Gila Benmayor

KAGİDER’in zirvesinde İslam’da kadın tartışılıyor

25 Mayıs 2010
KAGİDER’in 2. Uluslararası Zirvesi perşembe günü başlıyor.

İki günlük zirve için “Daha Yetkin Kadın, Daha Gelişmiş Toplum” sloganını benimseyen KAGİDER zirve programından anladığım kadarıyla ilginç konulara el atacak.


Kadınların iş gücüne katılımı, kadın liderlerin ve kadın STK’ların bu alandaki rolleri gibi başlıkların yanı sıra sıra dikkat çeken iki başlık var:

1-   “Yeni Dünya Düzenini Şekillendirmede Kadının Rolü2-  İslamiyetin Kadın Gelişimine Etkileri Nelerdir?

KAGİDER bu başlıkları tartışacak ilginç isimleri de bir araya başarmış.


Yazının Devamını Oku

Dati, Emine Erdoğan’ın davetiyle İstanbul’da

23 Mayıs 2010
FRANSA eski Adalet Bakanı Raşida Dati belki dünyanın en fazla konuşulan kadınlardan biri. Fransa’ya göç etmiş Faslı bir baba ile Cezayirli bir anneden dünyaya gelmiş.
12 çocuklu yoksul bir göçmen ailenin ferdi.
Böyle bir geçmişten Fransa’da bakanlığa kadar yükselmeyi başarmış ilk isim.
Sarkozy iktidara yürürken danışmanı, sözcüsü olarak hep yanında olmuş.
Nitekim, 2007 seçimleri Sarkozy’nin zaferiyle sonuçlanınca Adalet Bakanlığı koltuğuna oturuyor.
Bugün ise iktidardaki UMP Partisi’nden Avrupa Parlamentosu milletvekili.
Sarkozy çiftine yakınlığı, politikada icraatları, çelişkileri hep tartışılmış.
Ancak Dati’yi dünya medyasının ilgi odağı haline getiren şey bebeği Zehra.
Bekâr olan eski Adalet Bakanı iki yıl önce basının karşısına geçip “Hamileyim” dediğinde cesaretine hayran kalmıştım.
Dati babanın kimliğini asla açıklamadı.
Bakanlığı sırasında karnıburnunda koşuşturmaya devam etti.
Şimdi 1.5 yaşında olan Zehra’yı doğurduktan beş gün sonra yeniden işinin başına dönmesi ise ayrı bir olay oldu.

SIFIRDAN YÜKSEKLERE TIRMANDIM

Bir söyleşisinde “Kadınım, annem, babam yabancı, modernim, özgürüm. sıfırdan yükseklere tırmandım, hem de hızlı bir şekilde” diyen bir kadını kim merak etmez?
Hele çocuk-gelinlerin, namus cinayetlerinin kol gezdiği ataerkil bir ülkede yaşıyorsanız
Dolayısıyla Galatasaray Üniversitesi’nin “Fransa Eski Adalet Bakanı’ndan Hukuk Reformu Konferansı” davetine “Hayır” demedim.
Raşida Dati kırılacakmış gibi duran incecik bir kadın.
Bu görüntüsüne inat çelik gibi bir iradeye sahip olduğu her halinden belli.
Zeki ve hırslı.
Hırslı olması çok kere yüzüne vurulmuş olacak ki “Hırs illa olumsuz bir şey değil. Hayallerinin peşinden gitmek anlamında olumlu” diyor.
Hayatından, deneyimlerinden, duygularından kolaylıkla söz edebiliyor.
Dati’ye göre, hayatının en büyük şansı 16 yaşında çalışmaya başlamış olması.
Geceleri hem bir kardiyoloji kliniğinde çalışmış, hem okumuş.
Sağlıkta çalıştığı ve hâkimlik yaptığı dönemleri özlemle anıyor.

BAKANLIKTA KADINLARA YER

Adalet Bakanlığı süresince gerçekleştirmiş olduğu reformlara da değiniyor.
Bunlar arasında, çocuk suçlularla ilgili olanları ön planda.
“Kimse hukukta yapısal reformlar gerçekleştireceğime inanmıyordu ama başardım” diyor.
Pedofillerin cezaevinden salıverilmelerinden sonra gözetim altında tutulmalarına olanak sağlayan yasayıda onun eseri.
Adalet Bakanlığı’nda kadınlara yer açmış.
Göreve geldiğinde bakanlığın üst düzeyinde kadın oranı yüzde 2.
Bakanlıktan ayrıldığında bu oran yüzde 22’lerde.
Dediğim gibi Raşida Dati hakkında çok şey yazılıp, çizilmiş, eleştirilere hedef olmuş ve hatta yerden yere vurulmuş.
Ama o hep yoluna devam etmiş.
“Başarısızlık hayatın parçasıdır. Bana “Hayır” dediklerinde, direndiklerinde vazgeçmedim zira kaybedecek bir şeyim yoktu” diyor.

KIZIM MUTLULUK KAYNAĞIM

“Benim gibi göçmen, yoksul bir aileden gelen birinin sağın sözcüsü olması yadırganıyor. Ama neden benim gibi insanların hep solda olmaları gerekiyor?” diye ekliyor.
Peki ya bekâr annelik? Zehra?
Kimse sormuyor ama Dati açıksözlülükle “Bir kızımın olduğu kimsenin gözünden kaçmadı sanırım. Çocuğum benim için büyük bir mutluluk kaynağı” diyor.
Konferans sonrası ayaküstü sohbette Dati’ye, İstanbul ziyaretinin nedenini soruyorum.
Bir süre önce Katar’da tanıştığı Emine Erdoğan davet etmiş.
İki gün geçirdiği İstanbul’u ilk kez ziyaret ediyor.
Önceki gün Egemen Bağış ile görüşen Dati dün de KAGİDER’i ziyaret ediyor.
Ardından Emine Erdoğan ile öğle yemeğinde bir araya geliyor.
Yazının Devamını Oku

Çince okuyan anında işi kapıyor

21 Mayıs 2010
ÇİN’in önlenemez yükselişi hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.

“Gençlere umut olsun” diye “Barak’tan Avrasya”ya kitabını yazan Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Okan ile sohbet ediyoruz.


Okan Üniversitesi’nin de kurucusu olan işadamının hik^ayesi gerçekten gençlere yol gösterecek örnek bir hikaye.


Özetlersem Gaziantepli Bekir Okan 11 yaşında buz satarak ticarete atılıyor.


Öğretmenlik eğitimi alıyor ve Gaziantep’in ilk dershanesini 21 yaşında kuruyor.

Beslen

Yazının Devamını Oku

Akademisyenlere Sulukule şoku

18 Mayıs 2010
SULUKULE’de garip şeyler oluyor.

Romanların yerlerinden edilmesinden sonra ortaya çıkan tablodan söz ediyorum.


Yaklaşık 10 gün önce Fatih Belediyesi “kentsel yenileme” çerçevesinde TOKİ evlerinin temel atma törenini gerçekleştiriyor.


Ancak TMMOB Mimarlar Odası’na göre, temel atma töreni, alanda kazılarını sürdüren İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin raporu beklemeden yapılmış.

Mimarlar Odası, “arkeolojik doku göz ardı edilerek yapılacak çalışmaların telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açacağı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş durumda.


Yazının Devamını Oku

En çevreci banka 250 personelini tekneyle taşıyor

16 Mayıs 2010
TÜRKİYE Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) 60. yılını kutluyor. “Yenilenebilir Enerji” finansmanında lider bir banka olarak 60. yılın anısına “Rüzgârın Kanatları” diye anlamlı bir kitap hazırlamış.
Kitabın yazarı, yıllar önce Hürriyet dış haberler servisinde birlikte çalıştığımız, Atlas Dergisi’nin Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek.
Rüzgârın bol olduğu Anadolu şehirlerinde, artık kullanılmayan yel değirmenlerinin peşinde koşan Özcan Yüksek aynı zamanda fotografları çekmiş.
Ortaya çıkan kitap gerçekten çok değerli.
“Bizler rüzgârın peşinde, onun tükenmez gücünü geleceğimize taşıyacak bir yolculuğun içindeyiz” diyen TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu ve Özcan Yüksek ile birlikte Bodrum, Gümbet’te yeni onarılmış şirin bir değirmende buluştuk.
Aramıza 1986 yılına kadar değirmen taşlarında un öğütmüş olan Osman Mazı’nın yardımıyla değirmeni onaran ekibi de aldık.
Deli rüzgâra tutulmadan önce Eroğlu’na kulak verdik.
TSKB, yedi yıl önce “hangi sektörler öncelikli” diye DPT’nin kapısını çalmış.
DPT “Türkiye’nin enerji koridoru olarak ciddi finansmana ihtiyacı var” diye bankaya yol göstermiş.
Eroğlu, “İşte o zaman yenilenebilir enerji kavramıyla tanıştık” diyor.

84 PROJEYE PARA

TSKB o dönemden günümüze çok sayıda “yenilenebilir enerji” projesini finanse etmiş.
75 hidroelektrik santral, 4 adet rüzgâr, 2 adet jeotermal ve 3 adet biokütle santralı alt alta koyduğunuzda söz konusu olan 84 proje.
Bankanın finanse ettiği tüm enerji yatırımları devreye girdiğinde Türkiye’nin karbon emisyonunda 4.7 milyon ton civarında azalma gerçekleşecek.
İşte bu yüzden Eroğlu rahatlıkla “en çevreci bankayız” diyor.
“Ama biz kendi içimizde de çevreciyiz” diye ekliyor.
TSKB Türkiye’nin ilk “karbon-nötr” bankasıymış.
Peki bu ne anlama geliyor?
Yani banka faaliyetlerinden doğan karbon emisyonunu azaltmayı hedefliyor.
Atmosferi kirlettiği kadar karbon sertifikası satın alıyor.
Ayrıca kağıt, elektrik tüketimini azaltıyor, uçak seyahatlerine dikkat ediyor, çalışanların da karbon emisyonlarını kontrol altına alıyor.
Bununla ilgili ilginç bir örnek veriyor Halil Eroğlu.
“Bankamız Fındıklı’da. Anadolu yakasında oturanlar için tekne kiraladık. Yaklaşık 250 kişi arabayla seyahat etmek yerine tekneyle işe gidip geliyor” diye anlatıyor.

G-20’DEN KARAR BEKLİYOR

Bu çevreci politika TSKB 2008 ve 2009 yıllarında Financial Times ve IFC tarafından iki yıl üst üste Doğu Avrupa-Gelişmekte Olan Ülkeler kategorisinde “Yılın Sürdürülebilir Bankası” ödülünü getirmiş.
Eroğlu bununla yetinmiyor ve “dünya çapında bu ödülü kazanacağız” diyor.
Bankanın çevrecilikte iddialı olması önemli tabii zira verdiği krediler de doğal olarak doğaya zarar vermeyen projelere gidiyor.
Kamuoyunun da talebi o yönde zaten.
Hasankeyf örneğinde olduğu gibi, insanlar, çevreyi, tarihi dokuyu, kültürel mirası yok sayan projelere kredi veren bankalara artık iyi gözle bakmıyorlar.
“Yenilenebilir enerji”ye dönersek, Halil Eroğlu, dünyadakı önemli finans kurumlarının bu enerjiye odaklandıklarını söylüyor.
“Dünya Bankası. Avrupa Yatırım Bankası gibi kurumların durmadan yenilenebilir enerjiye yönelik konferanslar düzenlemeleri boşuna değil” diyor.
Önümüzdeki haziran ayında Kanada’da yapılacak G-20 Zirvesi’nde “yenilenebilir enerji”nin finansmanıyla ilgili kararların çıkmasını bekliyor.
Yazının Devamını Oku

Chirac: AB sözüme sadığım

14 Mayıs 2010
FRANSA eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Medvedev’den önce Ankara, ardından İstanbul’daydı.

Galatasaray Üniversitesi’nin kendisine verdiği, uluslar arası ilişkiler dalında fahri doktoralık töreninde onu dinleme fırsatını buldum.

Chirac h^a^la  etkileyici.


Konuşurken sık sık alkış alması da bunu kanıtlıyor zaten.


Tabii Sarkozy’nın aksine en başından beri “Türk dostu” olarak bilinmesi de alkışların başka bir nedeni.


Yazının Devamını Oku

Gazprom bildiğiniz Gazprom değil

11 Mayıs 2010
RUSYA Devlet Başkanı Dimitri Medvedev bugün Türkiye’de.<br><br>Medvedev’in ilk resmi ziyaretinde, ikili ticari ilişkiler, vizenin kaldırılması gibi meselelerden fazla ağırlığın nükleeriyle, doğal gazıyla enerjide olduğu sır değil.

Ziyaretin Türkiye’nin doğal gaz faturasını hafifletmesi beklentisi de var.

Bilkent Üniversitesi öğretim görevlisi, enerji uzmanı Necdet Pamir’in dün bir televizyon kanalındaki söyleşisine kulak veriyorum.

“Dünyada bazı gelişmelerle birlikte Rus gazına talep düştü” diyor.

“Hem al ya öde koşullarında gevşeme, hem gaz fiyatlarında düşüş beklentisi var” diye ekliyor.


Doğal gazda durum, Uluslar arası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol’un aylar öncesinden öngördüğü gibi gelişiyor.


Yazının Devamını Oku

Washington Türkiye için girişimcilik modeli arayışında

9 Mayıs 2010
GEÇTİĞİMİZ günlerde Başkan Barack Obama’nın Washington’da düzenlemiş olduğu “Girişimcilik Zirvesi”ni hatırlayacaksınız.

“Rüya gibi... Ama Düşlediğin Değil” Sergisi nedeniyle gittiğimiz Washington’da zirveyle ilgili “birinci elden” öğrendiğim bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.

Türkiye’yi de yakından ilgilendiren şeyler var zira.

Serginin destekçisi, ABD’nin eski BM temsilcisi Esther Coopersmith’in evindeki davette rastladığım ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Ticari İlişkiler” özel temsilcisi Lorraine Hariton’un verdiği bilgiler özetle şöyle:

Başkan Obama’nın Girişimcilik Zirvesi’nde, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton “Amerikan Yönetimi ülkelerin gelişmesi için yardımı değil yatırımı ön plana çıkaracak” diyerek dört önemli faaliyet alanı belirlemiş.

·   Global Girişimcik Programı

·   Silikon Vadisi’ndeki şirketlerle ortaklıklar

·   İslam Dünyası’yla yeni başlangıçlar için ortaklıklar

·   İnternet üzerinden girişimcilere destek

Yazının Devamını Oku