Washington Saddam'a kilitlendi

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak NATO ülkelerinden gelen 11 kişilik gazeteci grubuyla hafta başından beri Washington'dayım.

Program oldukça yüklü. Pentagon'da Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in basın toplantısından tutun, ABD politikasına yön veren tink-tank'ların görüşlerine dek sayısız sese kulak veriyoruz.

Önce gezinin amacına ilişkin küçük bir açıklama:

Kasım ayında Prag'da yapılacak NATO zirvesinden önce, basını bilgilendirme turu.

Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var.

11 Eylül'den sonra (burada felaket günü artık 9/11 diye anılıyor). ‘‘Dünyada neden bu kadar tepki çekiyoruz’’ sorusunu kendi kendine soran ABD, medyaya politikasını iyi anlatamadığı inancında.

Hem de Irak operasyonundan sonra tepkileri daha da çekebileceğinin bilincinde.

Bu yüzden medyaya kendi bakış açısını anlatmaya çalışıyor.

Bizim grubun Washington'da olduğu tarihte Arap ülkelerinden başka bir grup gazetecinin de burada olması tesadüf değil herhalde.

9/11'e dönersek...

ABD olayın şokunu hálá üzerinden atmış değil.

Sokaktaki insan, paranoya derecesinde korkuyor terörden.

Yeri gelmişken hemen aktarayım:

Gruptaki Danimarkalı gazeteci anlattı.

Bir kafede rastladığı Amerikalı kadın, Somalili bir gençle sohbetinden son derece tedirgin olmuş.

Zira Somalili, ‘‘Vatanın için ölür müsün?’’ gibi sorular sormuş.

Kadında, ‘‘Acaba terörist mi?’’ şüphesi.

Garsondan adamın bira içtiği bardağı ilerde kanıt olabilir diye kaldırıp saklamasını istemiş. Amerikalının paranoyası, işte bu boyutta.

Peki ya resmi çevreler?

Onlar Saddam'a kilitlenmiş.

‘‘Başkan Bush zamanını tayin ettiği anda Irak vurulacak.’’

Herkesin ağzından bunu duydum. ABD her şeyi birden halletmek istiyor.

Terör, Afganistan, Irak...

Peki Saddam devrildi diyelim, yerine kim gelecek?

İşte bu soru havada kalıyor.

Cevap yok.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSİS) uzmanlarından Simon Serfty diyor ki:

‘‘Sonrasını göreceğiz.’’

Ona göre Saddam giderse, Ortadoğu sorunu daha hızlı halledilecek.

Kısaca burada tüm hesaplar Iraklı diktatörün gidişine göre yapılıyor.

Mesela petrol.

Ekonomisi hız kesen ABD'nin gözü, kaç zamandır petrol fiyatlarında.

Sanayisi, petrole bağımlı.

Washington'da operasyon başladığı takdirde, fiyatların geçici bir süre için fırlayacağı, daha sonra varili 18 ile 20 dolara düşeceği konuşuluyor.

Afganistan ABD'ye 20 milyar dolara mal olmuş

WASHİNGTON'un Saddam'a kilitlendiği doğru. Ama Saddam'ın yanı sıra, terör ve Afganistan aynı sıklıkla karşımıza çıkıyor.

ABD'li yetkililer, her fırsatta terörle mücadele için oluşturulan 90 ülkeli koalisyondan pek mutlu olduklarını söylüyorlar.

Afganistan da Amerikalıların hayatlarında bayağı yer etmiş.

Savunma Bakanı sözcülerinden Torrie Clark'ın ofisinde duvardaki saatlerden biri Kabil saatini gösteriyor.

Washington'un şimdilerde en gözde lokantalarından biri, Afghan Grill. Afgan spesiyalitelerinin yanında Efes Pilsen birasıyla 1999 Yakut şarabı ikram ediliyormuş. Bunu oteldeki kitapçıktan okudum. CSİS'dan Simon Serfty ABD'nin Afganistan'da şimdiye kadar 20 milyar dolar harcadığını söylüyor.

‘‘Bu rakam Almanya'nın savunma bütçesine eşit’’ diyor. Müttefiklerin savunma harcamalarının ABD'ye göre oldukça düşük olması şikayetlerini de sık sık duyuyoruz.

Afganistan konusuna dönersek, Savunma Bakanlığı'nın Afganistan uzmanı Dr. Joseph Collins ise ilginç rakamlar veriyor. Afganistan'da şimdiye kadar 80 milyon dolarlık proje başlatılmış.

70 bin talebenin devam ettiği 61 okul açılmış.

526 bin kişinin faydalanacağı 15 tıp merkezi hizmete sokulmuş.

259 bin kişinin yararlanacağı 12 su projesi başlatılmış.

Projelerde 18 bin Afganlı işçi çalıştırılmış.

8 bin aileye kümes hayvanı dağıtılmış.

90 bin kişinin yararlanacağı veterinerlik merkezleri açılmış.
Yazarın Tüm Yazıları