Geçenlerde konuştuğum Amerikalımuhalif Richard Falk'a ‘‘Clinton iktidarda olsaydı Irak Savaşı olur muydu’’ diye sormuştum.
Falk'un cevabı şöyle olmuştu: ‘‘Afganistan Savaşı evet, ama Irak Savaşı büyük bir ihtimalle gündeme gelmezdi.’’
Richard Falk'u sıkı bir Clinton hayranı sanmayın sakın.
Kesinlikle değil.
Onu acımasızlıkla ve sorumsuzlukla bile suçluyor.
Ama iktidarda olsaydı bir Irak Savaşı'ndan söz edilemeyeceğini de kabul ediyor.
Kapımıza dayanan savaş şimdiki yönetimin talebi ve özellikle iki kişi bastırıyor: Başkan Bush ile yardımcısı Dick Cheney.
Time Dergisi bu ikiliye ‘‘yılın ortaklığı’’ demiş.
Zira Amerikan kamuoyunu savaşa ikna etmek konusunda birbirlerini mükemmel tamamlıyorlarmış.
Amerikalılar bu ikilinin peşine takılmış, fazla sorgulamadan savaşa sürükleniyor.
ABD'nin Irak'a savaş açması gerektiğini ilk telaffuz eden Cheney.
Ağustos ayında yaptığı uzun konuşmada, Saddam'ın suçlarını bir bir sayıyor ve gerekirse Washington'un tek başına hareket edeceğini söylüyor.
Söz konusu konuşma Bush ile birlikte planlanmış.
Yakınlarına bakılırsa Cheney, Bush'un kafasından geçenleri en iyi bilen kişi.
Kişilikleri farklı olsa da aralarında müthiş bir uyum var.
Bush öfkeli, ağzına gelen söyleyen biri.
Cheney, soğukkanlı, mesafeli, ağzı sıkı ve kolları uzun.
Şirketlerin yönetim kurullarından, yabancı hükümetlere kadar uzanan ilişkileriyle Cheney'e ‘‘Bush'un özel CİA'sı’’ diyenler bile var.
Dört kez kalp krizi geçiren Cheney, Bush'u asla başkanlık gibi bir arzusu olmadığı yolunda ikna etmiş.
İşte bu yüzden Bush, ona Clinton'ın Al Gore'a, ya da babasının Dan Quayle'e verdiğinden çok daha fazla yetki vermiş.
Anlayacağınız Cheney, çok daha zeki ve ortaklığı yürüten esas kişi.
Bush kimi zaman yönetimin pis işlerini de ona yaptırıyor.
Meselá, Hazine Bakanı Paul O'Neill'e artık görevi bırakma zamanı geldiğini bildiren kişi de Cheney olmuş.
Peki bu ikiliye herkes güven duyuyor mu?
Cumhuriyetçi Parti'den üst düzey bir yetkilinin söylediklerine bakılırsa pek öyle değil.
‘‘Bu ikisi gerçek dünyada yaşıyorlar mı diye merak ediyoruz. Savaşın tüm sorunları ortadan kaldıracağına gerçekten inanıyorlar mı?’’
Örtüşen karanlık hesapları bir yana, tam olarak ne düşündüklerini, neye inandıklarını kimse bilemez kuşkusuz.
Kesin olan birşey varsa, bizden kilometrelerce uzaktaki bu ikili bizim hayatımızı da fena halde etkileyecek.
Amerikalılar Bush'a daha fazla güveniyor
Time Dergisi'nin CNN ile ortak gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına göre, Bush'a ‘‘güvenilir bir lider’’ gözüyle bakan Amerikalıların oranı yüzde 50. Liderlerine kuşku ile bakanlar ise yüzde 48.
Cheney için sorulan aynı soruya ‘‘evet güveniyoruz’’ diyenlerin oranı yüzde 42. Kuşku duyanların oranı ise yüzde 51.
Kissinger'e göre Saddam nasıl devrilecek
Değişik yönetimlerde, dışişleri bakanlığı ve ulusal güvenlik danışmanlığı yapan Henry Kissinger'in son kitabı ‘‘Amerika'nın Dış Politikaya İhtiyacı Var Mı?’’
ODTÜ Geliştirme Vakfı tarafından Türkçe'ye çevrilen kitabın son sözü terörizme ve Saddam'a ayrılmış.
Halen 11 Eylül'ü Araştırma Komisyonu'nun başkanlığını yapan Kissinger, Saddam'ı devirmek için üç şey öneriyor:
Hızlı ve kararlı askeri planın geliştirilmesi
Saddam'ın yerine nasıl siyasi bir yapının geleceği üzerinde önceden anlaşmaya varılması
Son madde bizi ilgilendiriyor: Askeri planın uygulanabilmesi için anahtar ülkelerin tarafsızlığı ya da desteği
Bush Yönetimisanırım Kissinger'ın tavsiyelerine iyi kulak veriyordur.
Zira özellikle Güney Amerika'da iktidarları devirmek konusunda onun eline kimse su dökemez.