Akbank Oda Orkestrası'nın şefi Cem Mansur'un değneği Tanrıların şaşkın bakışları arasında havada kavisler çizerken oradaydık.
Orada bulunmamızın nedeniise ‘‘Nemrut Konservasyon Projesi’’ne ‘‘hoşgeldin’’ demekti.
Proje, 2 bin 206 metre yüksekliğinde hepimizin tanıdığı o ünlü tanrı başlarını koruma altına alınmasını amaçlıyor.
Çünkü ne yazık ki, dünyanın sekizinci harikası adayları arasında adı geçen yontular ellenirken dahi zarar görüyor.
Akbank ve American Express Company'nin finansal desteği ve Kültür Bakanlığı'nın denetimindeki konservasyon projesi geçen yıl start almış.
Amsterdam Üniversitesi Arkeoloji Merkezi Başkanlığı'nda bu yıl haziran ayında çalışmalara başlanmış.
Dünya Anıtlar Fonu da, konservasyon metodlarını tespit etmek üzere projeye dahil. Nemrut Dağı'nın batı terasındaki yontuların etrafı çevrilmiş, tahta iskeleler kurulmuş.
ENKA, Nemrut Tanrıları'nın kopan başlarını yerlerine oturtmak için dev vinciyle orada. Zaten Akbank Oda Orkestrası'nın bu inanılmaz ortamdaki konserini dinlemek üzere gelenler arasında ENKA'nın işçileri de vardı. Proje evrensel boyuttaki bir kültür mirasının kurtarılması açısından elbet son derece önemli.
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. O da turizm.
Nemrut'u geçen yıl ziyaret eden turistlerin sayısı 150 bin. Bu yıl iki misli bekleniyor. Çevrenin insanları yaşamlarını yavaş yavaş turizme göre düzenlemeye başlamışlar.
Mesela bizi Káhta'taki Zeus Oteli'nden alıp, dağın eteklerine kadar götüren (ondan sonra tırmanma faslı başlıyor) minibüs şoförü İbrahim, her yıl turizm mevsiminde bir minibus alıp, mevsim sonunda elden çıkartıyor.
Şoför İbrahim, turizmin neredeyse Adıyaman'daki petrol yataklarından daha önemli olduğunu söylüyor. ‘‘Çünkü petrolün bize faydası yok’’ diyor.
‘‘Nemrut Konservasyon Proje’’ni hayata geçirenler ise 10 yıl sürmesi devam eden çalışmaların sonunda Nemrut'a iki milyon turistin gelebileceği iddiasında.
Güneydoğu'nun Bodrum'u: Halfeti
TURİZMDEN esasında tüm Güneydoğu Anadolu'nun büyük beklentisi var.
Gaziantep'ten Nemrut'a kadar bize eşlik eden rehberimiz Sadettin Özer'den öğrendiğime göre, Turizm Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Gaziantep'te 10 günlük bir turizm semineri düzenlemiş.
Yörenin rehberleri de örgütlenmiş.
‘‘Güneydoğu Anadolu Profesyonel Rahberler Derneği’’ni kurmuşlar.
Özer'e göre,2000 yılının Zeugma fırtınasından sonra bölgede büyük bir patlama yaşanmış.
Ne var ki, patlama Fırat'ın kıyısındaki, Zeugma gibi bir bölümü sular altında kalan Halfeti ilçesine pek ulaşmamış.
Nemrut Dağı'ndaki konserin hemen ertesi günü Birecik Baraj Gölü'nün turkuvaz sularında çıktığımız tekne gezisinde Halfeti'ye uğradık.
Yeşillikler içersindeki Halfeti'nin beşte ikisi sular altında.
Suların ortasında bir palmiye dahi görüyorsunuz.
Evleri sular altında kalanların bir bölümü Karaotlar köyüne nakledilmiş.
Öğle yemeğinde sohbet ettiğimiz Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Göçek (Melih Göçek'in akrabası) ve Kaymakam Sıtkı Öcal oldukça dertli.
Araziler gittiği için artık tarım yapılamayan ilçenin tek umudu turizm. Yasalar, gerçekten çok güzel olan eski taş evlerin, konakların tamir edilmesine engel. Güzelim ilçede hiçbirşey yapılamıyor.
Turist gelirse kalacak otel yok.
Belediye Başkanı ‘‘Burası Güneydoğu'nun Bodrum'u olabilir’’ diyor.
Halfeti birçok ünlünün doğum yeri.
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in yanısıra, Hacettepe Üniversitesi'nde klasik gitar eğitimi veren Ahmet Kanneci, Müslüm Gürses, Nuri Sesigüzel buralı.
Kimler hak etmeden para kazanıyor?
TÜRKİYE Sosyal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı TÜSES, hatırlarsanız yaklaşık üç hafta önce ODTÜ'den Prof Sencer Ayata'nın yürüttüğü ‘‘yoksulluk’’ araştırmasını kamuoyuna duyurmuştu.
Önceki gün ise 2002 yılı seçmeninin eğilimlerini ortaya koyan çok önemli bir anketin sonuçlarını açıkladı.
1994'ten bu yana seçmenin eğilimleri üzerinde araştırmalar yapan TÜSES 1998'e kadar dört anket yapmış.
Bu beşinci ve sonuncu anketin önemi diğerleriyle karşılaştırmaları olarak sunulmasında.
Yani seçmenin 1994'ten 2002'e kadar nasıl bir değişimden geçtiğini görmek mümkün.
TÜSES ile Veri Araştırma'nın anketi dünkü Hürriyet'te yayınlandığı için fazla detayına girmeden bir, iki şey eklemek istiyorum.
Ankette şöyle bir soru var: ‘‘Sizce Türkiye'de hak etmediği kadar çok para kazananlar var mı? Kimler?’’
İşte çarpıcı cevaplar:
1996'da ‘‘milletvekilleri, politikacılar’’ diyenlerin oranı yüzde 40.4.
2002 yılında oran yüzde 59.7'ye fırlamış.
Aynı soruya ‘‘sermaye sahipleri’’ diye cevap verenlerin oranında ise düşüş var. 1996'da 42.1 iken 2002'de 23.9. Yani yarı yarıya düşmüş.
Peki ‘‘sermaye sahipleri’’ nin gerilemesinde neyin payı var?
‘‘Yasa dışı özel sektör’’ yani mafyanın ortaya çıkması.
1996'da, haksız kazanç ile mafyayı bağdaştıranların oranı yüzde 7.0 iken 2002 oran yüzde 23.9'a fırlamış.