DÜNYA Ekonomik Forumu’nun mayıs ayında Ürdün’de, Ölüdeniz kıyılarında yaptığı ‘Ortadoğu Davosu’nun üçüncü yılı bu yıl.
Geçtiğimiz yıl, toplantıya ev sahipliği yapan Ürdün’ün Kralı II.Abdullah, Arap dünyasında değişimi tetikleyecek faktörlerin incelenmesini, bir stratejinin belirlenmesini talep etmiş.
İşte bu yıl Ölü Deniz toplantılarında masaya yatırılan, geçtiğimiz bir yıl zarfında ekonomi uzmanlarının, iş çevrelerinin geliştirdikleri Arap dünyası için ‘2010 Vizyonu’.
Arap dünyası için oluşturulmaya çalışan vizyonu tamamlayan faktör ise ‘Arap Ülkeleri Rekabet Raporu’.
Rapor, Türkiye’de pek hoş karşılanmayan ‘Cinsiyet Eşitsizliği’ raporunu kaleme alan, Dünya Ekonomik Forumu ekonomistlerinden Augusto Lopez-Claros tarafından hazırlanmış.
12 ülkeyi ayrıntılı bir şekilde inceliyor.
Rapora göre, Arap dünyasında reformlar konusunda en iyi adım atmış üç ülke şöyle:
Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri.
Katar’ın başarısı özellikle kayda değer. Zira Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Şeyh Muhammed Bin Ahmed Bin Jassim Al-Thani’nin dediği gibi bu ülke yedi yıl öncesine kadar iflasın eşiğindeymiş.
Peki bu ‘2010 Vizyonu’ ne öneriyor?
Özelleştirme, serbest ticareti, iş ortamının iyileştirilmesi, istihdam, teknoloji ve bunlar gibi bir sürü şeyi?
Ancak işbaşı, hızla hem politik, hem ekonomik, hem de toplumsal bir reform sürecine girmek.
Bu konuda biliyoruz ki, Amerikan yönetiminin de Arap dünyası üzerinde baskısı var.
Önceki gün bazı Arap işadamlarınn ‘Bu reformları ABD istedi diye değil, bizim geleceğimiz için istiyoruz’ dediklerini duyunca bizim AB reformları aklıma gelmedi değil.
‘AB istedi diye değil kendimiz için’ öyle demiyor muyuz?
Ölüdeniz-Dünya Ekonomik Forumu toplantılarının ilk günü, 700 kadar bölge liderinin, işadamının, uzmanın katılımıyla ilginç bir anket düzenlendi.
Katılımcılara reformlarla ilgili sorular yöneltildi. Ne sonuç çıktı?
Katılımcıların yüzde 64’ü hükümetlerin değişim ya da reformlara gönüllü olmadıklarına inanıyor.
Çıkan bir diğer sonuç da sivil toplum kuruluşlarının yeterince çaba harcamadıkları. Filistin-İsrail çatışması ve terörizm reformların önündeki iki engel olarak da ortaya çıktı.
Laura Bush’un hedefinde 20 milyon kadını eğitmek var
AMERİKAN yönetimi kalabalık bir ekiple Ölüdeniz’de.
Ekipte Başkan Bush’un eşi Laura Bush, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Robert Zoellick ve yardımcısı Elizabeth Cheney gibi isimler var.
Geçenlerde, Başkan Bush’a ‘erken yatan, uykucu koca’ dediği için sempati toplayan Laura Bush, başkanın ikinci döneminde daha ön planda gibi. Amerikan yönetiminin, yeryüzünün bu taraflarına ‘çekidüzen’ vermek için tasarladığı Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika vizyonunun içinde yer alıyor First Lady.
Öyle anlaşılıyor ki, onun da rolü eğitim ve kadınları kapsıyor.
Nitekim dün burada yaptığı konuşmada, Afganistan, Irak’taki gelişmelerden söz ediyor.
Kadınların demokrasiye katılımının şart olduğunu söylüyor.
Afgan bir kadının kendisine söylediği ‘toplum iki kanatlı kuş gibidir? Bir kanadını kesersen uçamaz’ cümlesini aktararak ‘Ortadoğu’da 75 milyon kadın okur yazar değil’ diyor.
Firt Lady’nin dediğine göre, ABD 2015’e kadar bölgede 20 milyon kadının okur yazarlığı için katkılarda bulunacak.
Batı’ya kaçan para 1.3 trilyon doları buluyor
ARAP dünyasındaki değişimin temel aktörlerinden biri de yabancı yatırım olacak.
Bunun sık sık vurgulanmasıyla birlikte bazı Arap işadamlarından ‘Batı’ya gönderdiğimiz parayı neden kendi ülkelerimizde yatırmıyoruz’ sorusu ilginç bir tartışmaya yol açtı.
Bu arada Arapların Batı’ya kaçırdıkları inanılmaz rakam da telaffuz edildi. Eden kişi Bahreyn Shamil Bankası CEO’su Halid Abdulla-Janahi.
Arapların Batı’da 800 milyar dolar ila 1.3 trilyon doları var.
Abdulla-Janahi, bu rakamın yarısının ‘yolsuzluk’ parası olduğunu ve yatırım için asla geri gelmeyeceğini söyledi.
Arap dünyasına kendi sermayelerinin dışında yabancı sermayeyi savunanlar ise bunu daha çok teknoloji tranferi, know-how, iyi yönetişim, şeffaflık için istedikleri söylediler.