HEPİMİZİN dilinde aynı nakarat: “Ne çabuk geçti koca bir yıl”
Halbuki bir defter alsak elimize, yazsak bu yıl bizden neler aldı, neler getirdi; nelere ağlattı, nelere güldürdü, o zaman anlarız ne kadar dolu dolu geçtiğini 365 günün... Bu sabah, çoğumuz son haftanın coşkusundan eser kalmadan uyandık yeni yıla. Oysa ki son günlerde yeni bir yıla girmenin heyecanı iyice sarmıştı herkesi. Sanki 31’i gecesi sihirli bir değnekle bambaşka biri olacaktık. Bir de Milli Piyango’nun 40 milyon TL çıkarsa neler yaparım hesabı yok mu, aman Allahım, sürekli yazdım çizdim. Bir Big Chefs şubesini neredeyse Mars’a bile açıyordum. 2012’nin bu ilk sabahında her ne kadar hayatımda büyük bir değişiklik olmadan uyandıysam da, aslında önümde bembeyaz, hiç kirlenmemiş ve güzel işlerle dolmayı bekleyen 365 sayfanın olduğunu bilmek yine de umut verdi bana. Dedim ki kendi kendime bu seneyi çok iyi değerlendireceksin. Hiçbir şeyi ertelemeyeceksin. Yarım kalan işlerini bitireceksin. Çok emek verdiğin Big Chefs markasını dünyaya açmak için çok emek vereceksin. Mutlaka yurtdışında bir şuben olacak.
Emeklilik hayali
Emeklilik hayalin olan lavanta yetiştirmek için beklemeyeceksin; belki de emekliliği yaşayacak ömrün olmayacak. Steve Jobs’un olmadı. Bu sene en azından ilk tohumları atacaksın toprağa. Oğul’un hayali olan üniversiteye girmesi için elinden ne gelirse yapacaksın. O’nun çalışmalarına ve kararlarına destek olacaksın. Ali’nin sorumluluk bilincinin daha çok gelişmesi için bıkmadan usanmadan konuşacaksın, doğru davranışlarını ödüllendireceksin. Ağaç yaşken eğilir. Bir sene sonrası geç olabilir. Annen baban başta olmak üzere tüm ailen ve akrabalarınla daha çok birlikte olacaksın. Güçlü aile bağlarının iyi günde de, kötü günde de en büyük destek olduğunu senden daha iyi kimse bilemez. Güzel dostluklarının kıymetini bileceksin. Onlara emek vermeye devam edeceksin. Seni seven, seninle omuz omuza yürüyen yol arkadaşının elini hiç bırakmayacaksın. Öylesine değil, sımsıkı tutacaksın.
Kendini geliştir
Kadın sorunlarıyla daha çok ilgileneceksin. Kadın ekonomik açıdan güçlenmeden şiddetin de, cinayetin de bitmeyeceğini aklından çıkarmayacaksın. Her boş vaktinde Anadolu’ya gideceksin. İllerde, ilçelerde kadınlarla buluşup sohbetler edeceksin. Mikro kredilerden, melek yatırımcılardan bahsedeceksin. Onları yüreklendireceksin. Biraz kilo verdin, ama daha fazla vermen gerekiyor. Ha gayret! Bütün fazlalıklarından kurtulman için daha fazla spor yapacaksın. Daha dengeli besleneceksin. Çikolatayı daha az yiyeceksin. Detox yapacaksın. Altı ayda bir! Hem bedensel hem ruhsal arınacaksın. Bugüne kadar öğrenemediğin çağdaş resim, sanat tarihi, fotoğrafçılık gibi farklı konularda kendini geliştireceksin. Buna vakit ayıracaksın. Yeni hobiler edineceksin. Birilerinin “Ekonomik kriz kapıda, bu ülke nereye gidiyor” söylemlerine kulak asmadan daha güzel bir Türkiye, daha güçlü bir ekonomi için var gücünle çalışacaksın.
Daha çok kitap
Sosyal medyayı, facebook, twitter, friendfeed gibi mecraları işin, sosyal yaşantın ve sivil toplum aktivitelerin için çok daha etkin kullanacaksın. İletişimin artık oradan yürüdüğünü unutmayacaksın. Daha çok kitap okuyacaksın. Özellikle de geçmiş yirmi yılda Nobel ödülü almış tüm eserleri daha iyi anlayarak tekrar okuyacaksın. Dünya Klasiklerini de... Konserlere daha çok gideceksin. Geçen perşembe gittiğin CSO’nun yeni yıl konserinin tadı hala damağındayken, bu sene müzik festivallerine daha çok zaman ayıracaksın. Tiyatroyu uzun süredir ihmal ediyordun. En son Tilbe Saran’ın ‘Düğün’ünü keyifle izledin. Bu sene oyunları daha sıkı takip et. Hatta Akün Sahnesi’nde oynayan Fosforlu Cevriye’ye bir an önce bilet almalısın. Tüm yılı dolu dolu, hiçbir anını boş geçirmeden yaşayacaksın. Ama öte yandan da unutmayacaksın: ‘Kader O’na inananları elinden tutar götürür, inanmayanları sürükler götürürmüş....’ Herkes için “yaşanmaya değecek bir yıl” olması dileğiyle...