Paylaş
KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ SINIFI DİNLEYENLERİ MEST ETTİ
Yaklaşık 20 kişilik bir gazeteci grubu ile Yeni Türkiye Eğitim Vakfı’nın (YETEV) Üsküdar Çamlıca’daki Özel Palet Türk Müziği İlkokulu’nun salonundayız. Sahnede Kazasker Mustafa İzzet Efendi sınıfı var. İlkokul üçüncü sınıf öğrencileri... Abdülkadir Meraği ve Sadettin Kaynak’tan şarkılar söylüyorlar.
Onlar iniyor sahneye aynı yaşlarda bir kız öğrenci çıkıyor. Seçtiği parça en sevdiklerimden; Tamburi Cemil Bey’den Çeçen Kızı’nı, çalıyor kemanıyla. O nasıl bir performans! Vallahi bravo.
O iniyor bu kez sahneye elinde kanunuyla bir başla kız öğrenci çıkıyor. Boyu yetişmiyor yere... Öğretmeni küçük bir tabure bırakıyor ayaklarının altına. Bu sayede kanununu daha kolay yerleştiriyor kucağına. Ve boyu yere yetmeyen o küçük kız, kanunuyla öyle şaşırtıcı ve bir o kadar da başarılı bir performans sunuyor ki... Tüm dinleyenler onu ayakta alkışlıyor.
PROF. DR. ALAEDDİN YAVAŞÇA MÜZESİ
Cumhuriyet dönemi Türk müziğinin önemli isimlerinden, merhum devlet sanatçısı, icracı ve bestekar Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın eşi Ayten Yavaşça da izleyenler arasında. Tesadüfe bakın ki geçtiğimiz ay Kilis’te müzeye çevrilen evlerini ziyaret etmiştim. Yolunuz düşerse muhakkak uğrayın. Küçük de olsa bir müze de bu okulun içinde var. Prof. Dr. Yavaşça’ya ait ödüller, cübbeleri, plakları, hatta konserlerde giydiği smokinler sergileniyor. Ayten Yavaşça, çocukların, müzikal çalışmalarına destek olmak, ayrıca ilk Türk Musikisi konservatuarının kurucuları arasında yer alan merhum eşinin arşivlerini, tasnifleyerek gelecek nesillere bırakmak amacıyla her gün okula geldiğini söylüyor, “Türk musikisini gelecek nesillere aktarmak kadar sevdirmek de önemli. Biz, kültürel değerlerimize ne kadar sahip çıkarsak, yeni nesil de bu değerleri o kadar sever ve benimser” diyor.
TÜRK MÜZİĞİNİ TAKDİR KABİLİYETİMİZ OLMALI
Salonda önemli bir izleyici daha var. YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan. Yalan yok! Ben kendisinin sadece okçulukla ilgilendiğini sanıyordum. Ancak Türk Müziğine ilgisi, şu an sahnede olan çocuklar kadarken başlamış. Lise yıllarında Türk bestekâr Cinuçen Tanrıkorur ile tanışmasıyla da daha profesyonel bir alana kaymış, şöyle anlatıyor: “Türk Müziği konservatuvarlarında bile Türk müziğini yaşatmak zor. Zira genelde kendi müziği ile ilgili belli kompleksleri olan hocalar eşliğinde çalışmalar yapılıyor. Oysa Cinuçen hocam, ‘Bize, kendi kıyafetimizi giymek yaraşır’ derdi. Ondan aldığımız ilham ile bu okulun temellerini attık. Batı müziği ile bir alıp veremediğimiz yok ancak kendi müziğimizden haberimiz ve de müziğimizi takdir kabiliyetimiz olmalı.”
REFERANS NOKTALARINI CANLI TUTMALIYIZ
Bugün Batıda da kültürel anlamda bir yozlaşma olduğunu ama yine de kendi kültürlerini takdir etmeyi bizden iyi başardıklarını söylüyor Erdoğan ve diyor ki: “Bizde ise yeni nesil daha çok ‘Bizim müziğimiz mi var?’ noktasında. Bu düşündürücü ve üzücü. Oysa ut da kanun da bağlama da kabak kemane de en az piyano, keman, gitar kadar yüksek sanattır. Bu bilinci oluşturmak ve dahası ‘Kimliğimizi kaybediyoruz’, ‘Türk musikisi bitiyor’ diye hayıflanmak yerine bir şeyler yapıyoruz. Genç yaşlarda arayışlar, farklı yollara sapmalar illaki oluyor. Ama sonra, ilerleyen yaşla da beraber, insan referans noktalarına geri geliyor. Yaptığımız, işte bu referans noktalarını canlı, çekici ve cazip tutabilmek. Ki bunun iyi sonuçlar vereceğine de hiç şüphem yok. Sadece okul özelinde söylemiyorum. Türk Müziği çocuk şarkıları, besteleri, enstrümanları yarışmaları ile de teşvik ediyoruz gençleri. 20 yıl sonra bir Saadettin Kaynak daha çıksa... Ne mutlu bize!”
TÜRK MÜZİĞİ’NE İADE-İ İTİBAR
Palet Türk Müziği İlkokulu’na her yıl yaklaşık 3 bin başvurudan, 3 farklı özel yetenek sınavını başarı ile geçen, 24 öğrenci kabul alıyor. Kendi başvuranların yanı sıra Üsküdar civarındaki anaokullarında da geniş bir ‘yetenek’ taraması yapılıyor. Sınavı kazanan öğrencilere, ailelerinin gelir durumuna göre tam ya da kısmi burs veriliyor. Okulda ut, kanun, keman, ney, tambur gibi enstrümanların yer aldığı meslek sazı dersleri, solfej-nazariyat, usul uygulama dersleri, ses eğitimi-repertuvar gibi toplu meşk dersleri ve geleneksel sanat dersleri veriliyor. Okulun kurucu temsilcisi Yüce Gümüş ise okulu, “Türk Müziği’ne iade-i itibar” olarak tarif ediyor.
Paylaş