücük zihinlerinin algılayamadığı hiçbir şeyin olamayacağını düşünüyorlar.
Tüm zihinler Virginia, ister büyüklerin isterse çocukların olsun, küçüktür.
Şu kocaman evrende, evrenin sınırsızlığıyla kıyaslandığında, tüm gerçeği ve bilgiyi kavrayabilen zekayla yan yana konulduğunda insan sadece bir böcek, bir karınca olabilir.
Evet Virginia, bir Noel Baba var. En az sevgi kadar, cömertlik kadar, bağlılık kadar var olduğu kesin ve biliyorsun bunlar ne kadar çok yer kaplıyor hayatında, yaşantına ne kadar çok güzellik ve sevinç katıyor.
Tanrım! Noel Baba olmasa dünya ne sıkıcı bir yer olurdu! En az Virginia’lar olmadığında olacağı kadar sıkıcı olurdu o zaman dünya.
O zaman ne çocuksu bir inanç, ne de hayatta var olmayı dayanılır kılan şiir, romantizm olurdu.
Hissetmek ve gözlemlemekten başka bir eğlencemiz olmamalı. Çocuklukla beraber dünyayı dolduran ışık yok edilmiş olurdu.
Sizler bebeğin çıngırağını koparıp parçalıyorsunuz ve içindeki neyin ses çıkardığını görmeye çalışıyorsunuz; oysa görünmeyen dünyayı örten ve en güçlü insanın, hatta bütün en güçlü insanların bir araya gelip güçlerini birleştirdiklerinde bile koparıp parçalayamayacağı bir örtü vardır.
Yalnızca inanç, şiir, sevgi, romantizm bu perdeyi kaldırabilir ve ötesindeki ilahi güzelliği ve ihtişamı görebilir.
Bunların hepsi gerçek mi? Ah Virginia, bütün bu dünyada gerçek ve değişmez olan başka hiçbir şey yok.”
O gece bu filmi mucizeden gözümüzde yaşlarla izlemiştik.
Hepimiz sarılmıştık. Ağlamıştık.
Evin içi Emek Sineması sanki.
Neyse.
Sonra tabii Santa da bizim bacada sıkıştı zaten!
Boşandı bizimkiler.
Kısaca;
◊ İyi geçirin yaşadığınız her yeni yılı. Sarılmak için, birlikte mutlu olmak için filmlerden daha hızlı davranın.
Yaşadığınız zamanı duyun, duyarlı olun.
◊ Evet Virginia! Ben de ertesi gün okula gitmedim film yüzünden.
Sisteme karşı geldim.
Güzel şeylere inandım.
Hep güzel şeyler olmuyor elbette.
Lakin inanmaya devam edecek sebeplerim çoktu.
Onları gördüm.
Mucizelere inanıyorum!
Çünkü bu dünyayı senin gibilerin kurtaracağına sonsuz inanmayı seçtim.
Sefam olsun.
Yeni yılınız kutlu olsun.
Paylaş