Paylaş
- Bebekler katledildi.
- Kadınlar katledildi.
- Okullar, hastaneler bombalandı.
- Sivil katliamları durmak bilmedi.
- Süper güçler, katliamcıya silah yağdırdı.
- Birkaç rehinenin yanında katledilen on binlerin adı bile geçmedi.
- Açlık, susuzluk silah olarak kullanıldı.
- Bebekler donarak öldü.
- Batı başkentlerinde ayaklanan vicdanlara kimse kulak vermedi.
- Uygar dünyanın yönetimleri, vahşi soykırıma destek çıktı.
- İnsan hakları, ifade özgürlüğü falan masal oldu.
- Birleşmiş Milletler, uluslararası kurumlar hikâye oldu.
*
Ateşkesle birlikte “kim kazandı, kim kaybetti” çetelesi çıkarıyorlar.
*
Oysa bu işin en büyük kaybedeni insanlıktır.
İNSANLIK ÇOK BÜYÜK KAYBETTİ.
AŞIRI SAĞCI MANYAK
İSRAİL hükümetinde Ulusal Güvenlik Bakanı olan Ben-Gvir diye bir manyak var.
*
Aşırılıkçılık onda. Fanatizm onda. Teröristlik onda. Katil sevicilik onda. İşkencecilik onda.
Bu manyak, en son ateşkese savaş açtı.
Dediği şu:
*
“Anlaşma tam bir felaket. Hamas’a zafer veriyor bu anlaşma. Trump’ı bekleyebilirdik. Anlaşmayı engellemek, İsrail’in birkaç yıl içinde Hamas’a teslim olmasını engellemek için tek şans.”
*
Netanyahu’yu bile aratan bu tür manyaklar, İsrail’de hükümet oldukça...
Ortadoğu’ya barış, huzur falan zor gelir.
SÜTLÜ TÜRK KAHVESİ
NE latte ne cortado ne o ne bu.
Son günlerde “sütlü Türk kahvesi” rüzgârı esmeye başlamış.
*
Sütlü Türk kahvesi, çocukluğumuzun kahvesiydi. Epeydir unutulmuştu.
İstanbul’da birileri, bu kahveyi yeniden gündeme getirmek için bir girişim başlatmış.
Gittikleri kafelerde “Bana bir sütlü Türk kahvesi” diyorlarmış. Şaşkınlıkla karşılanırlarsa minik bir tarif verip yaptırıyorlarmış.
Hareket o kadar tutmuş ki bazı kafelerde menülere girmeye başlamış sütlü Türk kahvesi.
*
Bu kutlu girişime ben de kıyısından köşesinden destek olacağım. Gittiğim ilk kafede kendime sütlü Türk kahvesi yaptıracağım.
BİDEN ÖTEYE GİTSİN BU İŞİN MİMARI TRUMP
ATEŞKESİN mimarı tabii ki Trump.
Adamın rüzgârı bile yetti ateşkesin imzalanmasına.
“Ben koltuğa oturmadan bu iş bitecek” dedi.
Sonuçta tam da öyle oldu.
*
Biden’a gelince...
Madem ateşkese gücü yetiyordu, bu zamana kadar neredeydi?
Görevi bırakmasına beş gün kala mı aklı başına geldi?
HALİT ERGENÇ’E HİÇ YAKIŞTIRAMADIM
BAZI oyuncular sürekli dizilerde kendilerine yer bulabilirlerken bazı oyuncular neden bulamıyorlar?
*
Bu soruya bir yanıt geliştirmiş Halit Ergenç.
Şöyle diyor:
*
“Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Herkes para kazanmak istiyor. Çok kıymetli oyuncu arkadaşlarımız var. İş bulamıyorlar. Keşke eşit sistem olsa. Ama hayat böyle değil. Bu vahşi bir para kazanma sistemi.”
*
Halit Ergenç gibi birinin, vahşi bir para kazanma sistemine bu kadar kolay teslim olmasını çok yadırgadım doğrusu.
İnsan Halit Ergenç’ten bir şövalyelik, bir devrimcilik, bir başkaldırı falan bekliyor.
“Böyle gelmiş böyle gitmez” diye haykırmasını bekliyor.
“Bu vahşet sistemine dur demenin vakti geldi” demesini bekliyor.
Marş söylemesini bekliyor, sol kolunu havaya kaldırmasını bekliyor.
*
Bekliyor da bekliyor yani.
ALÇAKLAR, TERÖRİSTLER
İSTANBUL Valiliği’nin sahte alkolden ölenlerle ilgili yaptığı basın açıklamasında geçen şu cümlelere dikkat:
*
- Sahte alkol üreterek ya da satarak onlarca vatandaşımızın ölümüne sebep olanların insanlarımızı öldüren teröristlerden hiçbir farkı yoktur.
*
m Maddi menfaatleri uğruna halkımızın hayatına kasteden alçaklara karşı verdiğimiz mücadele, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aralıksız devam edecektir.
*
“Alçaklar”, doğru bir niteleme.
“Teröristlerden hiçbir farkı yok”, doğru bir saptama.
Son dört günde 31 kişi öldü.
Bu alçaklara, bu teröristlere göz açtırılmamalı.
ÖZEL, İMAMOĞLU, YAVAŞ
- ÖZGÜR ÖZEL: Etrafındakileri çok dinliyorsa... Bu bir sorundur. Etrafındakileri hiç dinlemiyorsa... Bu daha büyük bir sorundur. Galiba biraz inatçı. Galiba “her şeyi ben bilirim” havasında. Bir sorunu da şu: Çok hızlı karar veriyor. Fikrin olgunlaşmasını beklemeye sabrı yok. Daha önce de söylemiştim, yine söyleyeceğim: Çok konuşuyor ve her konuşuşunda farklı şeyler söylemeye çalışıyor. Halbuki siyasette geçerli olan tekrardır.
- EKREM İMAMOĞLU: Henüz bulunduğu makamın tadını tam olarak çıkarmadan daha büyük bir makama çıkma arzusu. Siyasetinin bütün taktiği, stratejisi bununla ilgili. İki tür mücadele yürütüyor: İktidara karşı, bir. Parti içindeki olası rakiplerine karşı, iki. Sorunu şurada: Çok fazla istediğini çok fazla gösteriyor. Hep bir acelesi varmış gibi davranıyor. Sanki adaylık elden gidiyormuş gibi bir hisse kapılmış durumda. Hatalarının altında hep bu acelecilik yatıyor.
- MANSUR YAVAŞ: “Hiç sesimi çıkarmayayım, tartışmalardan uzak durayım, sessiz ve derinden gideyim, sonunda kazanan ben olurum” diye düşünüyor. Stratejisi bu. Taktiği bu. Parti içi mücadelede İmamoğlu’nu geçebileceğini sanmıyorum. Bir b planı var mıdır acaba? Cumhurbaşkanlığına aday olmayı çok istediğini görüyorum. Ancak bunun için neleri göze alabileceğini bir türlü kestiremiyorum.
Paylaş