ULUSLARARASI Enerji Ajansı’nın baş ekonomisti Fatih Birol tam bir hafta önce İstanbul’a geldi. Sabancı Holding’de ekibiyle hazırladığı "2008 Dünya Enerjisine Bakış" Raporunu sunarken birkaç kez peş peşe "Rusya’ya dikkat" dedi.
Özellikle doğalgazının dörtte üçünü Rusya’dan karşılayan Türkiye’yi uyardı.
"Bir ülkeye bu kadar bağlanmak doğru değil. Doğalgazı başka yatırımlarla çeşitlendirmek gerek" uyarısında bulundu.
Fatih Birol’un uyarısından bir hafta sonra ne oldu?
Rus Gazprom şirketi, Ukrayna’nın gaz vanası kapattı.
Kapatma gerekçesi 2 milyar dolarlık borç ve yeni anlaşmada bazı maddelerde uzlaşmazlık.
Ukrayna’ya vananın kapatılması, Rusya’dan ithal ettiği gazın bir bölümünü bu ülke üzerinden alan Türkiye’nin de etkilenmesi demek.
Fatih Birol’un hiç ağzından düşürmediği sözcükler olan "arz güvenliğinin" riske girmesi demek.
İki yıl önce 2006 yılında Rusya’nın yine vanayı kapattığı günleri hatırlayın.
Türkiye bayağı zor durumda kalmıştı.
İran’ın da verdiği gazda kesinti olması nedeniyle o günlerde her birlikte bir "doğalgaz krizi" yaşamıştık.
KÖTÜ HATIRA ÇERNOBİL
Bu kez yine aynı şey olur mu?
Dünkü gazetelere göre, Botaş, Ukrayna vanasının kapatılmasından etkilenmeyeceğini açıklamış.
Öyle ya da böyle, Gazprom’un dilediği zaman Ukrayna’nın vanasını kapatmasından ötürü hep tetikte olmamız gerektiği bir gerçek.
Doğalgazı başka yatırımlarla çeşitlendirmek için Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralı için kolları sıvadık.
Yine "Rusya" dedik.
Nükleer santral ihalesine tek başvuruyu yapan Rus AtomstroyExport-İnter Rao ve Türk ortağı Park Teknik geçtiğimiz günlerde Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun da onayını aldı.
Bakanlar Kurulu da onayladığı takdirde Mersin-Akkuyu’da ilk nükleer santralımız kurulacak.
Daha önce de yazmıştım.
"Nükleerde hangi ülkeyle çalışılacağı, hangi teknoloji kullanılacağı önemli" diyen Fatih Birol ihaleden Rusya’nın çıkmasından hayli tedirgin.
Peki nükleer ile birlikte enerjide bağımlılığımızı arttırdığımız Rusya’nın nükleer teknolojisi ne durumda?
Biz etkilerini hálá sürdüren Çernobil’de kalmamış mıydık?
ULUSLARARASI NORMLARA UYGUN
İşte bu konuda, şükür ki hiç olmazsa rahatlatıcı haberler var.
Fransız Le Monde Gazetesi’nin 27 Aralık tarihli yazısına göre, Rusya’nın nükleer teknoloji uluslararası normlara uygun.
Gazete, haberine şöyle başlamış: "Rusya nükleer alanda da geri döndü".
Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun benzeri olan Rusya’nın Rosatom Şirketi’nin başındaki SergeyKirienko Le Monde Gazetesi’nin sorularını cevaplamış.
Bir dönem başbakanlık da yapmış olan Kirienko, Rusya’nın 2025 yılına kadar 26 adet nükleer santralı devreye sokacağını söylüyor.
Krize rağmen önceden belirlenmiş olan program sürdürülecek.
Kirienko söyleşisinde, dünyada ilk nükleer santralı inşa etmiş ülkenin Rusya olduğunu hatırlatıyor.
"Nükleer teknolojimizi rahatlıkla ihraç edecek duruma geldik. Nükleerde zincirin her halkasında iddialıyız. Şeffaf ve adil olması koşuluyla her türlü rekabete açığız" diyor.
Hadi, Mersin-Akkuyu nükleer santralı için teknoloji açısından rahatladık diyelim.
Peki ama Birol’un inatla üzerinde durduğu "bağımlılık" meselesi ne olacak?