Çölün ve dikenli tombul kaktüslerin diyarında önceleri Apaş ve Navaho yerlileri yaşamış.
16. yüzyılda altın peşinde koşan İspanyollar Arizona'nın kurak toprağına adımlarını atan ilk Avrupalılar.
İspanyollardan sonra diğer Avrupalılar da akın etmiş buralara.
Arizona çölündeki serap, altın.
Yani Doğu'nun göz kamaştıran zenginliği.
İşte bu yüzden çölün başkenti, Arabistan çöllerinde yaşayan Anka Kuşu yani Phoenix olmuş.
1882 yılında, günün birinde Arizona'nın Kaliforniya ile sınırındaki bir ıssız noktada iki altın arayıcısı W.J.Pace ile J.M Murphey için serap gerçeğe dönüşmüş.
İki kafadar cılız bir altın damarına rastlamış.
Sanmışlar ki buldukları altın onları Bağdat Halifeleri kadar zengin, Bağdat Halifeleri kadar güçlü kılacak.
Zira Bağdat'ın altını çabucak tükenmiş ve sonradan gelenler bakır madeniyle idare etmek zorunda kalmışlar.
Bağdat bugün, Arizona'da boz renkli dağların çevrelediği, dünyadan kopuk yoksul bir şehircik.
Kaybolmuş altın hayallerinin şehri.
İkibine yakın sakininin çoğu barakalarda ya da treylırlarda yaşıyor.
Başkan Bush'un vurmaya hazırlandığı Bağdat'ı kimi hayatında hiç duymamış, kimi ‘‘galiba başka bir kıtada bir yer’’ diye tanımlıyor.
Coğrafi bilgilerden yoksun olsalar bu Bağdatlılar dinlerine bağlı ve sapına kadar milliyetçi.
En alımlı binaları, altı kilise ile hem kütüphane, hem cezaevi, hem de mahkeme görevi gören şerifin bürosu.
Bağdat'taki tek lokantanın sahibesi oğlunun Amerikan Donanması’na hizmet vermesiyle övünüyor.
‘‘Oğlum dövüşmeye hazır. Ailesi, vatanı ve özgürlük için canını verebilir.’’
‘‘Özgürlük’’...
Arizona'daki Bağdat'ta en sık duyabileceğiniz sözcük.
Tamam iyi de kimin özgürlüğü, neyin özgürlüğü?
79 yaşındaki emekli madenci Ray Jones'a bakarsanız mesele din özgürlüğü.
‘‘Biz dine inanan insanlarız.. Bu özgürlüğümüzü korumak istiyoruz... Bir din savaşı başladı, bunu biz istemedik.. Iraklılar ve Afganlılar kendi dinlerini benimsemediğimiz takdirde bizleri yokedeceklerini söylüyorlar.’’