Paylaş
Bayram tatilinin bana en büyük sürprizi her zaman takip ettiğim ünlü sadekar Sevan Bıçakçı ile birlikte olmak ve yeni koleksiyonunun hikayesini dinlemekti...
Mutlaka görmüşsünüzdür, görmediyseniz duymuşsunuzdur şu çok meşhur padişah yüzüklerini! Yıllardır çok moda olan bu yüzüklerin yaratıcısı Sevan Bıçakçı. Doğma büyüme İstanbul Samatyalı bir mücevher ‘usta’sı! Yıllar önce Güler Sabancı Ankara’da katıldığı bir davette Sevan’ın elinden çıkma bir Yıldırım Beyazıd yüzüğü taktı. Ve Sevan, yıldırım etkisi yaratarak, hem sosyetenin hem de mücevher tutkunlarının kalplerinde silinemez bir yer edindi.
Piknik hatıraları ve uç uç böceği şarkıları
Yüzüklerin Efendisi Sevan, bu bayram bana yeni koleksiyonunu uzun uzun anlattı. O da benim gibi, mesleğine aşkla bağlı olanlardan. Yüzüklerinde, Ani Harabeleri’nden, Ayasofya’ya Balıkesir Müzesi’ndeki ikonalara kadar her türlü medeniyetten esinleniyor ve bence son yıllarda gelmiş geçmiş en yaratıcı yüzükleri tasarlıyor. Son koleksiyonunu görmeniz lazım. Yüzükleri tasarlarken esinlendikleri, onlara verdiği isimler bile güzel: Uç uç, Lalezar, Ey güzel İstanbul...
Uç uç mesela, benim favorim. Yüzüğün merkezine, topazın içinde uğur böceği koymuş. Nerden aklına geldi dedim, esin kaynağı hepimizin yüzünü gülümseten piknik hatıraları ve uç-uç böceği şarkılarıymış! “Çocukluğumuzda kalan sınırsız hayal gücüne tekrar kavuşturmak istedim insanları” diyor!
Hep derim, çılgın olmadan sanatçı, sanatçı olmadan da yaratıcı olunmaz! New York’ta, İtalya’da, Dubai’de tüketici ile buluşuyor, tasarımlarını sergiliyor... Bu arada dün akşam telefonda söyledi. New York’un en meşhur mücevher mağazası Fred Leighton’da 2 Aralık akşamı muhteşem bir partiyle, eserleri görücüye çıkıyormuş. Beni de davet etti, bakarsınız atlar uçağa giderim!
Mevlana kavuğunun altında çikolata
Sanmayın ki yalnızca yüzükten ibaret yarattıkları. Halhal’dan saç tokasına, bileklikten kol düğmesine kadar, aklınıza gelen her türlü aksesuvarın en çılgınları onun elinden çıkıyor! Hatta geçen gün, nefis bir porselen kavuk yolladı bana. Mevlana kavuğuymuş meğer! Üzerinde de Mevlana’nın “Yüz, gözün gördüğü değil, gönül gözüyle gördüğündür güzel olan...” sözü var, Arapça.
Kavuğun takkesini bir kaldırdım ki, içinden nefis çikolatalar çıkmaz mı? Sanat eseri dediğin budur! İstanbul Nuruosmaniye ve Akaretler’de mağazası var. Dubai’dekini görenler, anlata anlata bitiremiyorlar! Hani diyorum belki, biz sanatsever, mücevherden anlar Ankaralılar için de bir mağaza açar burada, ne dersiniz? Muhteşem olmaz mı?
Damarlarınızdaki asil kan sizi gençleştiriyor
MÜJDEMİ isterim! Yaşlanma belirtilerini geciktiren bir yöntem daha keşfettim! PRP, yani Platelet Rich Plasma. Kök hücre mantığından yola çıkılarak geliştirilen bu yöntem ile kırışıklık, cilt yenileme ve hatta yara izleri, sivilcelerden de kurtulmak mümkün(müş)! Nasıl mı?
Sizden alınan kan, belli bir devirde santrifüj ediliyor ve tekrar derinize nakşediliyor. Gençleştirici etkisinin yanı sıra bir de cildi daha sağlıklı ve parlak yapıyor. Ve bütün bu işlem yalnızca 30 dakika sürüyor! Yalnız bir minik detay, bu işlemin etkisinin kalıcılığını sağlamak için, yılda üç defa tekrarlanması gerekiyor.
Düşünsenize, yarım saatte yılları geriye sarıyorsunuz.
Geçen hafta bu alandaki en önemli isimlerden biri, Fransız doktor Alain Gondinet, Ankara’da, bu yöntemi kliniğinde uygulayan Dr.Mehmet Tümer’in misafiri olarak uygulamalı bir seminer verdi. Hakikaten bahsedildiği kadar varmış. Hani kızlar anlatsa, abartıyorlar diyeceğim. İşin piri söyleyince, yaşasın dedim, yaşlanmayı uzun yıllar erteleyeceğim!
Mariah Carey ve Beyonce de bu sayede yıllar geçse de hep aynı yaşta kalıyormuş meğer! Onlardan neyimiz eksik allah aşkına?
Ben en yakın zamanda gidiyorum, haberiniz olsun! Bakarsınız yolda karşılaşırız, estetik yaptırdım zannedersiniz. Haftaya görüşünceye kadar sağlığınıza iyi bakın, afiyetle kalın!
Paylaş