50 yılım eğitimle geçti, helal olsun

BU yıl 17. Vehbi Koç Ödülü’nün sahibi Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen oldu.

Haberin Devamı

50 yılım eğitimle geçti, helal olsun

Vehbi Koç ödülünü eğitim dalında alan Büyükerşen’in ödül törenindeki konuşması eğitim serüvenimize ilginç bir yolculuk tadında.

“Tüm 50 yıldır aralıksız Türk halkının eğitim sorunlarıyla ilgilenmişim. Ömrümün büyük bir bölümünü buna harcamışım. Helal olsun” diye başlıyor.

Büyükerşen, Türkiye’de üniversite eğitiminde fırsat eşitliğini hedefleyen “Açık Öğretim Modeli” nin arkasındaki isim.

Bugün lise, ortaokul seviyesinde de uygulanan bu model yüzbinlerce insanın hayatını değiştirmiş, değiştirmeye de devam ediyor.

Peki nasıl doğmuş bu model?

“1970’lerde eğitimde fırsat eşitliği olmadığı için gençler mutlu değildi. Anadolu’nun her köşesinde üniversite hayalleri kuran gençler vardı. Bu yüzden üniversite kürsülerini evlere sokacak bir model arayışındaydım”.

 

Haberin Devamı

DUVARSIZ ÜNİVERSİTE

Büyükerşen o dönemde Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Başkanı.

Dergilerde, gazetelerde kafasındaki model ile ilgili yazıp çiziyor.

Kitle iletişim araçlarını kullanarak “duvarsız üniversite” arayışları devam ederken 1974 seçimlerini kazanan Ecevit model ile ilgileniyor.

Açık Öğretim Üniversitesi için hazırlanan yasa taslakları ne yazık ki hayata geçmiyor.

12 Eylül’den sonra YÖK yasasına dahil ediliyor.

“Açık Öğretim normal doğumla değil sezaryenle doğdu” diyor Büyükerşen.

Neticede model o kadar başarılı oluyor ki, Türkiye’den sonra Kıbrıs ve Almanya’da işçi çocuklarına uygulanıyor.

Açık Öğretim’in Almanya serüveni ise başlı başına bir hik^aye.

Türk işçilerinin yoğun olduğu Köln’de konsolosluk binasında Türkiye’den gelen bir deprem barakasından yürütülen Açık Öğretim sistemi için TIR’larla kitaplar, kasetler geliyor.

 

ALMAN HÜKÜMETİ’NİN İLGİSİ

Alman Hükümeti’nin modele ilgisi büyük.

Almanya’da kalma iznini uzatmak için bizim dışişlerinden yazı gelmeyince Alman polisi devreye giriyor.

Haberin Devamı

Cezaevlerindeki Türk çocukları sisteme dahil ediliyor.

Büyükerşen’in anlattığına göre, aralarından bazıları Alman üniversitelerinde doktora yapmış.

Açık Öğretim gibi Büyükerşen’in vizyonuyla hayata pek çok şey olduğunu da öğrendik.

İBM işbirliğiyle görme engelliler için özel bilgisayar,  NASA işbirliğiyle Anadolu Üniversitesi’nde uzay kampı.

Eskişehir’i de tam bir kültür, sanat şehrine dönüştürmesi ise başlı başına ayrı bir konu.

Büyükerşen’in  “Şehirler bir okuldur. Beşikten mezara insanları eğitir, doğruyu güzeli öğretir” demesi boşuna değil.

 

VEHBİ KOÇ’UN SORUSU: KIZLAR OKUYOR MU? 

BÜYÜKERŞEN’in Vehbi Koç ile tanışması 1965 yılına dayanıyor.

O yıllarda Vehbi Koç, ileride Anadolu Üniversitesi’nin kampusu olacak arazide bir kütüphane ile araştırma merkezi kuruyor.

Haberin Devamı

Merkez kurulduktan sonra Vehbi Koç yılda bir kez Eskişehir’i ziyaret etmeyi adet ediniyor.

Büyükerşen “Vehbi Bey gelir üniversitenin otelinde kalır, şehrin bürokratları davet ederek eğitim sohbetleri yapardı. Kız çocukları okuyor mu okumuyor mu diye ısrarla sorardı” diye anlatıyor.

Demek ki kız çocuklarının okuması , “kızlar okula” kampanyalarından çok çok önce Vehbi Koç’un hep aklındaymış.

 

50 yılım eğitimle geçti, helal olsun

MİMAR SİNAN YAŞASAYDI ÇOK ÜZÜLÜRDÜ

MARMARA Ereğlisi’nin yeni belediye binasını nasıl tarif etsem?

Mimar Sinan’ın kubbelerini,  antik Yunan tapınaklarının üçgen alınlıklarını, biraz da Beyaz Saray havasını bir araya getirin.

Anlayacağınız “ortaya karışık” mimari bir yapı.

10 milyon dolara mal olmuş.

Haberin Devamı

Medyadaki eleştiriler üzerine Belediye Başkanı Yardımcısı İrfan Tütün “İlçemiz 2 bin 700 yıllık tarihe sahip. 3 medeniyete ev sahipliği yaptı. Binanın yapımında da bu tarihsel geçmişin izleri yansıtılıyor. Bunlar bilinmediği için eleştiriliyor” demiş.

Geçenlerde Küreselleşme ve Kent Ağları toplantısının konuşmacıları arasında olan ODTÜ öğretim üyesi Celal Abdi Güzer,  söz konusu bina için “Bu sadece mimarlık mesleğine saygısızlık değil, tarihimize de saygısızlık” diyor.

“Mimar Sinan bugün yaşasaydı aynı yöntemlerle, aynı teknoloji, aynı malzemelerle mi iş yapardı? diye soruyor.

“Hayatta olsaydı ne kadar üzülürdü. Çünkü biz aynı zamanda, kolayca üretilebilir nesneler gözüyle bakarak geçmişimizin değerlerine de saygısızlık yapıyoruz” diye ekliyor.

Haksız mı?

Yazarın Tüm Yazıları