Paylaş
Geçen hafta bu üst düzey yönetici, New York’ta bir otel görevlisine cinsel saldırıda bulunduğu şüphesiyle gözaltına alındı ve polisin topladığı deliller ve yapılan testler sonucu, “kötü” şöhreti ile bilinen ve uyuşturucu kaçakçılarının, azılı katillerin yattığı Rikers Island Cezaevi’ne konuldu! 5 gün sonra 1 milyon USD’si peşin, toplam 5 milyonluk kefaletle cezaevinden çıksa da mahkemeye kadar lüks bir rezidansta göz hapsinde tutulacak. Kamera gözetiminde elektronik bileklikle her hareketi takip edilecek. Olay tabii ki bu olay tüm dünyada bomba etkisi yarattı! Kahn’ın Cumhurbaşkanı adaylığı ortadan kalktı, sosyalistler şoka girdi, Fransa imajının derdine düştü! Açıkçası, bütün bu yaşanan olaylarda benim aklıma bambaşka sorular geldi. Yapılan incelemelerde Kahn’a ait delillerin bulunduğunu biliyoruz, olay büyük ihtimalle doğru... Tabii bunun kararını mahkemeler verecek ama, eski bankacı ve diplomat, geleceğin Cumhurbaşkanı olarak görülen Kahn, bu olayı İstanbul’da yaşamış olsaydı sonuçları neler olabilirdi?
1. Olay medyaya yansımadan örtbas edilirdi. Skandaldan korkan otel yönetimi kıza 3000 - 5000 TL verip sustururlardı.
2. Hadi medyaya sızdı diyelim, o zaman da mağdur olan her kimse suçlu olarak çıkardı davadan. Oda hizmetlisi kız, telekız ya da şantajcı damgası yerdi. Kendi rızasıyla beraber olduğu iddia edilirdi.
3. Kız çok önemli bir müşteriye karşı böyle bir suçlamada bulunduğu için otel yönetimi tarafından muhtemelen işten çıkarılırdı.
4. Otel görevlisi kız medya tarafından en önemli kişi ilan edilirdi. Kameralar evinin önüne kamp kurardı. Tüm komşularıyla görüşülüp bütün hayatını çocukluğundan başlayarak öğrenirdik. “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinde oynaması için teklif gittiği iddiaları ortaya atılırdı!
5. Hadi diyelim ki otel yönetimi insaflı çıktı ve olay savcıya intikal etti. Türkiye IMF başkanını tecavüz iddiasıyla suçlama cesaretini gösterebilir miydi?
Hiç sanmıyorum. Muhtemelen delil yetersizliğinden dosya kapanacaktı.
Ama burada savcının da mahkemelerin de suçu yok! Sorun, bizim Batı’ya karşı ezikliğimiz!
Uzun lafın kısası, Kahn İstanbul’dan keyifli bir şekilde ayrılırdı. Artık hepimiz o kadar iyi biliyoruz ki, Türkiye’de her gün onlarca kızımız, kadınımız bu tip tacizlere uğruyor. Bunlardan sadece medyaya yansıyan, şüpheliler yakalanıyor. Şüpheli olarak gördüklerimizin kaçı daha sonra ‘suçlu’ oluyor acaba? Suçunu, kaçı çekiyor? Bırakın ayı, yılı, kaç gün içeride kalıyorlar, ne ceza alıyorlar? Bilmiyoruz bile. Ülkemizde ufacık çocuklara tacizde bulunanların çoğu salıveriliyor. Bunun en net örneği cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle yargılanan yazarımızın tahliye edilmesiydi. Şaşırdık mı? Hayır.
Bu olayda ben New York polis teşkilatının tutumuna hayran kaldım. Sivil polisler, duyumu alır almaz derhal harekete geçiyor ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile borç krizini görüşmek üzere randevusu bulunan Kahn’ı Paris’e götürmek üzere pistte kalkışa hazırlanan Air France uçağını durduruyor. First Class’taki koltuğunda rahat rahat oturan Kahn’ı apar topar alarak Manhattan’da “Özel Kurbanlar Birimi”ne götürüyor. Adeta bir Hollywood senaryosu! Demek ki medeni toplumlarda ne olabiliyormuş? 2007-2009 yılları arasında patlak veren küresel mali kriz ve Avrupa’yı iflasın eşiğine getiren borç krizinin çözümünde en önemli aktörlerden biri olan 62 yaşındaki IMF’nin Başkanı Dominique Strauss-Kahn bile yaka paça alınarak mahkeme karşısına çıkartılabiliyormuş. Hatta cezası 74.5 yıla kadar istenebiliyormuş. Tacize uğrayan kadıncağız için tabii ki çok üzücü ama tüm dünya için de büyük bir ders bence bu. Hepimiz oturup bir kez daha düşünelim..
Paylaş