Bono, hazineciyi nasıl tavladı

ROCK starı İrlandalı Bono ile ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill elele iki haftalık Afrika turuna çıktılar.

Gana, Güney Afrika, Uganda ve Etiyopya'da okulları, AİDS kliniklerini gezecekler, çeşitli projelerle ilgilenecekler.

Bono ve O'Neill oldukça tuhaf bir çift. İkisine de bu yıl New York'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda rastladım.

İkisini de dinleme fırsatım oldu.

Yemekli bir toplantıda konuşan O'Neill, aklımda kaldığı kadarıyla Arjantin'e akıtılan paranın boşa gittiğini söylüyor, ‘‘Amerikan halkının vergisinin hesabı verilmedikçe Arjantin'e tek kuruş yok’’diyordu.

Paul O'Neill'in iki sözünden biri para, diğeri hesaptı.

Siyah gözlüklü, siyah tişörtlü Bono'nun söylediklerini nedense dikkatlice not almışım.

‘‘21. yüzyıl üç şeyle anımsanacak: İnternet, teröre karşı savaş ve baştan aşağıya alevler içinde yanan bir kıta yani Afrika.’’

Zarafet yarışmasında birinciliği asla kimselere kaptırmayacak olan Ürdün Kraliçesi Rania'nın yanıbaşında ‘‘harbi delikanlı’’ olarak konuşan Bono'nun iki sözünden biri de yardımdı. Dile kolay, rock şarkıcısı 1985'ten beri kara kıtayla uğraşıyor.

Bob Geldof ile birlikte Etiyopyalı açlar yararına düzenledikleri konserden sonra Afrika'dan hiç kopmadı.

Ancak Bono'nun diğer hayırseverlerden farklı bir yönü var.

Gidiyor, yardım paralarının nereye harcandığını bizzat görüyor, kontrol ediyor.

Zaten bu seferki Afrika turuna, Hazine Bakanı Paul O'Neill'i de götürmesi bu yüzden. ‘‘Amerikalı vergi mükellefinin parası nereye gidiyor gözleriyle görsün’’ diyor Hazine Bakanı için.

Peki Clinton, Tony Blair gibi 68 kuşağı politikacılarla iyi anlaşan Bono, Bush Yönetimi'nin muhafazakar politikacılarını nasıl tavlamayı başardı?

İrlandalı şarkıcı yıllardan beri kongrenin muhafazakar üyeleri nezdinde yoğun bir lobicilik faaliyeti sürdürüyor.

Önce Başkan Bush'u yoksul ülkelere yılda ek bir 5 milyar dolarlık yardım konusunda ikna ediyor.

Muhafazakar politikacılarla ise birebir görüşüyor.

Yakın çevresine bakılırsa onlarla konuştuğunda gözlerinin içine bakarak şöyle diyormuş: ‘‘İncil, yoksullara davranışınıza göre yargılanacağınızı söylüyor. Benim vicdanım rahat.. Sizinki de öyle mi?’’

Hazine Bakanı'na gelince...

Bono onunla da saatlerce konuşmuş. Ama küçük bir hileye daha başvurmuş.

ABD'nin önde gelen yardım kuruluşlarını harekete geçirerek, Hazine Bakanı'nı e-mail ve faks bombardımanına tutmalarını sağlamış.

Afrika bir nebze sefaletinden sıyrılabilirse ancak bu dişli İrlandalı rock şarkıcının çabalarıyla sıyrılır.


Bir kitap: Toplumda

Ahlák Anlayışı

HELMUT Schmidt Almanya eski başbakanı.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne adaylığına karşı çıkan biri. ‘‘Avrupa'nın İddiası’’ adındaki kitabında Türkiye'nin ve Rusya'nın neden AB'nin dışında kalmaları gerektiğini açıklıyordu. Jacques Attali ve onun gibi birçok Avrupalı düşünür önce Türkiye'nin ardından Rusya'nın üyeliğini Avrupa'nın güvenliği için önemserken Schmidt aksini savunuyor.

Schmidt'in Türkçe'ye yeni kazandırılan kitabının adı ‘‘Toplumda Ahlák Anlayışı.’’

Üst düzey politikacılardan başlayarak toplumun bütün bireylerinin yükümlü olduğu görevlerin kapsamını yeniden tanımlıyor. Sabancı Üniversitesi tarafından yayınlanmış. Kitabın yayın danışmanı, Sabancı Üniversitesi Öğretim üyesi Bahri Yılmaz kitap için ‘‘siyasi ve kamusal etik değerleri manifestosu’’ diyor.

Türkiye'de tam şu sıralar okunması gereken kitap anlayacağınız.


Zeugma'nın freskleri Gaziantep Müzesi'nde


Zeugma konusunda yazmaya devam. Geçen gün Gaziantep Müze Müdür Yardımcısı Fatma Bulgan'ın imzasını taşıyan bir faks geldi.

Restorasyonları Amerikalı David Packard'ın maddi desteğiyle tamamlanan Zeugma fresklerinin bazıları 23 Mayıs'tan itibaren Gaziantep Müzesi'nde sergileniyor.

Ancak Gaziantep Müzesi'nin elverişli olmaması nedeniyle sadece altı tane fresk sergilenebiliyor.

Fatma Bulgan da faksını ‘‘Zeugma'dan çıkartılan tüm eserlerin sergilenebileceği, Gaziantep'e yakışır daha büyük bir müzenin hayata geçirilmesi dileğiyle’’ diye bitiriyor. Bu arada sürekli müdür değiştiren Gaziantep Müzesi'ne son olarak Hamza Güllüce atanmış.

Geçenlerde, Müzeler ve Anıtlar Genel Müdürü Alpay Pasinli'ye ‘‘Gaziantep Müzesi'nde neden sürekli müdür değişiyor’’ diye sorduğumda şu cevabı vermişti: ‘‘Kadro yetersizliğinden şimdiye kadar vekaleten müdürler atanmıştı. Şimdi asaleten yeni bir müdür atandı. Müzeler için yeterli kadro olmaması büyük sorun. 10-15 yıldır gerekli elemanları alamıyoruz, uzman atayamıyoruz. Bekçi bile yok. Türkiye'nin 30'a yakın müzesi bu durumda.’’

Müzeler Haftası'nda müzeler için kötü bir haber bu.
Yazarın Tüm Yazıları