Paylaş
Dolayısıyla olası yangınlar için otel, fabrika, iş yeri gibi kuruluşlar ya da hastane, okul gibi kurumlar da ne önlemler alınmalı, yanı sıra Acil Durum Eylem Planı’nda görev alan kişiler ile çalışanlar ve hatta bizler de neler yapmalıyız konusunu bir ders çıkarmak adına, acı da olsa Kartalkaya’da yaşanılan facia üzerinden, endüstriyel yangın uzmanı Anıl Yamaner ile değerlendirdik.
YÖNETMELİK GEREĞİ İŞLETMELERDE YANGIN DETEKTÖRÜ ZORUNLUDUR
Falckon Genel Müdürü, endüstriyel yangın uzmanı Anıl Yamaner de gördüğü manzaradan, yangının başlangıcı ve ilerleyişi ile alakalı olduğu kadar, tahliye yani ‘Acil Durum Eylem Planı’ sürecine ilişkin de ciddi yanlışlar olduğunu söylüyor, diyor ki: “Otel, fabrika, iş yeri... Her birine göre farklılıklar gösterse de bu yapılarda detektör olması yönetmelikler gereği zorunludur. Grand Otelde detektör belki yoktu. Bu, araştırmalar sonunda netleşir. Vardıysa da belli ki çalışmamış. Yoksa detektörler muhakkak dumanı algılar. Algılayınca alarm çalar, böylelikle de tahliye işlemleri başlardı.”
‘BİLMİYORDUM’ DİYE BAHANE OLAMAZ
- Araya giriyorum: Diyelim detektör vardı ama bozuktu?
“Yangını algılayacak ekipman bozuldu ya da hata verdiyse, yetkili kişinin bunu önceden bilmeme ihtimali yoktur. Her hata panelden görülür. Aksaklık her ne ise önceden bilinir yani. Otel yetkilileri ya da o sistemin denetiminden zorunlu olan kişi, bunu hemen tamir ettirmekle mükelleftir.”
SİSTEM ÇALIŞMIYORSA ‘YANGIN VAR’ DİYE BAĞIRACAKSIN
- Belli ki olması gerekenler olmamış! Peki o zaman?
“O zaman yangını ilk gören kişi, yangın ihbar butonu var ya... Üstünde, ‘Acil durumda camı kırınız’ yazan. Onu kırıp, sistemi manuel çalıştıracak. Elbette tüm sistemlerin çalışır durumda olması, şarttır! Ama diyelim çalışmıyor... Bu kez de var gücünle ‘Yangın var!’ diye bağırıp, herkesi uyandıracaksın. Bunu duyan da bir sonrakine bağıracak. Yangından kurtulanların verdiği röportajlarda, çoğu kişinin duman ya da gürültüye tesadüfen uyandığını duyduk. Maalesef bu, en geç aşama. Çalışanlar, adı Acil Eylem Planında geçenler, bu konuda eğitilmeliydi. Yangını gördün, söndürebileceğini gözün kestirdin diyelim, yine de yangın söndürme tüpünü eline bile almadan önce ihbar vermek, başkalarını uyarmak zorundasın. Sonra müdahale... Belli ki bu mekanizma da işlememiş.”
2-3 BİN LİRALIK BİR SİSTEM HAYAT KURTARIRDI
- Bir sorum da şu: Bu yangın ilk anda söndürülebilir miydi?
“Yangın önce koku ile başlar, sonra duman ve küçük bir alev çıkar. Alev kısa sürede büyür, büyüdükçe ilerleme hızı artar. 3- 5 dakika arasında yangına müdahale edilirse, neredeyse hiç hasar oluşmadan söndürebilirsiniz ama sonrası çok zor. Yangının mutfak bölümünde çıktığını biliyoruz. Bu gibi büyük mutfaklara sahip işletmelerde, tek bir davlumbaz yangın detektörünün maliyeti 2-3 bin liradır.
YANGIN MERDİVENLERİ MÜHENDİSLİKÇE GARANTİLENMİŞ OLMALI
- Alarm verildi ve tahliye işlemi başladı. Nereden olur tahliye?
“Yangın kaçış merdivenlerinden. Ancak engellenmemiş olmalı. Yani cereyan yapıyor, böcek giriyor gibi nedenlerle kilitlenmemiş olmalı, merdivenlere boş kutular, malzemeler bırakılmamış olmalı. En önemlisi de merdivende duman olmamalı. Bu da ancak mühendislikçe garantilenir. Yani kapıların yangına dayanıklı, içeride yüksek basınçlandırma fanları olması gibi… Ki duman girmesin. Tabii bunun olması için kapıların da kapalı tutulması şarttır. Çıktınız, arkanızdan o kapı muhakkak kapanmalı.”
DEPREM VE YANGIN KONUSUNDA UZUN VADELİ PLANLAR YAPILMALI
- Böyle bir durumda biz ne yapmalıyız?
“Basit bir örnek. Otele gittiniz, kapı arkasında asılı duran yangın anında tahliye planlarını kaçınız okuyor? 10 saniyenizi alır oysaki okumak. Bu bilgiler kritiktir, hayat kurtarır. Yangın söndürme tüpü nasıl kullanılır, ne işe yarar? Biliyor musunuz? Yağdan çıkan bir yangına su ile müdahale edilmez mesela. Tüm bunları bilmek paniği önler. Ama devletin tüm kurum- kuruluşları ile işin uzmanlarının ve de toplumun el birliği ile çalıştığı uzun vadeli bir planlama, eğitim yok maalesef.”
ASIL HATA YÖNETMELİĞİN KENDİSİNDE
- Denetleme sorumluluğunun kimin olduğu tartışması sürüyor. Yorumunuz olur mu?
“Denetleme zorunlu. İtfaiyeden de uygunluk raporu alınmak zorunda. Ancak denetimi yapacak kurum, sistemi ‘çalışıyor mu çalışmıyor mu’ diye test etmekle değil, ekipmanların mevcudiyetini kontrol etmekle yükümlüdür. Yangın merdiveni ya da uygun havalandırma sistemi var mı diye bakar ama bunun doğru performansla çalışıp çalışmadığına bakmak denetçinin görevi değil. Ekipmanlardan biri arızalı ve bu, biliniyor diyelim. O zaman ‘yaptırın’ notu düşülür. Buradaki hata yönetmeliğin kendisinde. Düzenli aralıklarla kontrolü tanımlamıyor. Zaten denetçi de elini, kolunu sallayarak ‘denetlemeye geldim’ diyemez. Dolayısıyla denetlendi mi denetlenmedi mi gibi bir tartışma adil bir tartışma değil. Her hikâyenin birkaç yüzü vardır. Belki kontrole gelecekler diye işletme sahibi, ‘geçici’ bir sistem kurdu. Ya da kontrole gelindiğinde her şey çalışıyordu, ertesi gün bozuldu. Bu sistemlerin sürekli çalışır halde tutulması insani bir zorunluluktur ve işletmelerin sorumluluğundadır. Bolu’da faciaya neden olan koşullar, eminim ki şu an hali hazırda Türkiye’deki birçok turistik tesiste devam etmektedir.”
Paylaş